Yaşadığımız şehirde güzel şeyler olunca seviniyor mutlu oluyoruz. Mesleğimiz gereği bunları dile getiriyor paylaşıyoruz. Ama yaşam alanlarımıza dokunan olumsuz şeyleri de görmezden gelemeyiz. Övgü varsa yergi de olacak elbette. Hepsinin temelinde şehirde yaşayan 7’den 77’ye herkesin hatta daha ileri yaşlardakilere kadar mutlu olmak var. Elbette herkesi mutlu etmek imkânsız. Ama yaşadığımız evde, mahallede, caddelerde, işyerlerinde, hastanelerde, okullarda, fabrikalarda, trafikte, ulaşımda vs. Her yerde insanlar sıkıntı yaşamak, üzülmek istemez. Ama bazı şeyler var ki inanın üzülüyoruz, öfkeleniyoruz, tepki gösteriyoruz…

FESTİVAL BU ŞEHRE ÇOK YAKIŞIYOR

Önce burada eleştiri dışında bazı şeyler söylemek zorundayım. GastroANTEP Festivalinin artık süreklilik kazandığını, hele bu seneki festivalin gerçekten öncekilere oranla çok daha kapsamlı, Organizeli, daha programlı ve konuklarıyla, uzmanlarıyla, festival alanının zenginliğiyle çok iyi gittiğini söylemeliyim. Allah var, Fatma Şahin başkanlığını yaptığı kentin bu tür aktivitelerle, etkinliklerle Gaziantep’in adını Avrupa dahil Dünyada önemli ülkelere duyurma gayretinde. Üstelik o ülkelerin Gaziantep’in tarihi ve kültürel yönlü zenginliğine ek olarak Gastronomi yönünden de gezilip görülmesi konusunda çok büyük çaba gösteriyor. Bu yönden hakkını inkâr edemeyiz. Öyle ki, Fatma Şahin'in de açılış konuşmasında söylediği gibi, "Bu festival herhangi bir festival değil. Bu şehir de herhangi bir şehir değil. Bugün San Sebastian’da ne konuşuluyorsa, bugün Londra’da, Paris’te, Tokyo’da gastronomi var diyenler ne konuşuyorsa, herkes bu salonda” demesi ne olursa olsun bir Gaziantepli olarak gururumuzu okşuyor. Şunu da belirtemeden geçemem, Türkiye’de gerçekten en tanınan, bilinen, sevilen bir belediye başkanı olması Gaziantep için bir kazançtır. Elbette eleştirecek noktaları oluyor, bazı kesimlerin kendisinden hoşlanmayışının arkasında yatan gerçeklerin temelinde kişisellik olduğunu bildiğimizden, bizim derdiğimizin bütünsellik olduğu için çok da fazla dikkate almıyoruz. Ancak şikâyet dahil tüm serzenişleri dikkate aldığımız konular elbette var. Onu da yeri geldiğinde ya yazıyor ya da yüzüne karşı söylüyoruz…

YİNE TUVALETLER YİNE ŞİKAYETLER

Evet, bu girizgahtan sonra Gaziantep’te yaşayanlar olarak elbette bazı sorunlarımızın da olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Biliyorsunuz geçen hafta bir tuvalet konusunu yazdım inanın telefon ve mesaj yağmuruna tutuldum. Ben öyle ara sıra yazıyordum ama bu sefer biraz detaylı yazınca herkes içindekini döküp durdu. Tavsiyeler, öneriler, örnekler peş peşe geldi. Bakın cumartesi gecesi Erikçe MSM’de bir düğüne giden okurum hanımefendi, oradaki tuvalete gittiğinde şok olduğunu söyledi. Dışkıların klozetin dışına kadar sıçradığını, suyun çok az aktığını, el yıkayacak sıvı sabunun olmadığını söyledi. Ve maalesef “Ökkeş bey içeri giren hemen geri çıkıyor benim gibi” dedi. Yahu arkadaş hiç değilse düğünlerde o tuvalete bir görevli koy, temizlik yapar, zaten insanlar ona para verir hiç değilse kazanç sağlar. Ama onu bile umursamamışlar. Yakışıyor mu böylesine nezih yere? Bir kere şu görüldü ki, bu şehirde yaşayanlar ve Gaziantep’e gezi için gelenlerin en önemli dertlerinden birisi tuvalet meseledir. Şehirde gezen alışveriş yapan, lokantalarda yemek yiyen insanlar, kadın erkek çocuk hepsinin en önemli ihtiyaçlarını gidermesi için belirli yerlerde tuvalet olmayışı ciddi bir sıkıntı. Camilerde tuvaletler var diyecekler ama büyük bölümü hijyen yönüyle içler acısı bir durumda. Hepsi bir yana daha çok yerde açık alanlarda klozeti olmayan tuvaletler var. Biliyorsunuz yabancılar dahil ayağında sorunları olanlar alaturka tuvalete oturamıyor. Kaldı ki zaten en önemli ve şikâyet konusu olan sorun çok pis olması... Tuvalet kâğıdı zaten yok, olanları da bazı kişiler alıp cebine koyup gidiyor. Dahası ney biliyor musunuz? Tedavi için gittiğimiz devlete bağlı hastanelerdeki tuvaletlerin de berbat oluşu. Özeller için aynı şeyi söyleyemem, ama arada sırada gözüme çarpmıyor değil. Ama en dikkatimi çeken yer Tıp Fakültesindeki vatandaşların kullandığı tuvaletlerin durumu. Yani tam bir rezalet, bırakın pisliğini kokudan kapıdan içeri bile giremiyorsunuz.

TIP FAKÜLTESİNİN GÖZ BÖLÜMÜNDE ORTADOĞU MANZARASI

Aklıma geldi, çoktandır yazmak için fırsatı bekliyordum. Tıp fakültesinde her bölümde ayrı sıkıntı var ama asıl bomba göz bölümünde. Buradaki kargaşayı, buradaki keşmekeşi hiçbir yerde göremezsiniz. Tam bir köy meydanı adeta. Bir gidin görün kalabalıktan nefes alamazsınız, birde insanların ter kokusundan ki, bazıları inanılmaz ağır onlarla birlikte kalabalığın içinde kalırsınız. Bunu gerçekten çok değer verdiğim Başhekim Oğuzhan Saygılı'ya da söyledim. Bir dokundum bin ah işittim. O küçücük bölümde yanılmıyorsam 3 tane göz doktoru muayene bölümü var, doktorun başında en az 15-20 kişi duruyor, gerisi sıra bekliyor. Ama oradaki herkes hastayla doktorun konuşmalarına şahit oluyor. Yani tam bir Ortadoğu görüntüsü…Hasta güya muayene olacak ama sorununu anlatırken ve doktorun konuşmalarını bütün salondakiler duyuyor görüyor. Yani müthiş bir karmaşa. Üstelik bir de şu var, o kadar kalabalık ki, ben diyeyim 300 kişi siz deyin 500 kişi. Bir hasta geliyorsa en az 3-5 yakını da onunla geliyor. Bunun sınırı yok mudur, niye bir düzen sağlanamaz inanın anlamış değilim. Şunu da söyleyeyim; Rektör Sait Mesut Doğan Hoca şöyle bir gün tek başına gitsin görsün, geldiği İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ile kıyaslasın, inanın o zaman bu söylediklerimin az bile olduğunu ifade edecektir. Yani diyeceğim o ki, 1- Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesindeki vatandaşların kullandığı, daha doğrusu kullanamadığı tuvaletlerin tez zamanda elden geçirilmesi, 2- Aynı şekilde Göz polikliniğine derhal el atılması gerektiğidir…

BU İNSANLARA EZİYET ETMEKTEN KİM HOŞLANIYOR ACABA?

Gaziantep’te yaşayanların bir sıkıntısı da bazı etkinliklerden, yarışlardan dolayı trafikte ulaşımın kesilmesidir. Elbette bütün şehirlerde bu tür etkinlikler olabilir. Örneğin Festival yürüyüşü vardı cumartesi günü bazı yollar trafiğe kapatıldı. Bu konuda güzergahlar için tedbir alınmıştı. Sürücüler alternatif yollara yöneltildi. Çok da fazla sıkıntı olmadı. Ama pazar günü Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Gurme Run koşusu nedeniyle kapatılan yollar sürücüleri perişan etti. Ordu Caddesi ile Üniversite Bulvarı kapatıldı. Bu bölgeye gitmek isteyenler için alternatif yol hazırlanmadığından insanlar resmen perişan oldu. Yani durum şu; yarışın olduğu cadde ve bulvarın dışında kalan diğer yollardan gelenler için yönlendirici tabela veya görevli memur- personel konulmadığından tam bir keşmekeş yaşandı. İnönü caddesinden gelenler, tıp fakültesine hastasını götürmek veya kendisi gitmek isteyenler, en önemlisi trafiği kesilen bölgede evine gitmeye çalışanlar, Abdülkadir Aksu yönünden gelenler, saatlerde dolaşıp durdu.

ÇOK BASİT İŞİ YÜZÜNE GÖZÜNE BULAŞTIRANLAR VAR BU MEMLEKETTE

Şunu söyleyerek konuyu kapatacağım… Bu organizeyi yapanlar sadece güzergahı belirleyerek iş yaptıklarını sanmasın. Asıl mesele trafik ve ulaşım meselesi. Ben yolu kapatıyorum, yarış yapıyorum diyerek bu işler olmaz arkadaşlar. Bu işin planı var, programı var. Emniyetle, belediyelerle oturulur, saatler belirlenir, öncesinde o kapatılacak yolların gün ve saati yazılır her köşe başına asılır, en sonunda kapatılacak bölgelere akan trafik önceden belirlenecek alternatif yollara yönlendirilir. O zaman hiç değilse vatandaşlar o gün o saatlerde kendilerini uyaran tabela veya afişlere bakarak gideceği bölgelere gidebilir. Yani bu iş bu kadar zor mudur arkadaşlar… Yıllardır bu şehirde yollar kesilir, köşelere trafik polisleri konulur giriş yasak denilir. Peki o sürücüler nereye gidecek? İşte o yönlendirme yok… Polise söylesen “çek çek, yürü hadi” diye azarlar biçimde size seslenir… Anlayacağınız bu şehirde güzel şeylerin olduğu kadar canımızı sıkan gelişmeler de olmuyor değil.

Son sözüm şu; şehirle ilgili tüm bu olumsuzluklar, elektrik kesintileri dahil Fatma Şahin’e fatura ediliyor, belirtmiş olayım…

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR