Bakmayın bizde eften püften bahanelerle 15-20 yılda kalkışmalar olduğuna

Nereye giderseniz gidin kime sorarsanız sorun en geri kalmış ülkeler dahil

Bütün isyanlar, ayaklanmalar adaletsizlik ve eşitsizliğe karşı çıkmıştır.

Dünyadaki adaletsiz bölüşüme baktığımızda keşke "TÜRKİYE daha adil daha iyi durumda" diyebilse idik.

Ama maalesef zenginle fakir arasındaki uçurum kapatılmayacak kadar fazla ve dünyadaki dengelerle kıyaslanamayacak oranda yüksek.

Düşünsenize ülke nüfusunun %85' e yakın bir kısmı yoksulluk sınırında yaşam mücadelesi veriyor.

%10-12 hali vakti yerinde geri kalan %3' lük kesim neredeyse %97'nin geliri kadar paya sahip.

Rakamlar abartılı gelebilir, ama gerçek olan bu, zengin daha hızlı ve daha çok zenginleşirken fakir yerinde sayıp yaşadığına şükretmeye devam ediyor.

Şu zaman zaman açıklanan yıllık gelir kişi başı 10 bin dolar oldu falan hepsi palavra.

Asgari ücretli birinin yıllık geliri 5-6 bin dolar onuda ortalama 5 nüfusa böldüğümüzde

1000-1500 dolar yani 4 bin lira civarında.

Diğer tarafta bir şirketin günlük geliri milyon dolarlarda, yıl sonu karı milyar liralarla ifade ediliyor.

Yaslanan milyar milyar yaslanılan kuruş kuruş kazanıyor.

Cebine günde kuruş girmeyenlerin rakamları görüp kendini zengin hissetmesi ayrı bir duygu olsa gerek.

Şükür; hepimizin tesellisi, aldığımız nefes, içtiğimiz suya kadar her şeye inancımız gereği şükrediyoruz!.

İyi de ediyoruz, ancak zaman zaman adaletsizliğe de bir bayrak açmamız kırıp dökmeden ses vermemizde isyan etmemizde fayda var !!!

Hepimiz insanca ve daha güzel şartlarda yaşamak istiyoruz ve bunu hak ediyoruz.

Yaşam mücadelemizin anlamı da bu değil mi?

İnsanca yaşamak!!!

Dünyanın gelişmiş ülkeleri vatandaşına daha güzel şartlar sunarak cazibe merkezi olurken, biz korku ve endişe pompalayarak geçiş bölgesi, terör örgütlerinin üssü durumuna düşüyoruz.

Sanırım sahte refah ve zenginlik pompalayanların dileği; Her ne olursa olsun ölümü görüp sıtmaya razı olan, bol bol şükreden bir toplum!

Yani yargılamayan sorgulamayan bir toplum, benim işim olsun gerisi ne hali varsa görsün anlayışı!!!

Türkiye'nin en önemli sorunu bu değil mi?

Öyle olmasa, ülke olarak yaşadığımız onca sıkıntı içerisinde ülkeyi yönetenler milleti bölünmekle tehtit edip birinci önceliğe kendi isteklerini dayatır mı?

Terör azmış her gün 3-5 Mehmet Şehit olurken, askerin bir kısmı Suriye'de, bir kısmı Irak'ta savaş halinde

Büyük bir kısmı da "yarın ne olacağım" diye endişe içerisinde iken

Bir gecede on binlerce kamu çalışanı, asker, polis, akademisyen işinde gücünden olup terörist ilan edilirken

Binlerce hakim savcı örgüt üyesi olmak suçundan görevden alınmış, diğerleri önlerine konan binlerce dava ile boğuşurken.

Ülkeyi yöneten başbakan, bindiği dalı kesercesine,

Suların akmamasını, elektriklerin kesilmesini, hastane kuyruklarını, hayat pahalılığını bile başkanlık sistemine bağlar mı.

Gencecik oğlunu kardeşini, eşini, sevdiğini toprağa veren Analar, bacılar ağlarken,

İşini aşını kaybetmiş, yada işsiz aşsız onbinler karar kara düşünürken 90 yıldır tüm şer güçlerin başaramadığını diline dolayıp BÖLÜNMEKTEN bahseder mi ?

Bırakalım sunni gündem maddelerini esas meselemiz olan adaletten şaşmayalım , zira terazi bir bozulursa ayar tutmuyor.

Hz. Peygamber adaleti emrediyor, eşitliği ve adil yönetimi tavsiye ediyor.

Belki Hz. Ömer adaletini yüzde yüz sağlayamazsınız ama her şeye rağmen adil olabilirsiniz.

"Adalet güzeldir, devleti yönetenler adil olursa daha güzeldir"

"Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler, yıkılmaya mahkumdur."

"Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır"

Hayırlı olması dileklerimle...