ASAYİŞTE AZALMA AHLAKSIZLIKTA ARTIŞ

Bazen dönüp arşivlere bakıyorum. Acaba ülkemiz ve özellikle şehrimiz adına önceki yazdıklarımla ilgili olumlu gelişmeler var mı?diye. Tam tersi o zamanlarda yazıp dert yandıklarımızın daha da ileri gittiğini görüyoruz. Geçenlerde Sayın Vali Kemal Çeber, Emniyet Müdürü Celal Özcan ve İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Halil Şen ile yaptığı açıklamada bazı asayiş olaylarında yavaşlama hatta azalma olduğunu açıkladı. Memnun olduk tabii… Bu Jandarma ve Emniyetin işi sıkı tuttuğunun belgesi niteliğindeydi çünkü. Her ne kadar asayişte ve uyuşturucu konusunda ortalık güllük gülistanlık olmasa da, rakamların azalmaya başlaması iyiye işaret…

PEKİ AHLAKTA NEREDEYİZ?

Bu çerçeveden hareketle asıl tartışmamız gereken bir mesele var… Çünkü bu mesele en azından uyuşturucu ve asayiş kadar önemli… Yani AHLAK ta neredeyiz? İşte benim takıldığım yer orası. Toplum gittikçe ahlaki kavramlardan uzaklaşıyor, hatta ahlaksızlık daha cazip hale geliyor… Çünkü büyük kesim artık “her yol mübah” diyerek Makyavelist düşüncenin esiri olmuş durumda. Maalesef buradaki düşüş AHLAKİ yönde. Çıkış ise AHLAKSIZLIK üzerinde… Çok acı ama şehir olarak ahlak kavramı ciddi boyutta değer kaybediyor. Kimse ahlaksızlığı üzerine almıyor ama yapanlar ahlaksızlığın dik alasını yapıyor. Öyle ki, Din iman diyerek bunu yapanlar artık aleni bir şekilde hareket ediyor. Ne acı ki yaptıklarıyla söyledikleriyle insanları dinden soğutur hale getiriyor. Ama onlar açısından bakarsanız iş söze geldi mi, ahlak adına toz kondurmuyor. Dahası da var tabii… Esnafı da iş adamı da memuru da çiftçisi de ve daha yazamadığım her meslek grubu ve insanlar konuşmaya gelince en ahlaklı, en erdemli kişiler olarak görünmeye çalışıyor.

Ama öte yandan yaptıklarıyla söyledikleriyle gizlemeye çalıştıkları ahlaksızlığı bir türlü örtemiyor. En üzücü nokta ise, insanların onların ahlaksızlığını biliyor ancak ses çıkarmıyor olması. Şimdi tam da burada Sayın Kemal Çeber’e “Sayın Valim asayişteki düşüş ve azalmanın ahlaksızlık boyutu kısmında bir şeyler yapılma ihtimali var mıdır?” demek istiyorum… Çok iyi biliyorum ki, bu konuda o da bizler gibi düşünüp tahmin ettiğimiz cevabı verecektir…

İTİBAR VE SAYGI PARAYA ENDEKSLİ

Şimdi bu çerçeveden hareketle, 10 yıl önce yazdığım benzer ama farklı pencereden baktığım bir konuyu tekrar paylaşıyorum. Ve bunu okuduğunuzda aslında ahlaka dayalı konumuzda değişen hiçbir şey olmadığını okuyunca göreceksiniz.

Yayınlanma tarihi: 13 Eylül 2015
Türkiye'de artık çok şeyler değişiyor… Sevgi ve saygı ortamından süratle uzaklaşılıyor. Değerler para ve çıkar üzerinden hesaplanıyor. Paran varsa, nasıl kazandığın önemli değil. İtibarın paraya endeksli. Paran yoksa değersizsin. Çevren bir yana, evinde eşin ve çocuğun bile yüzüne bakmayacak noktaya geliyor. Kardeş, akraba paran varsa yanında, yoksa onlar da uzaklaşıyor sizden. Oysa eskiden bu kadar değildi bakış açıları. Elbette parasal güç önemli, ama her şey paraya endeksli değildi. Devlet sevgisi, toplumsal sorumluluk, insan sevgisi önemli kılardı her şeyi. Şimdi ise ne devleti düşünen var ne toplumu. Zaten insan sevgisi yok olmak üzere. Dediğim gibi sevgi sadece paraya ve çıkara endeksli hale gelmiş.

GERÇEK ANTEPLİLER YABANCILAŞTI

Gaziantep aynı düşünce üzerinde şekilleniyor. Biraz daha bozulduk desem yeridir sanırım. Kent kültürümüz yok olmuş durumda. Kozmopolit bir şehir haline dönüştürüldük. Buna ahlaki bozulmayı da eklemeliyim tabii ki… Gerçek Antepliler adeta yabancılaştırıldı bu şehirde. Zengin dediklerimiz zaten B-C-D planlarını yapmış durumdalar. Tıpkı Antep harbinde olduğu gibi en küçük bir kaosta hemen kaçmaya hazırlar çocuklarıyla ailesiyle birlikte. Üstelik bu zenginlerimizin büyük kısmı şehri filan düşünmüyor zaten. Arsa ve konut sevdaları, kent sevdasından daha ağırlıklı hale dönüşmüş. Kentin alt yapısı, havası, imarı, yeşili, okulu, ulaşımı, suyu, elektriği onlar için kıymet ifade etmiyor. Onun içindir ki, bu uğurda mücadele verenlere sıcak bakmıyorlar. Mesela bu yazıyı okuyunca öfkelenecekleri gibi. Ve onlarda paralı insanları seviyor. İster legal ister illegal, para kazanmayı becerenlerle el ele kol kola veriyor. Dürüst Bürokratlar, Memurlar, Esnaflar, Kobiler, bizim anlayıştaki gazeteciler pek makbul değil onlar için. İşini bilen, Makyavelist düşünceye sahip olanlar makbul onlar için. Diyeceğim şu ki, Ülkemiz Kuvai-milliye ruhunu yitirmiş, atalarımızın Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Sakarya'da vatanı için canını seve seve feda etme aşkı, yerini farklı aşklara ve sevdalara terk etmiş. Onun içindir ki, doğuda vatanları uğruna şehit olan asker ve polislerimizi bile kanıksar hale gelmiş durumdayız. Artık ateş her evde yanmıyor, sadece şehit evlerinde yanıyor.. Ülke heyecanını yitirmiş adeta.

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR