“Terörsüz Türkiye” adıyla yontulan havucun nereye monte edildiği belli de, ucunun nereden çıkacağını ise bize zaman gösterecek.
Devlet Bahçeli’nin hastalıklı bir ruh haliyle meclis grubunda yaptığı o meşum konuşmayı hatırlayalım.
MHP’lilerin bile bir an şoke olduğu, grubun ön sırasındaki amigoların alkışlarıyla sonradan duruma iştirak edenlerin hali belleğimizdeki yerini koruyor.
Sanki partili olmanın ön koşulu, Başkanlık katından yükselen her cızırtılı sese, yalan, yanlış her yoruma evet deme gibi bir zorunluluğa tabii
Evet, MHP ve AKP o günden bugüne kadar çok yol katetti. Günah MHP’nin, sevap AKP’nin poker masasındaki hasılatın tamamı DEM partinin oldu.
Ya kaybetmenin eşiğinde ve yeni bir yol ayrımının sapağında neler var ?
Hemen cevaplayalım. Üniter yapı, Cumhuriyet değerleri, Misak-ı Milli, Anayasal Hukuk Devleti, Toplumsal Barış, Tek bir millete dönüşmüş olmanın moral değerleri, birlikte yaşama kültürü ve elbette Devlet gibi Devlet olma hali.
Peki Devlet sadece adı Devlet olanın iradesine ve onun şahsiyetinden kaynaklı med ve cezirlere teslim edilebilir mi? Hayır.
Koskoca Türk Devleti’ni eli kanlı bir insan kasabının ayağına götürmenin, benzer koşullarda dünyada başkaca bir örneği yok.
İmralı adlı terörün kıblesinde el etek öpmeye ve o şeytani sıfata yüz sürmeye, saygı sunmaya, bağlılıklarını bildirmeye, Öcalan’a tavaf ederek hacı olmaya can atanları, tarih ve toplumsal vicdan bir yerlere not etti bile.
Bize atalarımızın emaneti olan bu devlet ve bu vatan bir cikletin getirisi olmadığına göre.
Gelinen bu noktanın bir tarafında onlar, diğer tarafında ise bizler olacağız. Gerisini ise bize en mutlak hakem olan tarih ve zaman gösterecek.