Hep yazıyordum ama özellikle son 2 yıldan beri pahalılık konusunda yazmadığım kalmadı. Ülkeyi yönetenlerin kulak arkası ettiği bu feryat bir türlü duyulmadı. Ve “At sahibine göre kişner” sözü gerçek oldu. “Nasıl olsa denetim yok, olsa bile fiyatlar konusunda serbest piyasa koşullarında yaptırım olmuyor” diyenler meydanı boş buldu ve istedikleri gibi fiyat uygulamasına girişti. Öylesine ileri gidildi ki, iğneden ipliğe her şeye zam üstüne zam yapıldı. Hele kiralar el insaf dedirtti. Bu gidişatın hayra alamet olmadığını sık aralıklarla yazıp durdum. Bu memlekette kilosunun taş çatlasa 80 lira olduğu kıymanın bir şiş kebabının 30-35 liradan, kilosunun 14 lira olduğu nohutun bir dürümünün 9-10 liradan satılmasına ses çıkarılmadığını anlattım hep. Yani bu memlekette Baklavanın yarı fiyatını bile bulmayan maliyetine rağmen onunla eşit fiyatlara satılan künefenin krallığını ilan etmesine bile göz yumulduğunu dile getirdim. Öyle ki, yanı başımızda künefenin başkenti sayılan Hatay’da, hem de kalite bakımından çok üstün iken, Gaziantep’in yarı fiyatına satılıyorsa, bir Allah’ın kulu Gaziantepli yetkili “neler oluyor” bile dememiştir. Kaldı ki, Hatay lokanta ve restoranların fiyatları da Gaziantep’tekilere oranla yarı yarıya düşüktür. Adana’da, Mersin’de öyledir hemen hemen. Yani bu Gaziantep’in ne hikmeti varsa, yiyecek sektöründe fiyatlar hep pahalıdır. Sadece bu iller değil elbette Akdeniz’e, batıya gidin yine düşüktür. Dahası oralarda kapılarda fiyat tarifesi yazılır. Restoranından tostçusuna kadar fiyatlara bakar, ona göre istediğinizi yiyebilirsiniz. Bizim Gaziantep’te hangi restorandın, lokantanın, kebapçının, baklavacının, tatlıcının, künefecinin giriş kapısında fiyatlar yazılıdır? Ben görmedim bu zamana kadar. Varsa söyleyin yazayım. EŞİM PAHALI DİYE MEYVE ALMIYOR Bizim evin mutfak alışverişlerini eşim yapar. Her alışveriş sonrası öfkesi bir kat daha artar. Bazen marketlere birlikte gideriz ama her ev kadını gibi ürünlerin önceki fiyatlarını en iyi onlar bilir. Şimdi bu yazacağım şaka değil gerçek. Birkaç zamandır buzdolabında meyve göremiyorum. O gün canım çekti baktım yine yok. Sordum tabi, “niye meyve yok çoktandır” diye. Döndü ve “çok pahalı. Neye elimi atsam fiyatlar çok yüksek” dedi. Güldüm tabi, her zaman olduğu gibi salatalığa talim ettim evde. Bakın asla abartmıyorum. Olduğu gibi yazıyorum. Alanı var, alamayanı var. Olanı var olmayanı var. Bir meyve deyip küçümsemeyin asla. Ev kadınları artık canından bezmiş fiyatların artışı yüzünden. Sorun isterseniz bu yazıyı okuduktan sonra eşinize veya annenize, inanın aynı cevabı alacaksınız. VENEZUELA GİBİ OLMAYALIM DA Şimdi bu gelişmelerin her geçen gün ülkemizi fakirleştirdiğini ve alım gücünü zayıflattığını üzülerek gözlüyorum. Tarım ve hayvancılığa indirilen darbeler sonrası, ülkemiz ithalata yönelir hale getirildi. Bunun ne kadar büyük bir tehlike olduğunu ekonomistler çok iyi bilir. Bizlerde farkındayız elbette. Bu yönde özellikle 24 Mayıs 2021 tarihinde bir örnek vermiş ve “Venezuela gibi olmayalım da” demiştim. Niye? Çünkü asgari ücret dahil günlük kazançlar artık pazarda, manavda, marketlerde, bakliyat ürünlerinde süt ve peynirlerdeki artışlar karşısında etkisini kaybediyor. Ev kiraları zaten insanlık dışı uygulamaya tabii tutuluyor. Bakın o tarihte yazdıklarımı tekrar okuyalım; “Yani hemen hemen her gün market raflarında etiketler değişiyor. Evde kullandığınız elektrik fiyatları ne vicdana ne insafa sığar. Dünyanın en pahalı benzinini kullanan ülke haline geldik en basitinden. Ve zammı koyanlar kıs kıs gülüyor. Çünkü hepimiz araçlarımıza pahalı da olsa benzin veya mazot alıyoruz. Kimseden çıt yok. İktidar partililer de, muhalefette, sivil toplum da sendikalar dahil tavır koyamıyor. Alışverişler yapılıyor, benzinler alınıyor, yiyecek içecek rafları boşalıp duruyor. Hele bir de sokağa çıkma yasağı öncesi kıyamet kopuyor. İşin gerçeği nedir biliyor musunuz? Bizi alıştırıyorlar artık. Her şeye hem de. Ekonomik gücü olan için zaten sorun yok. İster 1 lira ister 10 lira farketmiyor. Daha bunun içerisinde ev kiraları var. Mobilya var, beyaz eşyalar var. Var oğlu var yani. Her şey zamlanıyor, ama çok ilginç olan şey tüketimin son gaz devam etmesi. Alım gücü yarıya düşmüş kimsenin umurunda değil. Size bir şey diyeyim mi arkadaşlar. Venezuela’ya hiç göz attınız mı ? Araştırdınız mı bu ülkede halkın alım gücü ne durumda. Bir asgari ücretle neler alabiliyorlar. Öğrendiğinizde şok olacaksınız. Bir zaman ayırın ve araştırın lütfen. Elbette Türkiye henüz öyle bir durumda değil. Ama yakın ve orta geçmişe baktığınızda ülke olarak, ekonomik olarak nereden nereye geldiğimizi kahrolarak öğreneceksiniz. En önemlisi orta direğin kaybolması. Haliyle zenginlerin daha zenginleşmesi, fakirlerin ise daha fakirleşmesi… 24 Mayıs 2021 GEÇEN SENE 100 LİRAYA DOLDURDUĞUMUZ FİLEYİ ŞİMDİ 175-200 LİRAYA DOLDURUYORUZYani tarihe not düşmesi açısından bunları yazıp söylüyoruz. Gerektiğinde uyarıyor tedbir alınmasını istiyoruz. Bu Venezuela örneğini özellikle dile getiriyorum. Çünkü hiç uzağa gitmeyin, 1 sene önceki fiyatlara bakın. 100 liralık market alışverişini şimdi 175-200 liradan aşağı yapamıyorsunuz. Sütü, peyniri yoğurdu her şey zamlandı. Elbette zam olacak ama bazılarının yüzde yüze ulaşan fiyat artışlarında vicdan ve ahlak olabilir mi? Niye Avrupa dahil birçok ülkelerde Türkiye’deki kadar zam yapılmıyor? Çünkü orada önce tarım ve hayvancılık konusunda düzen sağlanmış. Üreticiden tüketiciye kadar her şey düzen içinde. Bizde çiftçiden 1 liraya alınan ürün marketlere gelene kadar 7-8 lirayı buluyor. Zaten bu gidişle çiftçi de bırakmayacaklar. Hayvan yetiştiriciliğini de yok edecekler. Elektrik pahalı, mazot pahalı, tohum pahalı, yem pahalı. Çiftçi ve üretici bırakın para kazanmayı, tarlasını ekemez, hayvanlarını besleyemez oldu bu ülkede. İKTİDAR NİHAYET GÖRDÜ Ve durum öyle bir hal aldı ki, pahalılık, işsizlik, ekonomik sıkıntı sonunda iktidarın kapısına dayandı. Bugüne kadar halkın sesini kulak vermeyenler, pahalılığı adeta teşvik edenler, vatandaşı vergilerle canından bezdirenler, elektriğe, doğalgaza, benzine mazota acımasızca zam yapanlara ses çıkarmayanlar, ev fiyatları ve kiraların vicdansızca artışına seyirci kalanlar, şimdilerde pahalılıktan bahseder oldu. Ne var ki yıllardır yapılan hatayı kabul edip vatandaşın gönlünü kazanacak hamleler yapacaklarına, ülkenin bu duruma gelmesinde birinci derecede sorumlunun kendileri olmadığını dile getirip pişkince suçu başkalarına atıyorlar. Kimse kusura bakmasın, Türkiye için artık tren kaçtı. Tekrar eskiye dönülmesi imkânsız. Hem ekonomik olarak hem sosyal yaşam hem de asayiş ve güvenlik olarak. Allah hepimizin yardımcısı olsun. BİR İHRACATÇIDAN MEKTUP VAR Gaziantep ihracat kenti. Ama aynı zamanda gizlenen ve bir türlü rakamları açıklanmayan ithalat kendi. Ben ekonomiden fazla anlamam. Hesabım bakkal hesabıdır. Ama matematiğim pratikte iyidir. Geçtiğimiz günlerde yine ihracatımızda büyük artış olduğu açıklandı. Bende buna karşılık, “ya şehirde herkes geçim sıkıntısı yaşıyor. Bu artışların kent ekonomisine de yansımasını fark etmiyoruz” demiştim. İşte hiç beklemediğim anda bir mektup aldım. Gönderen bir ihracatçı kardeşimiz. Hiç detayına girmeden olduğu gibi yayınlıyorum. Eğer aksi görüşte olan var ise onları da bu köşede yayınlayacağım. Gelin birlikte okuyalım: SAYIN ÖZEKŞİ SON AYLARDA SUREKLI IHRACAT RAKAMLARI KONUSULUYOR, ARTIŞ VAR VS. MANSETLERI ATILIYOR. AÇIKCASI İHRACATTA ARTIŞ RAKAMSAL OLARAK DOGRU, AMA BU TAMAMEN ÜRÜN DEGERIYLE İLGİLİ BİR OLAY. İHRACATI YAPILAN ÜRÜN MİKTARINDA ARTIŞ SÖZ KONUSU DEGIL. PANDEMI SÜRECI İLE BİRLİKTE HAMMADDE FİYATLARINDA CİDDİ BİR ARTIŞ OLDU. BU ARTIŞ %50-200 ARASINDA GERÇEKLESTİ. *PAMUKTA FIYAT ARTISI %55 *PAMUK IPLIGINDE %60 *HALININ ANA MADDESI PP GRANULDE 60% CIVARINDA *LIKRA FIYATINDA ARTIS %200 HALI, İPLİK, KUMAŞ KİMYASAL, PLASTİK, POLYPROPELEN VS. BÜTÜN HAMMADDELERDE CİDDİ ANLAMDA ARTIŞLAR OLDU. TABİİ Kİ HAMMADDE ÜRETEN DEGİL DE, HAMMADDEYİ İTHAL EDEN BİR ÜLKE OLDUGUMUZ IÇIN TAMAMEN DIŞA BAGIMLIYIZ. HAMMADDE FIYATLARININ YANINDA LOGISTK (NAKLIYE) FİYATLARINDA DA CİDDİ ARTIŞLAR OLDU. ÖRNEK OLARAK; *KONTEYNER FIYATLARINDA ARTIS %100-500 (ULKELERE GORE) CIVARINDA *TIR FIYATLARINDA %100 CIVARINDA ARTIS OLDU. BU VERİLERI ÜST ÜSTE KOYDUGUMUZDA MAMUL ÜRÜN FİYATLARINDA ORTALAMA ARTIŞ %40-80 CIVARINDA GERÇEKLEŞTİ. İHRACAT ARTIŞI NE KADAR? 2019 - 180 MILYAR USD 2020 - 170 MILYAR USD (PANDEMI SÜRECİNDEN DOLAYI ÖNCEKİ YILA GÖRE DÜŞÜŞ VAR) 2021 - 140 MILYAR USD (ILK 8 AY) BU HIZLA GIDERSE YILSONU 210 MİLYAR GİBİ OLACAK. SİZCE BU BİLGİLER IŞIĞINDA GERÇEKTEN ARTIŞ VAR MI? GECEN YILIN (2020) PANDEMI SÜRECİNDE OLDUKÇA DÜŞÜK ÇIKAN İHRACAT BU SENE (2021) ÇOK YÜKSEKMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR, BU GERÇEKTEN KIYASLANMAMASI GEREKEN DURUM. ASLINDA GERÇEK KIYASLAMA; (2019 YILI) ILE 2021 ARASINDA YAPILMALI. 19/21 ARASINDA YAKLASIK %15 LİK BİR GENEL ARTIŞ SÖZ KONUSU. BİRİM MAMUL FİYATLARININ %50 CİVARINDA YÜKSELDİĞİ BİR ORTAMDA, 15% TAHMİNİ İHRACAT ARTIŞINI NE KADAR GERCEK ARTIŞ OLARAK GÖREBİLİRİZ? KISACA 1 TIR IPLIK 60.000 USD IKEN - ŞU ANDA 90 BİN USD. BU RAKAMLAR DİGER ÜRÜNLERDE DE AYNI ŞEKİLDEDIR.. BELKİ DAHA FAZLADIR. SAYGILARIMLA HEPİNİZE İYİ HAFTALAR