Hükümetin Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçirdiği 36 maddelik yeni vergi paketi, resmî dille “ekonomik disiplinin güçlendirilmesi” olarak tanıtıldı. Halk diliyle söylersek: Devlet artık bizimle ortak olmak istiyor.
Bazen beş çayına gelen misafir olur; yemeğe de kalır, üstüne tatlısını da ister ya… işte o türden bir misafirlik bu.

En büyük değişiklik ev sahiplerini ilgilendiriyor. Eskiden kira gelirinin 47 bin liralık kısmı vergiden muaftı. Artık bu istisnadan yalnızca emekliler yararlanabilecek. “Bir dairem var, kiradan geçiniyorum.” diyen herkes vergi dairesinin radarına girdi. Aylık 30 bin lira kira alan birinin yıllık geliri 360 bin lirayı buluyor. Bunun yaklaşık 50–60 bini artık devlete ayrılıyor. Kısacası ev sahibi olmak hâlâ kazançlı, ancak artık devleti de geçindiren bir kazanç.

Krediyle ev alıp kiraya verenlerin yükü de arttı. Eskiden bankaya ödediğin faizleri gider yazıp vergiden düşebiliyordun. Artık bu hak yalnızca bazı ticari kiralamalar için geçerli olacak. Düzenleme 1 Ocak 2026’da yürürlüğe giriyor. Devletin mesajı net: “Evden gelir elde ediyorsan, faizini de o gelirden karşılayacaksın.”

Şirketler ve esnaflar açısından tablo da pek iç açıcı değil. Geçici vergi dönemleri üçten dörde çıkarıldı. Artık yılın her mevsimi beyanname mevsimi. Muhasebecilerin kahve tüketimi artacak, nefes alma süresi kısalacak gibi görünüyor. Üstelik bir de yıllık meslek harçları geliyor. Kuyumcudan galericiye, emlakçıdan dişçiye kadar birçok meslek grubu sabit harçlarla tanışacak. Büyükşehirde kuyumcular 60 bin, galeri ve emlak ofisleri 40 bin liraya kadar harç ödeyecek. Esnafın yorumu kısa: “Dükkan bizim ama devleti de biz geçindiriyoruz.”

Araç satışlarında da yeni dönem başlıyor.
Artık sıfır ya da ikinci el fark etmeksizin satış bedelinin binde ikisi oranında noter harcı uygulanacak. 2 milyon liralık bir araçta bu tutar 4 bin lirayı buluyor. Görünen o ki “harç” kelimesi artık küçük bir ücret değil; her satışta hissedilen yeni bir ek yük haline geldi.

Tapuda satış bedelini düşük göstermenin cezası da ağırlaştı. Eskiden yüzde 25 olan ceza artık yüzde 100. Farkın tamamı kadar vergi ziyaı kesilecek. “Biraz düşük yazsak ne olur?” diyenler için cevap kısa: olur, ama iki kat pahalı olur.

Sosyal güvenlik tarafında da yük artıyor. BAĞ-KUR borçlanma oranı yüzde 32’den 45’e çıkarıldı. İşveren prim payı kabardı; uzun vadeli sigorta kollarında (emeklilik, malullük ve ölüm sigortaları) oran %11’den %12’ye yükseldi. Yani her çalışandan fazladan %1 prim çıkıyor (doğum sigortası hariç). Genç girişimcilerin prim teşviki ise tamamen kaldırıldı. “Girişimciye destek” sözü kulağa hoş geliyor ama destekten önce prim faturası geliyor.

Bazı kesimlerse bu rüzgârı hiç hissetmiyor. UEFA, 2026–2032 yılları arasında yapılacak maçlarda vergiden muaf tutuldu. Serbest bölgeler genişletildi, vakıf üniversitelerine zam yetkisi verildi. Yani topa vuran da rahat, diploma basan da; kazancını dürüstçe beyan eden yine sahada yalnız.

Devlet bu paketi “vergi adaleti” olarak sunuyor. Ancak dürüst mükellef açısından tablo farklı. Adaletin kefesi bu kez fazla ağır. Kaçakla mücadele elbette gerekli, fakat dürüstü küstürürsen gelir değil, güven kaybedersin.

Yeni yıla girerken sadece takvim değişmiyor; vergi sistemi de değişiyor. Bu yüzden dileğini buna göre dile:
“Vergi azalsın, huzur çoğalsın.”

Kısa bir hatırlatma: Kira kontratını güncelle, arabanı devrederken evraklarını kontrol et, muhasebecine kahveni eksik etme. Çünkü bu yıl en çok yorulan kalem değil, hesap makinesi olacak.

Hukuki değerlendirme:
Yeni paket, vergi hukukunda beyan yükümlülüğünü sıkılaştırıyor. Vergi Usul Kanunu’na göre eksik veya hatalı beyan artık doğrudan “vergi ziyaı” sayılıyor. Bu da yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda hukuki bir dönüşüm anlamına geliyor.

Av. Emel Meltem TAN
Avukat & Hukuk Müşaviri