Son dönemde yazacak ve konuşacak güzel şeylere hasret kaldık resmen.. Türkiye böyle de, Gaziantep ondan geri kalır mı. 3 gündür Balıkesir’deyiz. Basın Danışmanlığını yaptığım Türkiye Kent Konseyleri Birliğinin dönem Başkanlığı Adana’dan Balıkesir’e geçti. Bir ara aynı başkanlık sorumluluğunu Gaziantep’te Necati Binici üstlenmişti. Şimdi Balıkesir’e geçti Başkanlık.. Bilmenizi istiyorum, Türkiye’den çok sayıda il ve ilçenin Kent Konseylerinin katıldığı buluşmada, ben ve Necati Binici olmasa Gaziantep’in esamesi okunmayacak. Çünkü Gaziantep Kent Konseyi nedendir bilinmez katılım sağlamıyor bu toplantılara..GAZİANTEPLİ OLMANIN AYRICALIĞI Oysa herkes Gaziantep’i merak ediyor, peşpeşe sorular soruyor şehrimizle ilgili.. Fatma Şahin’i övenler, merak edenler, Antepe gelmek istiyoruz ama sıkıntı yaşarmıyız, diyenlere, otel ismi, yer adresleri, müzikli restoran adreslerini öğrenmek istiyorlar. Gece yaşamını, müzik dinlemek için nerelere gitmek gerektiğini öğrenmek istiyorlar.. Bizler de dilimizin döndüğünce anlatıyoruz tabi.. Bu arada merak edip soranlara da, olumsuz birkaç münferit haberlerle tüm şehri öyle değerlendirmemek gerektiğini anlatıyoruz.. Mutlaka Suriyelileri soruyorlar, hele yemeklerimizi her fırsatta dile getiriyorlar.. Hatta Vali Ersin Yazıcı’yı ziyarete gittiğimizde Gaziantep’ten geldiğimizi duyunca konuşmanın ana konusu birden şehrimiz oluveriyor.. Yani aslında kent dışında çok farklı bir imajımız oluştuğunu her fırsatta görüp yaşamak bizlere moral motivasyon sağlıyor.. EN BÜYÜK SIKINTI OLUMSUZ HABERLER Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’ın da Gaziantep’e bakış açısı çok pozitif.. Bir süre önce geldiği Gaziantep’e, en kısa zamanda yine geleceğini söyledi.. Fatma Şahin ve Mehmet Tahmazoğlu Başkana selamlarını iletti. Bunları niçin yazdım, çünkü dışı eli, içi bizi yakarlardan olduğumuz için.. Çünkü gün geçmiyor ki, Gaziantep’ten olumsuz haberler gelmesin.. Bir bakıyoruz Gaziantep Üniversitesinde peşpeşe iki olumsuz haber.. Rektör bey çıkıp açıklıyor ama bunun ikna yönü çok cılız kalıyor.. Nihayetinde karı koca ve yakınların aynı kurumda çalışması gerçeği var..Geçmiş tarih, yakın tarih hiç farketmiyor..LİYAKAT ÇÖPE ATILMIŞ Maalesef bunlara özen gösterilmez olundu. Sadece Gaziantep’te değil tabi.. Her şehirde liyakat çöpe atılmış, sadakat baştacı edilmiş durumda. Nitelik, nicelik artık aranmaz oldu.. İşler zıvanadan çıktı resmen.. Hadi eşiniz çocuğunuz yakınınız gerçekten yetenekli olur, ama birlikte çalışmak resmi kurumda olunca, bu hoş karşılanmaz, etik bulunmaz.. Özel sektörde olunsa zaten kimse size ne diyebilirdi. Nitekim Gaziantep’te fabrikalar, çok sayıda firmalar ve işletmelerde büyük bölümü oğlunu, kızını, yakınını çalıştırıyor. Ben bile Kızım ve oğlum ile çalışıyorum. Ama yakınım diye değil, yetenekleri yüzünden tercih ediyorum..İSRAF BAŞ DÖNDÜRÜCÜ NOKTAYA GELDİ ARTIKBakın nereden nereye geldik. Ama hayatın gerçekleri bunlar. Yine Gaziantep Üniversitesinde Sayın Rektöre verilen yüksek fiyatlı araba tartışılıyor. Buna da cevap verdi Ali Gür hoca.. Ama ikna edeceği kesim sadece çevresi olur böyle durumlarda.. Bana kalsa ben istemem 1 milyonluk aracı. Ki rakam o mudur tam bilmiyorum.. Ama bu tercih meselesi.. Aslında Türkiyede işsizlik tavan yapmışken, insanlar geçim sıkıntısı yüzünden intihar edecek noktaya gelmişken, ülkenin ve şehrin önde gelenlerinin israf konusunda çok hassas olmaları gerekiyor. Maalesef çılgınca israf yapılıyor.. En üzücü olan ise eğitim alanında okulların yetersizliği, hatta bazı okul inşaatlarının yarım kalmışlığı gerçeği var şehrimizde.. EN İYİSİ BİRAZ KENDİNİZİ DÜŞÜNÜN, SAĞLIĞINIZA BAKINDikkat ederseniz, yazımın başından itibaren ne kadar iyi şeyler yaşamış olsak da, olumsuz gelişmeler karşımıza dikilip duruyor.. Ben yine de sağlığımız açısından azıcık kendimizi düşünmemiz gerektiğini söylemeden edemiyorum. Yani kendimize zaman ayıralım biraz.. Onun için, müsaadenizle bu haftaki köşemde sizlerle bu konuyu paylaşmak istiyorum.. Öncelikli olarak kendimiz yani sağlığımız ve yaşam biçimimiz için.. Brezilyalı Doktor Dráuzio Varella o kadar önemli şeyler yazmış ki, bunları uygulamak hepimizin elinde aslında. Ama çoğunu yapamıyoruz.. Çünkü hep bahaneler üretiyoruz. Kendimizi ihmal ediyoruz.. Varsa yoksa iş, çevremiz, yakınlarımız.. Onlar için yaptığımız fedakarlıklarını onda birini kendimiz için yapmıyoruz.. Hele Sağlığımızı o kadar ihmal ediyor, varsa sorunumuz sürekli öteliyoruz ki, bir de bakıyorsunuz ki, iş işten geçmiş.. İşte bu noktada Brezilyalı Dr. Dráuzio Varella’nın bu yazısını sizlerle paylaşmaya karar verdim.. Okuyunca yüz kişiden bir kişi bundan etkileniyor ve biraz da hayatta artık kendini düşünmeye karar verecek düşünceye sahip olacaksa, bu bana yeter.. Kaldı ki, tekrar ediyorum çevreniz, hatta en yakınınız ve işiniz, kaybettiğiniz sağlığı size geri getiremez..EĞER HASTA OLMAK İSTEMİYORSAN…Duygularını anlat.* Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular; gastrit, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.
* Zamanla, duyguların bastırılması kansere dönüşür.
Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız!
* Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir!Karar Vermelisin..* Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.
* İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.
* Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.
* Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.Olduğundan Farklı Yaşama.* Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir.
* Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur. Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.Kabullen.* Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır.
* Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.
* Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.Çözümler Bul.* Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler.
* Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı. Arı ufacıktır fakat var olan en tatlı şeylerden birisini üretir.
* Biz ne düşünüyorsak oyuz.
* Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.Güven.* Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven olmadan, bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.Hayatı Üzgün Yaşama.* Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk. Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir.
* Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir. “İyi mizah bizi doktorun elinden korur”.
* Mutluluk sağlık ve terapidir.HEPİNİZE İYİ HAFTALAR