Geçen hafta yazmış ve 'Gaziantep'te şu anda en çok konuşulan konu ne İktidar-Cemaat çekişmesi, ne Mart yerel seçimleri. Herkesin ortak noktası 'Gaziantepspor'un ne olacağı'demiştim. Bu hafta yine aynı konuya değinmek zorundayım, çünkü gerçekten müthiş gelişmeler yaşandı 1 hafta içinde.

Herşey önce Sayın Fatma Şahin, Kızıl kardeşlerden Mehmet ve Mustafa'yı Bilal Çeker ile birlikte yanına çağırması, İbrahim Kızıl ile telekonferans yapılarak, Gaziantepspor hakkında anlaşma sağlattığı haberiyle başladı. Sağlattı diyorum çünkü bize gece baskıyı durdurup değiştirecek şekilde duyuruldu ve 'Kızıl bıraktı' denildi. Ardından Sayın Şahin gazetemize bu konuyla ilgili açıklama yaptı ve Gaziantepspor'un yeni oluşumun sonrası yeni bir başkan ile yoluna devam edeceğine yönelik sözler sarfetti.

Bu gelişmeler şehirde hakikaten heyecan yarattı. Hatta Fatma Şahin'in devreye girerek, ciddi bir soruna çözüm bulduğuna inanıldı. Ama ben Kızıl kardeşleri çok iyi tanıdığımdan yüzde 1'lik ihtimalden bahsettim. Hatta eğer iyi bir strateji izlenmediği takdirde, o yüzde 1'lik ihtimalin yüzde 99'a çıkabileceğini iddia ettim. Nitekim çok geçmedi ve durum tersine dönerek yüzde 1 ihtimal, yüzde 99'a çıkıverdi. Önce kongre kararı alındı. Tüzük gereği bu kez üye listelerinin açıklanması mecbur olduğundan birde bakıldı ki, 929 olan üye sayısının yeni üyelerle birlikte 1449 kişi yapıldığı görüldü. Asıl bomba ise İbrahim Kızıl'ın tekrar adayım şeklindeki açıklamasıyla patladı. Anlaşılan o ki, Kızıl Grup'un stratejisi herkesi ters köşeye yatırdı. Daha önce de yazdım yine tekrarlayayım, buna sadece 'HELAL OLSUN' demek düşer.

İLK ADIM HATALI ATILDI

Görünen o ki, Gaziantepspor meselesinde özellikle yeni oluşum cephesi gerçekten her yönüyle ciddi strateji hatası yapmıştır. Gönül isterdi ki, gerek Sayın Fatma Şahin, gerekse Sayın Erdal Ata, Gaziantepspor kaderini ilgilendirecek bu teşebbüse, önce Gaziantepspor'u iyi tanıyan, neler olabileceğini görebilecek nitelikteki isimlerle buluşup beyin fırtınası yöntemiyle başlayaydı. Böylece katılımcıların bildikleri ve sahip oldukları bilgilerle ciddi bir alt yapı oluşturulup, işin ekonomik yönüne ve daha sonrasında izlenecek politikaya geçilir, doğru hamleler yapılabilirdi.

Maalesef tam tersi oldu. Düğmeye, Dedeman otelde sadece siyasiler ile sanayicilerin çağrıldığı toplantıyla basıldı. Davet edilen Kızıl kardeşleri toplantının ortasında adeta kovarcasına 'gidebilirsiniz' diye gönderilmesi şık bulunmadı. Dedeman'daki durum değerlendirmesi sonrasında para toplanıldı, işlerin yürümesi için 7 kişilik çalışma grubu görevlendirildi. Önce Başkanlık için Ahmet Uzer'e teklif yapıldı ama Uzer kabul etmedi.Ardından ibre Bilal Çeker'e döndü. Böylece Çeker dönemi kendiliğinden başlamış oldu.

FIRSATÇILARA GÜN DOĞDU

Gelişmeler doğrultusunda toplanan paralarla primler vaat edildi ve ödendi. Bu ilk etapta akılcı teşebbüstü. Ama sonrasında işin primden çıkartılıp kulübün diğer sorunlarına da yansıtılması, sözleşmesi biten futbolculara ödemeler yapılması, belki iyiniyetli yapılan ama temelinde ciddi hatalar içeren uygulamalar oldu. Öyleki, yeni oluşumun parasal konudaki bu bonkörlüğü ve cömertliği, parasızlıktan kıvranan Gaziantepspor'da en alt personelinden, futbolcusuna, hatta teknik adamına ve en üstteki yetkilisine kadar faydalanma kapısına dönüştü.

Resmen Kızıl yönetimi yok, Bilal Çeker yönetimi varmış gibi bir ortam yaratıldı. İşte bu başdöndürücü ilgi ve temaslar, birinci derecedeki Bilal Çeker'i de yanlışlar içine sürükledi. Peşpeşe gelen ve tamamı parasal olan telefonlara duyarsız kalmayan Sayın Çeker'in iyiniyetle yaklaşımı suistimal edildi. Çünkü Çeker'in Gaziantepspor'a olan ilgisinin net şekilde belli olmasını fırsat bilenler, her yöntemi uygulayıp para isteme yarışına giriştiler. Bu gelişmelere Kızıl yönetimi hiç ses çıkarmadı. İşte o sessizliğin arkasında neler olabileceği hesaplanamadı. Tüzük gereği yapılan kongre duyurusundaki ihlal sonucu, bilirkişi tesbitiyle ilk kongre iptal edildi.

BİLAL ÇEKER'İN ŞAHSİ ÇEKİ

Arada yapılan toplantılardan çıkan sonuç net olarak şöyleydi: İbrahim Kızıl, kendisinin kulüpten 10 milyon 600 bin TL alacağını söylüyor ve bunun kendisine nakit veya Bilal Çeker'in vereceği çek ile ödenmesini istiyordu. Böylece Gaziantepspor'u bırakacağını belirtiyordu. Vilayette yapılan toplantıların birinde bu teklife sıcak bakıldı. Hatta Fatma Şahin ile birlikte yapılan toplantıda 'tamamen anlaşma sağlandı, Kızıl bırakıyor' denildi. Bunun üzerine Bilal Çeker hala anlayamadığım bir şekilde ertesi gün kendi yönetimine Teymur otelde yemek verdi. Bunun yanlış olabileceğini, tahrik olarak görülebileceğini, son olarak Antalya'ya kampa gitme kararı ve gitmesi de izlenen stratejinin yanlış sonuç verebileceğinin işareti oldu. Nihayetinde İbrahim Kızıl hiç kimsenin beklemediği hamleyi yaparak tekrar aday olacağını açıklayınca, yeniden başa dönüldü. Edindiğim son bilgi, İbrahim Kızıl'ın, Bilal Çeker adına yazılmış çek istediği, ama bunu Sayın Çeker'in kabul etmediğidir. Bunun üzerine Kızıl'ın tekrar aday olmaya karar verdiğidir.

KIZIL KARDEŞLERİ YOK SAYMAK YANLIŞTI

Evet. Yaşananların çok kısa özeti budur. Bu konuda sık görüştüğüm ve bazı gelişmeleri paylaştığım Sayın Bilal Çeker'in izlediği yöntem tartışılabilir. 7 kişilik çalışma grubundaki arkadaşlarıyla uyum sağlamadığı ileri sürülebilir. Oluşturacağı yönetim listesinde tercih ettiği bazı kişiler yüzünden eleştirilebilir. Ama hepsinden öte, eğer bu noktaya gelinmiş ise, bunda tek kusuru Bilal Çeker'de görmek haksızlık olacaktır. Yukarıda bahsettiğim gibi, bu oluşum teknik olarak, sportif olarak ciddi manada hatalarla yola çıkmış, üstelik en büyük yanlışlıkları ise Kızıl kardeşleri adeta yok saymak olmuştur.

Böylece yıllardır Gaziantepspor'u ciddi manada sıkıntıya sokan, şehirle barışık olmayan, herkesi üzen hatta en çok darbeyi bana vuran Kızıl kardeşlere geniş bir manevra alanı bırakılmıştır. Gelinen noktada izledikleri strateji ile şimdilik kaydı ile kazanan taraf Kızıl kardeşler olmuştur.

GÜLE GÜLE SAYIN ÖMER AYDIN

Gaziantep'te çıkın caddeye ve sokaklara. Girin resmi kurumlara, evlere işyerlerine, fabrikalara, siyasilerin bulundukları mekanlara. Emniyet Müdürü Ömer Aydın'ı sorun kiminle karşılaşıyorsanız.

-Kalmalımıydı –gitmelimiydi? deyin.

Alacağınız cevap büyük bir oranla 'kalmalıydı' olacaktır.

Yüzdelik vermiyorum elbette. Ama bir şehirde Emniyet Müdürü kişisel husumeti olanlar dışında genel halk katında olumlu olarak anılıyor, başarılı bulunuyor ise, o müdürün merkeze alınması sevip saygı duyanlarca hoşgörülemez.

Gaziantep gibi önemli bir metropolün emniyeti ve asayişi son derece önemlidir. 15 ay gibi kısa sürede önemli değişimler yapan, eleştirilere kulak verip yanlış varsa düzelten, halkla polis ilişkisinde sıcak bir ortam yaratan, polisin daha iyi hizmet yapabilmesi için bölgelere yeni merkezler yaptırtacak projeler üreten ve gerçekleştiren, polisin araç gereç konusundaki sıkıntısına formüller bulup çözüm getiren bir Emniyet Müdürü'nün Gaziantep'e çok görülmesini hoş bulmuyorum. Biz Sayın Ömer Aydın'a Gaziantep'imize yapmış olduğu hizmetler için teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz.

Bir Tavsiye:

ŞEHRİ VE BASINI DİZAYN ETMEYE

KALKIŞMAK TEHLİKELİDİR…

Hepinize iyi haftalar...