Bulunduğumuz Anadolu coğrafyası dört yanı denizlerle çevrili, her mevsimi ayrı güzel, yazın kışın baharın aynı anda, yetmiş iki buçuk milletin bir arada yaşandığı cennetten bir köşe.Binlerce yıllık Anadolu'nun bakir toprakları bereket fışkırıyor.Doğal zenginlikleri, yeraltı zenginlikleri ile yarışıyor en büyük talihsizliğimiz bu değerlerimizin farkında olmamıza rağmen tam anlamı ile kullanamıyoruz.Elin adamı on binlerce kilometre uzaktan gelip altınını, bakırını, bor'unu, petrolünü,doğal gazını, kaya tuzunu rezervine kadar biliyor da biz hala ne yapacağımızı bilmiyoruz.Emperyalist sistem her dönemde olduğu gibi yerli işbirlikçileri ile doğamızı, ormanlarımızı şehirlerimizi talan etmeye kazancına kazanç katmaya devam ediyor.Biz maalesef izleyen olarak figüran olmaktan öteye gidemiyoruz.Son zamanlarda Kaz Dağlarında altın aramak için talan edilen ormanlarımız üzerinden yürütülen tartışmaları üzülerek izliyor, içimiz yanarak yakılan ormanları kesilen ağaçları seyrediyoruz.Oysa bizde toprak çok, dağ bayır dere tepe çok ama sömürgeci anlayış işine geleni istiyor, parasına para katacak yerlere yatırım yapıyor.Varsa işine gelen yer cayır cayır yakıyor, acımadan kesip kırıp atıyor.Geçen gün Sivasın bozkırlarına bakıp Kaz Dağlarına hayıflanıp bir çırpıda düşüncelerimi yazdım; "Bizde de dağlar var, geniş bol araziler, tarlalar, ne dağlarda lüks villa yapımı için insanlar yarışa giriyor, nede büyük holdingler madem aramak için milyarlarca dolar yatırım yapıyor.Ne güzel bir coğrafyada yaşıyoruz bir tarafta yemyeşil dağlar ormanlar, masmavi deniz bol, güneş kendiyle barışık, güler yüzlü insanlar, diğer tarafta bozkırın bağrında doğup büyümüş çalı diplerine vatan diye sahip çıkıp dağları taşları sahiplenip bulduğu su kaynaklarını yeşile bezeyip kıraç toprakları ekip biçen, çoğu 7 ay kış 5 ay yazda yaşam mücadelesi veren yüzü sert yüreği yumuşacık insanlarımız.Hepsinin ortak kaygısı vatan, her düşünce ve fikirden insanın hepsinin sahiplenip korumak istedikleri şey vatan toprağı bunda bakış açıları farklı olabilir ama hepimiz vatan hassasiyeti bayrak sevgisi olan insanlarız."Kıyamet kopsa bile, o zaman elinizde bir fidan bulunuyorsa ve onu dikmek için de bir engel yoksa derhal o fidanı dikin.” diyen bir peygamberin ümmeti olarak on binlerce ağacın maden aramak için kesilmesi elbetteki hepimizin içini acıtıyor hatta üretilen gerekçeler özrü kabahatinden büyük ancak kesildikten sonra değil öncesi tepki vermek başka katliamlara engel olmalı. Bir ağacı kesip yerine 1000 tane ağaç dikmeyi bir insanı öldürüp yerine onlarca insana yaşama hakkı vermek gibi görüyorum. Nihayetinde hepimiz aynı geminin yolcularıyız bize bizden bir şey olmadığı sürece hiçbir dış güç yıkamaz."Elbette bize kalan mirasa sahip çıkacağız , elbette talan edilmesine göz yummayacağız bunun siyaseti yok bu iş üzerinden siyaset yapılmasına engel olacağız. Bir Kanada firmasının 10 bin km uzaktan gelip 100 Milyar Dolarlık altını çıkarıp bize 5 milyar dolar verecekse batsın bu dünya...Ormanları ve doğayı 1 kesen 10 diker anlayışı ile koruyamayız, her çamı, her zeytini birer canlı görüp kesmeden milyonlarca fidanı ağaca döndürmeliyiz.Şehirlere ihanet etmenin bedeli ağır olsada telafisi olabilir, ancak doğaya ihanetin asla ve katta telafisi yoktur. Fatih Sultan Mehmet Han'ın Belgrat Ormanlarını koruduğu gibi ormanlarımızı ve doğamızı koruyup sahip çıkmalıyız.“Bir Müslüman herhangi bir ağaç veya bitki dikerse, ondan yenilen şey kendisi için sadakadır, ondan çalınan şey kendisi için sadakadır, yabânî hayvanların yediği şeyler sadakadır, kuşların yedikleri sadakadır, bir kişinin ondan alıp eksilttiği şey de kendisi için sadakadır.” (Müslim, Müsâkât, 7) inancı ile hareket etmeliyiz.Müşterek dualarda unutulmamak dileklerimle Hayırlı Cumalar.