Biliyorsunuz geçen hafta Gaziantep Üniversitesi hakkında bizlere ulaştırılan birçok iddiaları kale almış ve köşemi adeta GAÜN Öğrencileri adıyla sosyal medyada paylaşımlar yapan, haliyle ağırlık noktası olarak da her konuya eleştirel bakan arkadaşların sesi olmuştum. Yazı uzun olunca da esprili şekilde “Köşemi ele geçirdiler” demiştim. Oldukça ses getiren bu yayın sonrası inanılmaz mesajlar geldi. Hepsini okudum tabii. Ama benim gelmesini istediğim asıl ses Rektör Sait Mesut Doğan’ın sesiydi. Gaziantep’e atanmazdan önceden beri görüştüğüm, hatta gelmesi yolunda çaba gösterenlerin arasında yer aldığım bu oluşumun gerçeğe dönüşmesiyle birlikte daha sık görüşmeye başladık elbette. Ama bunlar hep telefonlarda kaldı. İnanın bir dakika bile yüz yüze oturmuşluğumuz olmadı… Şaka gibi ama gerçek, çünkü 11 ay sonra ilk kez makamında buluştuk Mesut Hocayla. Onda da artık sessiz kalmaması gerektiğini üsteleyince buluştuk elbette. Konuşmalarının arasında çok belli etmemeye çalışsa da, bana geçen haftaki paylaşımımdan dolayı azıcık kırgın olduğu gözünden ve yüzünden ve sözünden anlaşılıyordu zaten…

HABERCİLER HABERİNİ YAPTI BEN İSE GÖZLEMİMİ…

Neyse ki mesleğim gereği her görüşe yer verdiğimi bildiği için çok sıcak ve samimi uzun bir sohbetimiz oldu. Tabii bizimkiler Leyla ve Meral Hanım iş sohbetten çıkıp haberciliğe dönünce çetin cevizdirler. Çünkü ikisi de donanımlı ve iyi gazetecilerdir. Gaziantep’te bu tür gazetecilerin sayısı o kadar azaldı ki, inanın Rektör hocaya ne varsa hepsini sordular. Bana ise sadece Leyla ve Meral hanımın soruları, Rektör hocanın cevaplarını izlemek ve analiz etmek, belki de söylemek isteyip de söylemediklerini kendi tecrübem çerçevesinde yaptığı konuşmalardan çıkarma görevi düştü. Haliyle bende kendime özgü bakışımla Rektör hocayı gözleyip analiz ettim. Her cümlesinin arkasında daha neler olabilirliği keşfetmeye çalıştım. Yanılmış da olabilirim, doğru tespitler de yapmış olabilirim. Bu nedenle Leyla ve Meral hanımın yaptığı röportajın ötesinde bu buluşmanın farklı yönlerinden Sayın Sait Mesut Doğan’ın anlayışına sığınarak bir değerlendirme yapmak istiyorum.

1- Şu çok net biliniyor ki, Gaziantep Üniversitesinde önceki Rektörler Ali Gürcü'ler ve Arif Özaydın'cılar olmak üzere majör iki grup var. Sanırım iki tarafta Mesut Hocayı kendi düşünceleri içine çekmeye çalışıyor. Mesut Hoca’da bu kişiliği ile yeni bir kavga ortamı, yeni bir kutuplaşma olsun istemiyor. Onun içinde söylentilere dedikodulara ve sanırım yalan diye gördüğü haberlere cevap vermek yerine işine odaklı çalışıyor. Ama görevde 1. Yılını doldurduğunda mutlaka basın mensuplarıyla buluşmalı ve icraatlarını anlatmalı.

2- Aslında şu gerçeği göz ardı etmemeliyiz. Mesut hoca, bu şehrin en büyük Üniversitesinin eski başarılı günlerine dönmesinin ötesinde Dünya sıralamasında iyi yerlerde olmasını sağlayan bir Gaziantepli olmayı çok istiyor. Zaten çok işkolik olduğunu her haliyle belli ediyor. Bunun için dile getirmese de gerçekten evini çocuklarını ihmal ettiğini rahatlıkla gözlüyorum. Sözlerinin arasında yatan başarılı olmak için düzgün olmak, dürüst olmak ve kimseye eyvallah çekmemek gibi düşüncelerini rahatlıkla okuyabiliyorsunuz…

3-Sanırım bir hassasiyetini daha yakaladım hocanın. O da Üniversiteyi babasının işyeri gibi görmek istemeyişi. Çünkü Devlet okullarında eğitim gördüğünü, açıkça devletçi birisi olduğunu söylerken, benim bundan çıkardığım ise şu oldu: Örneğin burası Üniversite değil de kendi fabrikası olsa, çok sevdiği bir arkadaşı ona yeteneksiz olan oğlunu işe alması için ricada bulunsa, o çocuğu işe alacak kadar duygusal ve hayırsever. Ancak Üniversite için aynı bakış açısına sahip değil. Yani burası devletin yeri, ben bir kişiyi bile bu şekilde alamam” diyecek birisi… Bir şey daha dikkatimi çekti, onu da haberde okuyacaksınız ama burada kullanayım. Diyor ki, "Normalde idari kadrolardaki yükseltmeler sınavla olur. Ancak bu üniversitede çoktan beri yapılamamış. Rektör, seni şuraya atadım diyor ve onun kademesi yükseliyor, ötekini çekiyor. Bu bir haksızlık. Onun için biz görevde yükselme sınavı açtık. Ve şaibe olmasın diye sınavı Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne verdik. Liyakat olmazsa olmazımdı" şeklinde konuşuyor. İşte bu ifadeleri benim kendisine yönelik gözlemlerimi de güçlü kılıyor elbette.

4- Konuşmalarında hep şunu gözlemledim. Çok hassas bir kişiliği var. Polemiğin içinde olmak istemiyor ve sadece işini yapmak isteyen bir yönetici kimliğinde. Bunu da yapmasının sebebi, Gaziantep Üniversitesi gerçekten çok zor bir yer. Mümkün mertebe bu tür çekişmelerden uzak kalmak istiyor. Haklı mı? Elbette böyle düşünüyorsa kesinlikle hak veririm. Çünkü Üniversitede kavgalar, dedikodular, çekişmeler, büyük bölümünün birbirinin ayağını kaydırmaları hocayı böyle bir düşünce içine itmiş olabilir. Yani benim de gördüğüm kadarıyla birçok hoca hocalığını unutmuş, idari personel idari personelliğini unutmuş bir Üniversite tablosu var karşımızda. Öyle ki gelişmelerden dolayı resmen Travma yaşıyor Üniversite. Bunun tohumu yeni atılmadı tabii, yani bu işler öyle üç dört yıllık işler değil.

5-Bu noktadan baktığımda bir şey daha gözlemledim. Sanki, Üniversitede şaibe en çok rahatsız olduğu şey. Titizliği nedeniyle belli konumdaki kişilerin üzerinde zerre kadar leke olmaması gerektiğini düşünüyor gibi. Tabii bunu düşünen elbette kendi üzerinde de bir lekenin olmamasını ister. Hani bir söz vardır, “At sahibine göre kişner”, işte buna özen gösterdiğini açıkça belli ediyor. Örneğin son dönemlerde sürekli öğrencilerle birlikte olması birçok mesajı da beraberinde getiriyor. Bir şey daha dikkatimi çekti aslında, kelimeleri arasında öyle “Ben 4 yıl sonra bir daha atanacak mıyım veya seçilebilecek miyim” havasında değil. Ama doğduğu şehre hizmet etmek isteyen birisi olarak da eğer görev verilirse 4 yıl sonrası için de hayır demeyeceğini gözlemledim elbette. Çünkü kafasında Gaziantep Üniversitesini toparlama kararlığını açıkça belli ediyor. Bunda da hak veriyorum, çünkü 50 Yıllık Üniversitede her dönem problemler yaşanmıştır. Bunlar hemen pat diye düzelmesi imkansız elbette. Yani bozulma bir günde olmadığı gibi toparlanmada bir günde olmayacak.

ÖNEMLİ OLAN ÜNİVERSİTENİN BAŞARISINI TEKRAR GÖRMEK

Evet aslında yazacak çok şey var Gaziantep Üniversitesi ve mevcut Rektörü Sait Mesut Doğan hakkında. Bizim misyonumuz yaşadığımız şehrin her türlü sorunlarını dile getirip çözüm yolunda önerilerde bulunduğumuz gibi, en önemli bilim yuvasının iyi şekilde yönetilmesi, geliştirilmesi, büyütülmesi, uluslararası niteliğe kavuşturulması ve gerek öğrencilerin gerekse de akademik bilim adamlarının koşa koşa gelebileceği bir Üniversite haline dönüşmesi yolunda üzerimize düşen görevi yapmaktır. Bunun için de hem eleştirel yönlerimiz olacak, hemde yapılan başarılı işleri ve hizmetleri yansıtmak olacak. Bu bakış açısından hareketle ilk kez bir araya geldiğimiz Sayın Rektöre verdiği bilgiler için teşekkür ediyoruz. Ayrıca kendisi hakkında yaptığım kişisel gözlem için hoşgörüsüne sığınıyoruz…
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR