1- Eğitim Sen'in genel kurulunda, istiklal marşı okunmuyor, saygı duruşunda Atatürk ve silah
arkadaşları ile vatan toprakları uğruna can veren şehitlerimiz yerine, “emek ve demokrasi yolunda mücadele verip canlarını yitirenler” için deniliyor. Bunlar yetmezmiş gibi, bir de Türk Bayrağının üzeri bezle örtülüyor.. Eğitim Sen'in Şube Başkanı Mehmet Bozgeyik bu olay üzerine basın açıklaması yapıyor ve genel kurulda kendilerini uyaran Atatürk Düşünce Derneği (ADD) yetkililerini, kongreyi provokate etmekle suçluyor. Buna gerekçe olarak da ADD'nin kongresi olduğunu ve İhsan Koca'nın kendine prim yapmak amacında böyle davrandığını söylüyor.. Ortaya bir iddia daha atılıyor ve ADD'nin Tüm Bel-Sen kongresinde de istiklal marşının okunmadığını, ama İhsan Koca'nın buna niye müdahale etmediği dile getiriliyor.. İhsan Koca ise, Tüm Bel-Sen'in üyesi olmadığı için buna ses çıkarmadığını itiraf ediyor.. Görüyorsunuz değil mi, neler oluyor da bizlerin haberi olmuyor.. Güya gazeteci geçiniyoruz.. Bunlar birbirlerine öfkelenmeseler, hiçbirisi ortaya çıkmayacak.. Şimdi çıkıp bazıları “ne var bunda, okunmamışsa okunmamış, geçici olarak Türk bayrağının üzeri kapatılmışsa ne olmuş!” diyebilir.. Ama bu yüzeysel bakış olur, çünkü işin derinliği daha farklı mesajlar içeriyor ve ülkemiz gittikçe farklı noktalara götürülüyor... Kaldı ki, bunların içerisinde hepimizin hassas olduğu eğitim dünyası var.. Sayın Mehmet Bozgeyik'e Gaziantep basını ciddi anlamda destek vermiştir... Yaptığı tüm açıklamaları yayınlamıştır.. Milli Eğitimi'ndeki çarpık düzeni, eğitim anlayışının Atatürk ilke ve inkilaplarından gittikçe uzaklaştırılması yolundaki tehlikeli gidişatın uyarı niteliğindeki açıklamalarına sürekli olarak sütunlarımızda yer vermişizdir.. Bunları yapmamızın tek sebebi, bu ülkenin laik cumhuriyet ilkelerinden uzaklaştırılmaması ve milli eğitim sisteminin farklı noktalara götürülmemesi konusunda hassas davranmamızdır.. Ama görülüyor ki, Eğitim Sen'in bizlere vermiş olduğu mesajlar ile uygulamaları arasında çelişkiler mevcuttur.. Bizler eğitimciler konusunda aşırı hassasiyet gösterirken, sendikaya bağlı eğitimcilerin maalesef istiklal marşı ve Türk bayrağı konusunda farklı düşünceleri olduğuna şahitlik ediyoruz... Ve bundan sonra Eğitim Sen adına yapılan açıklamaları daha dikkatli daha kontrollü bir şekilde ele almak zorunluluğu hissediyoruz.. BU DA MADALYONUN TERS YÜZÜ... 2- Atatürk Kızılay Kan Merkezi'nin tabelası yenileniyor, bu kez Atatürk adı kaldırılıyor.. Bunu yapanlar Eğitim Sen'ci düşüncenin tam tersi gruptan.. Onlar da farklı hesap yapanların uygulayıcıları.. Gerekçeleri o kadar basit ki, suçu tamamen tabelacıya atacak kadar pişkinler.. Bizim Bekir Şahin'in sorularına verdikleri cevaplar, hep kıvırmalık, yalan dolan.. Sonunda sıkışıyorlar ve işi sponsor bulunduğu takdirde yeni tabela yazdıracaklarına götürüyorlar.. Eğer durum buysa, bugün hemen harekete geçelim ve kan merkezini hayata geçiren saygın insanların öncülüğünde bir tabela yaptıralım.. Aslında bunların özrü kabahatlerinden büyük, çünkü bu merkezi yaptıranların isminin yazılı olduğu levhayı da kaldırmış bir köşeye atmışlar.. Daha ne söylenir ki.. KADINLAR YAVAŞ YAVAŞ SAFDIŞI BIRAKILIYOR Dünya Kadınlar gününe her zaman gülerek bakmışımdır.. Çünkü bir yol boyunca susanlar, kadınlar için kılını bile kıpırdatmayanlar, o gün nedense kadınlara övgüler yağdırırlar.. Sonrası ? tısss... “Boşverin, dönelim işimize” denir ve kadınları hep geri plana iten uygulamaların mimarları olunur.. Odalara, derneklere bakarsınız, yönetimlerine bir tane kadını bile almayanlar çoğunluğu oluşturur.. Bakınız TBMM'nde 550 milletvekili arasında kadınlar sadece yüzde 4.4'lük orana sahip. Bu oran ile Avrupa'da sonuncuyuz, dünya parlamentolarıyla kıyaslandığında ise utanılacak durumdayız, çünkü 108'nci sıradayız.. Neyse ki en kötülerde Türkiye'yi yüzde 4.9 ile Ukrayna, yüzde 5.3'lük Ermenistan izliyor. Bakın sizlere bir bilgi daha vereyim, Avrupa Konseyi verilerine göre kadınların temsiliyeti konusunda Türkiye'nin sicilinin en kötü olduğu alanlardan biri de belediye başkan sayısı. Araştırma, Türkiye'deki 3 bin 225 belediye başkanından sadece 18'inin kadın olduğunu gösteriyor. Türkiye bu alanda sadece, hiçbir kadın belediye başkanları olmayan Çek Cumhuriyeti, Lihtenştayn ve Monako'yu geride bırakabilmiş durumda. TÜRKİYE'DE RESMİ KURUMLARA KADIN ENGELİ Gelelim son dönem Türkiyesi'nde kadınlar gerçeğine.. CHP Muğla Milletvekili Fevzi Topuz, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, AKP hükümetinin, kadınların çalışmalarına sıcak bakmadığını dile getirdi ve kamu kurumlarındaki personel alım ve görevlendirmelerde bunun çok net bir şekilde ortaya çıktığını iddia etti. Topuz'a göre, DSİ'de alınacak inşaat mühendislerinin hepsinin erkek, Orman Genel Müdürlüğünde 82 mühendisten ise nasılsa sadece 8 tanesinin kadın olması ilan edilmiş. Çevre ve orman bakanlığında ise bayan il müdürlerinin hepsi geçici görevle sürgüne gönderilmiş. Diğer resmi kurumlarda ise eleman ilanlarının hepsine cinsiyet ayrımı yapılmış.. Bu gerçeklerden hareket edecek olursak, Türkiye'de kadınların çalışma hayatına katılma oranının 1990 yılında yüzde 34.1 iken,2002 yılında yüzde 26.9, 2004'te yüzde 25.4 ve 2006'da da yüzde 24.9'a gerilediğini görmüş oluruz.. Son durum nedir bilemiyoruz ama kesinlikle rakamlar daha da düşmüştür.. Bundan rahatlıkla şunu çıkarabilirsiniz; Sayın Başbakan kadınların en az üç çocuk doğurmasını isterken, kadınların artık evlerinde oturmalarının belgesi olacak sözleri ifade etmiyor mu? Yeri gelmişken belirtmek zorundayım, AKP'nin şehrimiz adına Sayın Fatma Şahin ile ilk kadın milletvekili gerçeğini yaşattığını, ardından Sayın Özlem Müftüoğlu ile bunu 2'ye çıkartmasını da takdir etmezsek haksızlık yapmış oluruz.. Ama önemli olan bu anlayışı Türkiye geneline yayması.. MÜFTÜOĞLU VE KENT KONSEYİNİN BAŞARISI Özlem Müftüoğlu dedik de, geçen haftaki yazımızdan dolayı kendisine bir özür borcumu da bu arada ödemiş olayım.. Çünkü Kent Konseyi olarak Ankara'daki toplantı öncesi milletvekili ziyaretlerinde, Sayın Müftüoğlu'nun bizi ağırladığını es geçmişiz..Tabii haklı olarak sitem etti. Yoğun trafik arasında maç yazısıydı filan derken Özlem hanımın bizi fıstık ezmesiyle ağırladığını atlamışız.. Bu arada yeri gelmişken belirtmeyi uygun görüyorum.. Konseyin Ankara'da yaptığı toplantı için milletvekillerinin yanısıra oda başkanları ve büyük bir kesimden olumlu görüşler aldık.. Genel kanaat, bu toplantıların devamının gelmesi yolunda.. Özellikle AKP Milletvekili Mehmet Erdoğan konseyin çok somut önerilerle geldiğini ve son derece başarılı bir hazırlık yaptığını söyledi. Diğer milletvekillerimizden Halil Mazıcıoğlu, Mehmet Sarı, Mahmut Durdu, Özlem Müftüoğlu ve Fatma Şahin'de bu toplantıların devamını istedi. Bakan Mehmet Şimşek ise çok yararlandığını ve bundan sonra bir de Gaziantep'te bu boyutlu toplantı yapılmasını istedi. Belirtmekte yarar görüyorum, Kent Konseyi'nin çalışmaları gösterişe dayalı olmaksızın, somut uygulamalarla devam edecek. Komisyonlar harıl harıl çalışıyor. Her ne kadar bu tempodan bazı çevreler rahatsız olsa da, biz onların da olabileceğini hesaba katıyor ve bu düşüncede olanlara verilecek en güzel cevabın, seviye konusunu muhafaza ederek durmadan çalışmak olduğunu biliyoruz.. Hepinize iyi haftalar