Siyaset, seçim şu bu eyvallah… Bunları da yazıyor, kent adına bazı konularda sorguluyor, eleştiriyor ve yeri geldiğinde yol gösteriyoruz. İyi şeyleri de elbette takdir ediyoruz. Ama bunların hepsinden öte bir deprem gerçeği var. İşte benim için varsa yoksa o gece 04,17’de “BURAYA KADARMIŞ”dediğimiz DEPREM gerçeğini yaşadık bu şehirde. 11 tane şehir ve paralelinde ilçeler köyler yerleşim birimleri depremin farklı yönleriyle acısını gördü. Hemde öyle az buz değil… Canlar gitti, mallar gitti, sakat kalanlar oldu, evinden olanlar oldu… Peki ders aldık mı? Kimse çıkıp da EVET demesin… Ne biz vatandaşlar olarak nede bu ülkeyi yönetenler asla ders almadı bu büyük depremden… İşte bu noktadan hareketle BENİ ASIL İLGİLENDİREN konu deprem konusu diyorum… Bundan sonrasını ben değil uzmanların söylediklerini sizlerle paylaşmak istiyorum bugün. Hatta bizim üzerine basa basa vurguladığımız çok önemli konuyu açık açık dobraca söyleyen Vali Kemal Çeber’in sözlerini de paylaşacağım. Deprem konusunda bıkmadan dinlenmeden, susmadan çözümler üreten, uyaran Naci Görür hocamızla Mithat Kadıoğlu’nun, Gaziantep Üniversitesinin Makine Mühendisliğlik Fakültesinin hazırladığı Deprem Bölgesi Zirvesi’ndeki konuşmalarını paylaşacağım sizlerle.
GAZİANTEP'İN DÜŞMANINI İYİ TANIMASI GEREK
Önce Jeolog, Sedimantoloji ile deniz Jeolojisi uzmanı ve Bilim Akademisi üyesi NACİ GÖRÜR’den başlayalım. Okuyunca göreceksiniz ki, bu insanlar bizim konumumuzu açıkça dile getirmiş ve yol göstermiş:
“Ülkenin levha sınırları faylardan meydana geliyor.Gaziantep levha kenarında değil, o nedenle Arap platformuna doğru gidiyor. Zaten Gaziantep o yüzden kurtuldu. Yoksa hapı yutardı. Gaziantep’in düşmanını iyi tanıması gerekir. Kent yönetimi Gaziantep’i yok edecek bütün özellikli fayları bilmek zorunda. Bunun içinde yapılması gereken şey mikro bölgeleme. Yeniden bir deprem olursa, Gaziantep’i nasıl etkileyeceği, bunun bileşenlerini analiz etmek zorundayız.
Belediye başkan adaylarına de sesleniyorum.Kırmızı faylar günün birinde deprem üretebilir. Çünkü Gaziantep ölü deniz fayı üzerinde. Levha sınırları da Doğu Anadolu fayıyla devam ediyor. Burada belediye başkanlarının ve adaylarının yapması gereken tek şey dirençli kentler oluşturmak. Antep’i depreme hazırlamak. Mikro bölgeleme çalışması ile kenti kilometre karelere bölmek. Karelaj yapmak belirli derinlikte sondaj yapmak. Bunlar yapılmadan ve incelenmeden Gaziantep kenti deprem dirençli olmaz. 6 Şubat depremi Gaziantep’te ve Maraş’ta olan depremlerle enerji transfer etmiş olabilir. Depremler 3-5 günde olmayabilir. O fay kırılmadı. Doğrultu atımlı faylar, kırılmayan yerlere enerji transfer eder. Büyük kısmı ölü deniz fayının büyük bölümü kırıldı. Kırılmamış faylar mevcut. Arap levhasının bileşenleri. Bulunduğunuz yerlere yakın faylar var. Deprem üretme potansiyeli var.
En önemli konu Gaziantep’i nasıl dirençli kent yapabiliriz konusudur. Sanırım burada valilikten ve belediyeden uzman kimseler yok. O zaman biz spor yapmış olacağız. Öncelikli olarak Antep’i depreme nasıl hazırlayacağız ? Bina yapmakla şehir depreme hazırlanmaz. 6 bileşeni vardır. Gaziantep’te Mikro bölgeleme çalışmasını yapılmalı. Bunun için Antep’i kilometre karelere böleceksiniz. Karelaj yapılacak ve belirli derinlikte sondaj yapacaksınız. Uygun verileri alıp inceleyeceksiniz. Kayaların direncini ölçeksiniz. Antep jeolojisi ve jeofizik yapısını çıkarıp, bunu inceleme altına alacaksanız. Bunları incelemeden Antep’i deprem dirençli kent yapamazsınız. Gaziantep’in zeminini iyi bilmeniz lazım. Zeminin iyi olduğu yere yönlendirme yapılmalı. Zemini ve mikro bölgelemeyi esas alırsanız binaların durumu da ortaya çıkar. Kentin yönetimi bu mikro bölgeleme, mekan büyümesi ile birlikte nerede imar verileceği, iskan, kaç katkı bina yapılacağı nerede yapılmayacağı bilir
DAHA NE DESİN Kİ?
Mithat Kadıoğlu: Meteoroloji ve Afet yönetimi Profesörü
'Türkiye’de dere yataklarının, ovaların imara açılması en büyük olay. Bizim problemimiz afet. Afette müdahale Türkiye’de afetle başlıyor. Oysa öncelikle riski yönetilebilir seviyeye indirgememiz gerekiyor. Risk için hazırlık yapacaksınız. Türkiye burada sınıfta kalıyor. Biz ölmeyi hedeflemişiz. Risk yönetimi olmayan yerde kriz yönetimi olmaz.
Nuh gemisini yaparken yağmur yağmıyordu. Biz yağmur yağmasını bekliyoruz. Afetten sonra afeti yönetemezsiniz. Sismik boşluklar için seferberlik yapmalıyız. İstediğiniz kadar arama kurtarma yapın önemi yok. Tehlikeyi doğru bilmiyoruz. Kuraklık, sıcak hava dalgası afet değil Türkiye’de. Kanunlarımız çok geri. AFAD çubuk sallayan adam olarak kuruldu şu an çubuk sallayan adamdan çıktı davul çalmaya, zurna çalmaya çalışıyor. AFAD her yere yetişmeye çalışıyor.
Türkiye’de en büyük problem çürük binalar.Teknolojik afetlerin sahibi yok ülkede. Terör dünyada afet. Bizde yok. Hastane, belediye, valilik kritik tesisler bunlar yıkıldığı yerde afeti koordine edemezsiniz. Devlet binaları okul binaları halk içinde en yıkılmaz binalar olacak atom bombası atılsa bile yıkılmayacak. Bu duyguyu vermeliyiz, yoksa herkes evinin önüne çadır ister. Çadır bir İran ve Türkiye’de var. Bitişik nizam olayı var bizde birbirinin duvarını kullanıyorlar. Çekişlemeyi hala çözemedik. Döşemelerin yükseklikleri farklı birbirinin kolonunu kırıyor. Japonya’da yıkıp yapma yok, biz çok mu zenginiz her yeri yıkıp yapıyoruz. Depreme 100 milyar dolar harcıyoruz, oysa deprem olmadan önce binalar için en az 20 milyar dolara güçlendirerek bunu önleyebilirdik. Kentsel dönüşüm deyince millet korkuyor. Birde Japonlar eşyaları sabitliyor. Biz eşyaları sabitleyemiyoruz” dedi.
Depremde koordinatör sevk ve idare çok önemli. Askerler bölgeye artarak sevk edildi. Ancak ilk anda 40 bin asker gönderilebilirdi. Burada afeti yöneten kişilerin yetkili etkili tecrübeli kişiler olması lazım. Biz şova kaçıyoruz. Afette ilk yapılması gereken yeni birimlere gerek yok bütün dünyada arama kurtarma işini itfaiye yapar. İtfaiyesini güçlendirirse arama kurtarma birimi kurmasına gerek yok. İtfaiyecilik Türkiye’de meslek değil standartları yok maalesef. Japonlar benzin istasyonları afet destek noktası olarak kullanıyor. Bizimde destek noktaları belirlememiz gerekiyor.”
VALİ ÇEBER RESMEN KRAL ÇIPLAK DEDİ
Ve iki uzman hocayı adeta doğrulayan ve tamamlayan Gaziantep Valisi Kemal Çeber’in konuşması çok acı bir gerçeği gözler önüne seriyor. En çok uğraştığımız konuların başında hasarlı binaların geliyor diyen Çeber, “Örneğin bir noktada 8 bina varsa bunlardan 7’si sağlam 8’incisi hasarlı. 7’si işini iyi yapmış, ama bir tanesi doğru yapmamış. Herkesin işini doğru şekilde yapması gerekiyor. Çökük binaya az hasarlı raporu verilmiş. İnsanlar ufak tefek tadilatlarla evlerinin sağlam olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar. Vali Yardımcılarımız, Kaymakamlarımız en çok bu durumla karşılaşıyor. Muhtarlarımız dahi iki boya yaparak hasarlı evinin sağlam olduğunu iddia ediyor. Benim çıplak gözle, amatörce incelediğim, hasarlı yapılara sivil sektörlerden binanın az hasarlı olduğuna dair raporlar verildiğini görüyorum” diye konuşuyor. Sözlerine devamla Belediyelerdeki imar plan değişikliklerine de değiyor ve ”Ben eski mülkiye müfettişiyim. Mülkiyet Müfettişleri, Büyükşehir, İl ve İlçe Belediyelerini denetler. İlk öğretilen şey, belediyelere gittiğiniz zaman en az görmeniz gereken karar İmar Plan Değişiklikleridir. İmar Plan değişikliği görmeyeceksiniz, çünkü imar planları değiştirilmemek üzere yapılır. Bir kez yapılır, adam gibi yapılır ve bir daha değişmez. Mülkiyet Müfettişleri belediyelere gittiği zaman halen Meclis Kararlarının yüzde 90’ının imar plan değişiklikleri olduğunu görüyoruz. Olmamalı. Depremde bir çocuk ailesi kaybettiği zaman onlara ailesinin neden öldüğünü anlatamayız.”
Evet…Gaziantep için henüz rahatlamış değiliz. Kentin belirli bölgelerinde, yani batıda, kuzeyde, doğu ve güney’de farklı zeminlerin sıkıntı yaratabileceği dile getiriliyor. Yesemek’te kaçınılmaz bir deprem gözüktüğünü söylüyorlar. Bazı yerlerin kayalık, baze yerlerin ise tarım toprağı olduğunu belirtiyorlar. Aman dikkat edin, bu işin üzerinde ciddi şekilde durum diyorlar açıkçası. Şimdi bunları okuyup öğrenince, malın mülkün olmuş neye yarar ki? Bir anda yaşadığınız evlerde, binalarda işyerlerinde kayıp olup bu dünyadan göç ediyorsunuz… Ama Japonya gibi aklımıza başımıza alır, ağır hasarlıyı az veya orta hasarlıya çevirme üçkağıtçılığına girişmez isek, belki bu şehirde olabilecek depremi ucuz atlatabiliriz.
Şu anda o depremi yaşayanlar olarak yaşıyor isek, Allaha bin şükür edelim. Ama sakın o geceyi unutmayalım.
Hepinize iyi haftalar