Gelin bugün siyaseti filan bir kenara bırakalım ve herkesi uzaktan yakından ilgilendiren spor yazalım, aslında sporu değil de futbolu yazalım. Yani Gaziantep FK’yı… Sporda aslında genel olarak şehirde ufak tefek etkinlikler oluyor. Her ne kadar 3 milyona yaklaşan şehirde spor tesisi fakirliğimiz sürse de, yine de sportif yarışmalarda ve müsabakalarda ucundan kıyısından başarı adına bir şeyler dönüyor. Özellikle Atletizm sporu kapsamındaki dallarda kısıtlı imkanlara rağmen ciddi ciddi başarı elde ediliyor. Siz bunu birde şöyle her bölgeye tesis yapıldığında ve devasa bir Atletizm salonu olduğunda neler olabileceğini düşünseniz, bu şehir isim babası olduğum SPOR ŞEHRİ ile resmen uçar… Aslında bir ara proje çalışmasını yaptığım Gaziantep’e tesisleştirme yolundaki adımlarımın önü kesilmeseydi, inanın bu şehir o zaman tam anlamıyla SPOR ŞEHRİ olurdu. Neyse artık önümüzdeki maçlara bakalım diyor ve şu günlerde hepimizi meşgul eden Gaziantep FK’nın, fiiliyatta yok ettirilen ama kalplerde yaşatılan Gaziantepspor yaptırılma yolunda emin adımlarla gittiğini söylemeliyim.

BU GÖRÜNTÜ BANA O YILLARI HATIRLATIYOR

Kendimi anlatmama gerek görmüyorum. Bilmeyenler de biraz araştırınca Ökkeş Özekşi’nin Türkiye’deki konumunu, Gaziantep için neler yaptığını göreceklerdir zaten. Şu günlerde gerek idari, gerek teknik, gerek yönetim ve kulüp yapısı inanmazsınız ama tam Gaziantepspor’un çöküş dönemine benziyor. Ben o yıllarda olduğu gibi yine uyarı yapıyor, yol gösteriyorum. Ama yine Gaziantepspor döneminde olduğu gibi söylediklerim uyardıklarım ciddiye alınmıyor ve bunları dikkate alması gerekenler kendi bildiklerini okuyor. Okuyor okumasına da süper ligi eline zor geçiren bu şehri, yine süper ligsiz bırakmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Onlara bakarsanız kümede kalmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bize bakarsan bu anlayışla bu düşünce ve uygulamayla takımın kümeye gidişinin alt yapısını oluşturuyorlar. Ama dedim ya biz bir şey bilmiyoruz, her şeyi onlar biliyor…

MEMİK YILMAZ KEŞKE SİYASETE GİRMESEYDİ

Açıkça söylüyorum, bu futbolcu yapısıyla bu takım küme düşmemeli… Ancak ne yazık ki, küme düşmesi için başta teknik direktör olmak üzere sorumlu herkes elinden gelen çabayı gösteriyor. Şimdi bu satırları okuyunca kim tepki gösteriyorsa, işte rahatlıkla onlar bu takımın küme yolunun taşlarını döşüyor derim… Memik Yılmaz Başkan ile ara sıra konuşuyorum. Önce daha sık konuşurdum tabii. Sonra siyasete de soyununca, enerjisini önce belediye başkanlığı için, olmadı sonra meclis üyeliği için sarfetmeye başlayınca konsantre konusunda biraz dağıldı diyebilirim. Memik Yılmaz cevval bir insandır, benim beceremediğim para kazanma işini iyi bilenlerdendir. Bu yönüyle takdir ederim kendisini. Bir ara bana siyasetten bahsettiği anda “Bak Başkan yoğun bir iş tempon var, oturmuş bir işin var, Gaziantep FK ciddi ciddi bir kenarda yöneticilecek takım değil, sen içinde olmazsan kulübü yönetecek kişiler önemli. Yok sen ikisini de idare ederim dersen, buna hak veremem ve özellikle kulübü ihmal edersen sıkıntı yaşarsın” dedim. Ama siyaseti çok sevince benim sözlerimin etkisi kalmıyor elbette. Oysa ilk başlarda şaka maka güzel şeyler yapıyordu. Depremden sonra kulübe bakış açısı değişti, yani ne serden ne yardan vazgeçmek istemeyince, kulübü yavaş yavaş Sumudica’nın ellerine bıraktı. Her ne kadar yok dese de ben gördüğüm gerçeklere bakarım. Şu anda değil ama peşpeşe başarısız sonuçlar almazdan önce kulüpte tek patron Sumudica idi. Şimdi başarısızlardan sonra Sumi alttan almaya başladı. Kuyruğunu kıstırdı yani. Çünkü Sumudica cin gibi adam. Bunu çözmek öyle herkesin harcı değil. Başkanın bile, kusura bakmasın ama futbolun bu püf noktalarını bilme şansı yok. Oysa Sumudica konusunda sürekli uyardım kendisini…

YAPTIĞIM UYARILARIN HEPSİ GERÇEKLEŞTİ

Bakın bir şey anlatacağım sizlere. Erdal çok zayıf olunca, etkisiz kalınca, deprem sonrası takımı sevk ve idare konusunda profesyonelce düşünmekten çok, ayaklarını yere sağlam basmayıp, yeni bir strateji konusunda düşünceler üretemeyince, üretse bile bunlar yetersiz kalınca, bir de en kötüsü herkesi idare etmeye kalkışınca hem takıma zarar verdi hem de kendisine… Sonra gitti tabii. Güzel de bir tazminat aldığını bizzat Memik Yılmaz söyledi. Tabii iş yeni teknik direktör konusunda gelince birileri kafasına Sumudica’yı yerleştirmiş ve başka hiçbir isme şans bırakmamıştı. Şehrin ileri gelenlerinden görüş aldığı gibi beni de aradı. Dinledim ve sonra kendisine, “Bak başkan Sumudica iyi hoca ama kontrolü çok zor bir adam. Eğer kulübü bu adamın inisiyatifine bırakırsan, transferleri Sumudica’nın tercihine göre yaparsan, dahası kulüpteki görevlilere çeki düzen vermezsen, bu adam birkaç maç kazanır sonra herşeyi eline alır ve sende kontrolü elinden kaçırırsın”demiştim. Beni arayan kent yöneticilerine de benzer şeyler söyledim ve “şu anda gelir gelmez etkisini gösterir ama ben sonrası için kefil değilim”demiştim.

KULÜPTE GRUPLAŞMALAR ÖNLENEMEDİ

Nitekim ne öngördüysem, Başkana ne söylediysem, hepsi de yavaş yavaş gerçekleşti. Sumudica 3-5 maç kazandırdı adamı omuzlarına alıp gezdirmedikleri kaldı. Tehlike burada başlamıştı çünkü. Sonrası zaten kendiliğinden gelişti. Ara transferde menejerlerle işbirliği içinde oldu herkes seyirci kaldı. Kulübün tesisinde menejer yatırıldı göz yumuldu. (Aynen Kızıl yönetiminde olduğu gibi) Buna karşılık kulüpteki görevliler de o menejerlerle sıcak ilişki içine girince, mevcut kadroya nokta transfer yapılacağına rastgele oyuncular alındı. Bakın bu takımdan ara transferde tam 9 oyuncu gönderildi, 5 oyuncu transfer edildi. Üstelik birisi sakat alındı ve sözleşme imzalatıldı. Şimdi ise sezonu kapattığı söyleniyor.

Çok net bir gerçek var. Başarısız sonuçlar geldiğinde topçuları suçlayan taraftarlara hedef gösteren Sumudica, tutarsız davranışlarıyla mevcut kadro yapısının gruplara ayrılmasına da yol açtı. Romenler- Yabancılar ve Yerliler. Kulüp bünyesinde özel muammele yapılan oyuncular işin ayrı bir yönü… Bir ara Memik Başkanı bu konuda uyardım ve bazı kişilere dikkat etmesini de söyledim. Sonra baktım her şey aynı devam ediyor, detaylara girmeden yüzeysel konuşmaya başladım. Haliyle kulüpte sistem başarıya endeksli gitmemeye başladı. İdari yönde yetkili kılınanlar futbol dünyasının ruhunu yeterince kavrayamadıkları için, ne futbolcuların dilinden anlayabildi ne de Sumudica’yı çözebildi.

ESKİ SUMUDİCA’YI ARTIK GÖRME ŞANSIMIZ YOK

Gaziantep FK öyle bir hale dönüştü ki, savaşan, ısıran, pres yapan, dik oynayan, müthiş savunma yapan, hücuma iyi çıkan akıllı paslar yapan takım gitti, son haftalarda izlediğimiz bir takım oldu çıktı. Eskiden izlerken tat alıyorduk, şimdi utanma belasına izler olduk. Eskiden rakipler Gaziantep’ten eli boş dönerdi, şimdi bir puan alıp giden sevinemiyor. Sumudica’nın onbir tercihleri, yedek anlayışı, oyuncu değişimleri sistem ve taktik anlayışları tamamen yerlerde sürünüyor. Eğer eski Sumudica’yı bilmesem futbol bilgisinden şüphe ederim. Ama şu anda Gaziantep FK’nın görüntüsü umut vermiyor. Niye mi? Bakın maçtan sonra Sumudica’nın söylediklerine;

“Sonuna kadar mücadele etmemiz gerekiyor, önümüzde hala maçlar var, son 11-12 maçımıza baktığımızda Fenerbahçe, Galatasaray ve Başakşehir'e karşı kaybetmişiz sadece diğer maçlarda puanlar aldık. Önümüzdeki maçları en iyi şekilde değerlendirip ligde kalacağımızı düşünüyorum. Hala şansımızın olduğunu düşünüyorum. Ben takımın başında geldiğimde 7 galibiyet, 7 beraberlik ve 9 mağlubiyet almışız. Aslında kötü de değil. Buraya geldiğimde yine son sıralardaydık, birkaç maç sonrasında 12'nci sıraya kadar çıkmıştık, yine aynı şeyi yapabilirim. Bugün de galibiyet alsaydık yine üste çıkacaktık. Sadece üst sıralarla aramızda 1-2 puan var en fazla. Galibiyet serisi aldığımızda yine bu bölgeden uzaklaşacağımızı düşünüyorum. Çünkü biz şu an İstanbulspor ile aynı durumda değiliz."

Bunlar nedir biliyormusunuz? Oyalama taktikleri… Yani konuşmasında ve vurgularında kararlılık yok. İnandırıcılık yok. Güven yok. ‘Düşünüyorum’ diyor sürekli. Birde başarısızlığını örtmek için ilk geldiği zamanları hatırlatıyor, oysa o başarısı ile kıyaslanacak olsa, sonradan iki misli başarısızlığı var, bunların görünüp ifade edilmesinin önüne geçmek istiyor.

BEN GÖREVİMİ YAPIYORUM

Evet… Yazacak ve söyleyecek çok şey var daha. Bunlar özetin özetleri. Ben şimdi bunları söyleyerek görevimi yapıyorum. Bu takıma bir sihirli el değmeli. Elbette 3 puanlı sistemde 2-3 maç kazanılsa kulüpler derin nefes alacak. Yeter mi? elbette yetmez tabii. Bakın alt sıralar tam bir ateş çemberi. Cehennem adeta. Biz buradan nasıl çıkarız işte orası büyük bir soru işareti. Elbette ümitsiz değilim. Ama bu görüntü yine tekrar edeyim, tam Gaziantepspor görüntüsü…

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR