Bir delinin kuyuya attığını kırk akıllının çıkaramadığı bir sürece doğru evriliyoruz.

Meselenin içine tuzaklarla dolu bir de art niyet girince, çık işin içinden çıkabilirsen.

İktidar bloğunun ayrı telden çaldığı, bölücü terörün legal uzantılarının ayrı telden çaldığı bir korodan akort bozukluğunun dışında bir şey beklemek fazlaca iyimserlik olacak gibi.

Kaldı ki, önceleri “Terörsüz Türkiye’” olarak dillendirilen proje karşı bloğu iyiden iyiye rahatsız etmiş olacak ki “terör” vurgusu alel acele kaldırılarak kulağa daha boş gelecek şatafatlı sözcüklerden kurulu bir isimde karar kılındı.

Komisyonda ne olup bittiği konusunda Türkiye kamuoyunun pek bilgisi yok. Ancak sızan haberlere göre, terörle Türk devletini kündeye getirmek isteyenlerin her alanda olduğu gibi orayı da şov alanı haline getirmeye çalıştığı biliniyor.

PKK’lı canilerin yargılandıkları mahkemelerde Kürtçe savunma yapmaya çalıştıkları bilinen bir vaka.

Anne’den geçilmeyen memlekette Cumartesi Anneleriyle, Barış Annelerinin Türkçe bilmedikleri gerekçesiyle komisyonda kürkçe konuşma yapmaları, pek te masum beklentiler için orada bulunmadıklarının bir göstergesi.

Dilini dayatma ve komisyon çalışmalarının zihinsel alt yapısına nokta atışı ile psikolojik mücadele yöntemi olarak aldıkları emir ve telkinle hareketin bir dışa vurumu olarak sırıtmanın ötesinde bir anlamı olmayan davranışlar bütünü.

Kürtçenin 2, resmi dil olması, ortak yurttaşlık vurgusu ve bu durumun anayasal ve yasal güvenceye alınması fikri, terörist borazanların akıldışı bir cesaretle ifade ettiği bir gerçeklik.

Recep Erdoğan’ın daha önceleri bahsettiği “Millet çeşitliliği” vurgusu DEM’lilerin istem ve arzularıyla birebir örtüşüyor.

Tuncer Bakırhan’ın “Kürtler ve Türkiye Halkları” diye başlayan konuşmasında kendi milli coğrafyasında yaşayan ve bunun bedelini ödeyen asli unsur yani Türk Milleti yok.

Bu memlekette ak saçlı mıdır, ak sakallı mıdır, başka neresi beyazlamıştır bir zevat var.

Bunların içinde bir türlü kendisi olamayan bir yetersizin “Vatandaşlık tanımı gözden geçirilmelidir. Etnik kimlik esasına dayalı değil, eşitliğe dayalı bir tanım olmalıdır” çıkışı hangi merkezin el yükseltmesidir ?

Türkler bu coğrafyanın aslisi ve asıl sahipleri değil mi ? Ki, Türklere ortak arıyorsunuz. Türk bu coğrafyanın kiracısı değil, ev sahibidir. Bu topraklarda yaşayan 87 milyonun üst kimliği Türk’tür, alt kimlikler üst kimliğin alternatifi, rakibi ya da düşmanı olamaz.

İngiltere’de, Fransa’da, İtalya’da, Almanya’da yaşayan her ırk ve kökenden insan o ülkenin adıyla ifade edilir. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Alman olarak anılırlar.

Türklüğün böylesine alerji yaptığı, Türklükle sorunu olanların başvurduğu en seri çözüm yolu Türklükten istifa etmektir.

Bunun tarihteki en bariz örneği Ali Kemal’dir.

Giderek Ali Kemalleşenler bu durumu kendilerine yakıştırıyorlarsa elbette bir sorun yok.

Ebulfez Elçibey’in sözleriyle son noktayı koyalık.

“Türk değilim diyene karşı, asla ısrar etmeyin. Tanrının bahşettiği bu şerefli ismi istemeyen şerefsize biz zorla şeref verecek değiliz”