Binlerce yıldır bu topraklarda sahip olduğun egemenliğin ve Tanrı’nın TÜRK olarak yarattığı kimliğin elinden alınmak istenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri büyük Atatürk ‘’Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir’’ di yerek Türk istiklal ve Cumhuriyetini sana emanet etmişti. Anayasamızda vücut bulan Türk millî egemenliği de, TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet olunmuştur.
Her Türk ölene kadar, Türk istiklâlini ve Türk Cumhuriyeti’ni korumakla vazifelidir. Bu görev yüz yıl önce başarılmıştı, bugün de başarılacaktır.
Tarihe ve geleceğe Türk Milletinin penceresinden bakan Millî Egemenlik Platformu, Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan giderek; Türk millî kimliğini ve egemenliğini koruma ve geleceğe taşıma görevini yerine getirmek azim ve kararlılığındadır.
1919’da Amasya’dan gelen ‘’Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Milletin hâl ve vaziyetini göz önünde tutmak ve haklarının sesini cihana işittirmek için her türlü tesir ve denetimden uzak bir millî heyetin varlığı elzemdir’’ emriyle harekete geçtik.
Türk Milleti’ne yönelen tehditlerin karşısında Millî Egemenlik Platformu olarak “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarıyla ''milletin vicdanından doğan uyanış hareketlerini'' birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.
Millî vicdanı temsil eden; kişi, kurum, sivil toplum örgütü ve siyasi partilerin, müşterek ya da ayrı ayrı yapacağı her faaliyeti ve girişimi destekleyeceğiz.
Mücadelemiz;
Demokrasiyi, meşruiyeti, hukukun üstünlüğünü esas alarak, insan hak ve hürriyetlerine saygı çerçevesinde, içte ve dışta barış ilkesine bağlı kalarak kesintisiz sürecektir.
“Milli Egemenlik Platformunun” altına imza attığımız bu bildirisine çok ilave edecek bir şey yok.
Ancak bundan 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabe de belirttiği durumdayız; “Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! (1927)
Türk milleti Türk Milliyetçileri olarak maalesef güvendiğimiz dağlara kar yağdı, yılmaz, yıkılmaz bildiğimiz o kale sistematik bir şekilde işgal edilip ele geçirildi, artık Türk Milleti kendine yeni kaleler oluşturmak zorunda.
Biliyoruz ki ne zaman bu durumlara düşsek milletimizin o aziz irfanı, feraseti ve vatan sevgisiyle çelikten kaleler yapmakta, demir dağları dahi eritecek alim ve kararlılığa sahiptir.
Varsın gözümüzün içine baka baka yalan söyleyip, yeminlerini unutanlar bizi kandırdıklarını şansın, Türk Milleti son sözünü henüz söylemedi.
Türk milleti adına çirkin pazarlıklara girenler elbet hüsrana uğrayacaktır.
Hayırlı Cumalar.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE