Ne dersiniz bu hafta futboldan bahsedelim mi? 7’den 77’ye hepimizi ilgilendiren evde sokakta, iş yerinde konuşup bazen öfkelendiğimiz, bazen eleştirdiğimiz Gaziantep FK’dan. Yeni sezona sıkıntılı giren yeterli kadro oluşumunu sağlayamayan, mevcut kaliteli elemanlarından beklediği verimi bulamayan Gaziantep FK’dan… İyi olur diye anlaşma yapılan ama uyum sağlayamayan teknik direktör İsmet hocadan…Ve zararın neresinden dönersen kardır anlayışından hareketle teşekkür edilip gönderilen İsmet Taşdemir’in yerine göreve getirilen Burak Yılmaz hocadan… Her ne olursa olsun ne söylenilse söylensin, ne kadar eleştiri yapılırsa yapılsın, kulübü bundan önceki çok başkandan iyi yöneten, kimsenin bu kadarını yapacağını ben dahil tahmin etmediği Memik Yılmaz’dan da bahsedelim biraz…
BURAK YILMAZ’I ANLADIKÇA SEVECEKSİNİZ
İsterseniz sonundan başlayalım, yani Burak Yılmaz’dan… Teknik direktör olarak düşünülen ve yıldırım hızıyla anlaşma yapılan Burak Yılmaz için benden de apar topar görüş istendi. Aslında önce isim verilmeden “kim getirmeli?” denildiğinde boşta olduğunu bildiğim Burak Yılmaz için tereddütsüz “şu anda bu takım için biçilmiş kaftan” demiştim. Nitekim hemen anlaşma yapıldı. Niye Burak dememin sebebi şudur; Çünkü bizim takımın ve kulübün yapısı için Burak Yılmaz gibi idealist, hem sevecen ama aynı zamanda kuralları ve disiplini asla bırakmayan, dik durabilen, kimseye taviz vermeyen, kendini geliştiren, Avrupa gören, bilgi ve görgüsünü arttıran bir şahsiyet olduğu içindi. Dahası futbol anlayışı da kendini geliştirmeye meyilli, sürekli arayış içinde olması, futbolun göze hoş gelen şekilde oynanması için, talebelerine bunu aşılamaya çalışması, en önemlisi hızlı oyundan yana oluşundandı. Onun için de özellikle atletik yapılı oyuncu tercihleri ön plana çıkan, kendisi de forvet olduğu için rakiplerini sıkıntıya sokacak oyun anlayışına uygun futbolcularla yol haritasını şekillendirmek isteyen bir teknik adam.
Burak Yılmaz’ın kişilik bakımından sevecenliği kadar kuralcılığı hep dikkatimi çekmiştir. Tavırsa o tavrı hemen koymuştur. Burak Yılmaz’ın en önemli özelliklerinden birisi çalıştırdığı takımın kulüp yapısında profesyonellik aramasıdır. Avrupa kültüründen anlayışla, kulüp idaresinde yöneticiler, hatta başkan dahil, kulüp personeli, taraftarlar ve basın mensuplarının, koyacağı kurallar çerçevesinde hareket etmesini ister. Öyle herkesin rastgele antrenmanlara gelmesini, saha içine girmesi, futbolcularla içli dışlı olmasını istemez. Genellikle antrenmanlarda futbolcular ve teknik ekip dışında kimseyi istemez. Haftada bir gün herkese tribünde olmasına izin verir. Birde futbolcuların alacaklarının gecikmesinden rahatsız olur, “çünkü o zaman ben onlara sözümü geçiremem, bana bahanelerle gelmemeleri lazım” der. En dikkat çeken özelliklerinden birisi de kendi alacağı konusunu fazla sorun etmemesidir. Zaten ekonomik olarak yaşantısını düzene sokan birisidir. Bilmiyorsunuz ama söyleyeyim, Gaziantep’e vakit kaybetmeden özel uçak tutarak gelmiştir. Yani bunun parasını bile kulübünden istememiştir. Aslında daha birçok özellikle var Burak Yılmaz’ın, onu tanıdıkça futbolun içinde olanların sevebileceğini düşünüyorum. Ama öyle antrenmanlara gidip saha içine girip futbolcularla içli dışlı olanlar veya olmayan çalışanlar bundan hoşlanmaz. Aslında biraz araştırıp bilgi sahibi olsalar profesyonel kulüplerde, sistemler bu anlayış çerçevesinde uygulanır. Ne var ki, her şeyde olduğu gibi bunda da kuralları ihlale meyilli çok insan vardır. Çok net söylüyorum; Burak Yılmaz futbolcularıyla kendi haline bırakılır, istediği transferler yapılırsa, bu takım toparlanır ve altta değil orta sıraların üstünde yer alabilir. Dahası Gaziantepli Burak olabilir, uzun süre görevde kalabilir.
MEMİK YILMAZ’IN BİLMEDİĞİNİZ YÖNLERİ
Kulüp Başkanı Memik Yılmaz’a gelecek olursak, geçmiş dönem başkanlarının çoğunu bildiğimden söylüyorum, şu anda elinden geldiğini yapıyor. Hatta bazılarının çok çok önünde. Üzerine yüklenen borç yükünü atlattığı kadar, buna birde yeni transferler yapılıyor. Elbette ciddi manada destek veriliyor. Vali Kemal Çeber her zaman yanında, Fatma Şahin daha ötesinde. Çünkü işin yükünün büyük kısmını kendisi üstleniyor. Yani şehrin yüküne Gaziantep FK’yı da kattığını söyleyebilirim. Aslında Fatma Şahin Gaziantepspor dahil olmak üzere Gaziantep FK için maddi manevi kulübün her zaman yanında olmuştur. Her kulüp başkanı için ne gerekiyorsa yardımcı olmuştur. Bakın son dönemlerde MHP Milletvekili Sermet Atay’da, sporcu bir aileden geldiği için Gaziantep FK için bildiğiniz bilmediğiniz çok şeylerde katkıda bulunmuş, destek olmuştur. İşte Memik Yılmaz’ın bu yönden çok şanslı olduğunu söylemeliyim. Ama öyle akıllı hareket ediyor ki, hani derler ya “dili datlı” diye, İşte Memik Yılmaz öyle birisi. Kanı şirin demek de yakışıyor kendisine… Nereye gitse, kiminle konuşsa, kulübe destek sağlamak için o datlı diliyle işleri çözüyor. Yani para istemesini biliyor, almasını beceriyor. Tabii firmasını tamamen Gaziantep FK’ya adamış bir kişi profilinde. Çalışanları ve ailesinin mesaisi firmadan çok Gaziantep FK için oluyor dersem hiç şaşırmayın. Memik Yılmaz’ın sezon öncesi bu teknik direktör konusunda acele etmesi, İsmet Taşdemir ile anlaşmasındaki yanlışlığı ne kadar eleştirilirse, Burak Yılmaz’daki hamlesi de o kadar takdir edilir elbette.
Şimdi yine iş başa düştü ama arkasındaki Vali ve Fatma Şahin gücü ile Sermet Atay varlığı işini kolaylaştırıyor. Dahası bazı sanayici ve iş adamları da destek veriyor elbette. Bu nedenle Burak Yılmaz’ın acilen istediği 4-5 transfer için her taraftan kollar sıvandı. Bunda da herkes kararlı. Çünkü nihayetinde iş şehrin başarısına, imajına yönelik. Süper ligde takımı olan şehir her zaman diğer şehirlere göre bir adım öndedir. Ki Gaziantep gibi marka kentin sporda da ön planlarda olması lazım. Süper ligde kalması kadar başarılı olması çok değerli.
GELELİM FUTBOLCU KADROSUNA
Son olarak şunu söylemeliyim… Futbolcu kadrosuna yeni takviyeler yapıldığında, içeride rekabet ortamı yaratıldığında, kendisini vazgeçilmez görenlerin ayakları yere basacaktır. Bakın Gençlerbirliği maçında Maxim ve Soresco gerçek kimliklerini nasıl da sahaya yansıttılar. İşte bu dedik ikisi için de…Sırada Kozlowski var. O da Burak Hoca ile daha da pişecek, daha kollektif anlayışa yönelecek. Kaleci Burak doğrusunu söylemek gerekirse kafamı karıştırıyor. Bu futbolcunun ne gibi sorunu var bilmiyorum ama bazen sahada ama maçta olmadığını gözlüyorum. Çok dalıyor, beklenen hamleleri yapmakta gecikiyor. Yediği golde birinci derecede hatalı kendisi. Bilemiyorum ailevi sebepler mi, maddi durumlar mı ama sorun neyse Burak hocanın bu kaleciyle özel ilgilenmesinde fayda görüyorum. Lungoyi de azıcık toparlanmışa benziyor, ama biz onun da gerçek kimliğini sahaya yansıtmasını bekliyoruz. Bu tip oyuncular çok özeldir, nitekim son dakikada penaltı kazandırmasıyla görevini yapmış sayıyorum. Defansta Arda ligde iyi başlamadı. Aslında gitmek istiyordu ama bu önerisi kabul görmedi. Şimdi gerçek Arda’nın yarısından daha vasat oyun sergiliyorsa, oturup düşünmesi gerek. Kaldı ki kendisini Türkiye izliyor, bu görüntüsüyle izlemekten vazgeçebilir. Kasımpaşa’dan alınan Kevin'i beğenirdim. Ama Gaziantep’e geldiğinden beri Kasımpaşa’daki performansının yarısını bile göremiyorum. Defansta ilk 2 maçta sergilediği oyunu beğenmediğim Abena’yı Gençlerbirliği maçında iyi gördüm. Demek ki takıma ısınıyor. Aynı şekilde Bacuna’da iyi işler yaptı ama henüz tam randıman vermiyor. Ogün de ilk kez uzun süreden beri göremediğim oyununu sergiledi. Biz Ogün’ü böyle istiyoruz zaten. Badou Ndiyae ilk kez bu kadar kişisel hatalar yaptı. Onun işi çalımlar değil. Basit oynamak, rakiplerine hamle yapmak kazandığı topları arkadaşlarına kazandırmak. Bu maçta o görüntüsünden uzaktı.
Evet, haftaya bakışa futbol ile girdik futbol ile bitiriyoruz. Bu yazdıklarıma katılmayan olabilir, farklı düşünceler içine girebilir. Hepsine saygı duyarım.
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR