Bu sözlerim 65 yaş üstü olanlar ile, kronik hastalık yaşayanlar için.. Ortalık zaten kaynıyor. Sorumluluk sahibi insanlar elbette ellerinden geldiğince korunmaya ve kimseye zarar vermemeye çabalıyor. Maske, mesafe dahil her türlü tedbiri alıyor. Ama ortada bir gerçek var ki, işte o konuda elleri kolları bağlı.. Çünkü bunların kimisi By-pass olmuş, kimileri kanser tedavisi görüyor, kimileri Koah ve solunum hastalığı yaşıyor, kimisi tansiyon hastası ve birçok hastalıklar yakalarını bırakmıyor.. Yani yapılacak şey çok basit, bu insanlar yıllarını devlete hizmetle geçirmiş ve bunun da karşılığını görmek istiyor. O kadar.. TIRNAĞINIZ VARSA BAŞINIZI KAŞIYINNedir bu karşılık ? Maaş, hastane hizmetleri, sigorta vs. hepsini bir kenara bırakın, şu anda en önemlisi kış öncesi Koronaya karşı tedbir amaçlı grip aşısı olmak.. Devlet bunu karşılamak zorunda.. Ama yok.. Çünkü ülke sadece 1 milyon 350 bin civarında grip aşısı getirmiş. Oysa ortada 8 milyon emekli vatandaş var. 7 milyon civarında kronik hasta var.. Gerisini saymıyorum bile.. Ve maalesef 15 milyon civarında gerçek ihtiyacı olan bu insanlarımız için ortada 1 milyon 200 bin civarında aşı var.. Bulabilmek için tek yol, E-nabız var. Oraya da girdiğinizde hepimize “MAŞALLAH TURP GİBİSİNİZ, SİZİN AŞIYA İHTİYACINIZ YOK” şeklinde bir mesaj yazılıyor.. Gerisini söylemeye gerek var mı? Avrupa ülkelerine bakıyorsunuz, nüfusa oranla İngiltere vatandaşları için 30 milyon, bizim nüfusumuza denk Almanya’da 25 milyon grip aşısı temin etmiş.. Daha üzücü olanı ise, Ekim başında yapılması gerektiğini söyleyen uzmanların, artık ekimin sonuna gelindiğini ve aşının etkisini yitireceği iddiası.. Söyleyeceğim tek şey; tırnağınız varsa başınızı kaşıyın.. ETİKETLERİ KİMSE DURDURAMIYOR Geçen hafta yazdım Allah’tan korkun diye.. Bu hafta baktım o feryat ettiğimiz gıda maddelerinin üzerine biraz daha zam koymuşlar.. Yani bizlere açıkça diyorlar ki, “siz istediğinizi söyleyin, yazın hiç umurumuzda değil.. Biz istediğimizi yaparız” Bunda kısmen haklılar çünkü, marketler, alış veriş merkezleri, gıda madde satıcıları tıkır tıkır işlerini yapıyorlar.. Durumu iyi olmayanlar kimsenin umurunda değil elbette.. ULAŞIMDA NİYE TÖKEZLİYORUZGaziantep Merkezinde ulaşım konusuna bir türlü çözüm getirilemiyor.. İnsanları trafikteki yoğunluktan ziyade, yanlış uygulamalar, trafik lambalarındaki ışık sürelerinin günün ve haftanın belirli saatlerinde yarattığı keşmekeşlik ve tıkanma yoruyor aslında.. Bu şehirde trafik lamba süresini belki yüzden fazla kaleme aldım ama bir türlü akışın hızlanmasını sağlayamadım.. En son Büyükşehir’de yapılan toplantıda dile getirerek Ankara’yı örnek gösterdim, hatta Sayın Fatma Şahin “doğru söylüyorsun Hasan bey bir gözden geçirelim dedi, inanın yine bir şey değişmedi.. Ulaşım Daire Başkanı sevgili Hasan Kömürcü’ye yazıya dökmeden bazı durumlarda adresinde telefon açıyor sıkıntıyı söylüyorum ama iş yoğunluğundan unutup gidiyor belki de.. Yoksa ben bunları yazarmıyım.. KAVŞAKLAR BİR TÜRLÜ DÜZENE SOKULAMADIŞu bir gerçek, hele kış mevsimiyle birlikte Gaziantep’te dört bir koldan ulaşımda sabahtan akşama kadar ciddi sıkıntılar yaşanıyor.. Kavşaklar bir türlü düzene sokulamadı. Günün en yoğun saatlerinde park eden bir araba yüzünden yol 3 şerit ise, 2’ye, iki şerit ise 1 şeride düşüyor. Daha önce de yazdım, günün sabah ve akşam saatlerinde kavşaklardaki araç parkları 1-2 saat yasaklatılsa inanın trafik akacak. Zabıta trafik dedik yaptılar ama arkadaşlar nerede geziyor, ne yapıyor bir türlü şahit olamadım.. Kavşaklar zaten yetersiz ve dar. Buna birde park yapılınca elbette tıkanıklık kaçınılmaz oluyor. Asıl sorun ışık sürelerinde.. Bazen 500 metreden fazla uzayan araç kuyruklarının tek çözüm yolu, ışık sürelerinin uzatılması. İnanın bu kavşaklarda yeşil ışık yandığında taş çatlasa 5-6 araç geçebiliyor. Saha çalışmaları yapılıyor deniliyor ama bu nasıl çalışma ise bir kavşakta günün belli saatlerinde yönlerin araç yoğunluğuna çözüm bulunamıyor.. Hasan Başkan bu yönde eleştirimi hoş görsün.. BURALAR KİLİT NOKTALARIBirde Karataş dahil bazı bölgelerde tıkanmaların önüne geçilmiyor. İnsanlar sürekli video veya fotoğraf çekip atıyor. Hele Akkent mah 134012 nolu Caddesinde her Allahın günü kaza olduğu bilgisi geliyor. İnsanlar her yere başvurmuşlar, hiç değilse bu yola tümsek konulsun diye ama sonuç alınamamış. Ben bile eski Müzenin önündeki Kamil Ocak caddesinin Merkez Bankası köşesiyle birleşen yola aylardır bir tümsek veya engel konulmasını sağlayamadım. Burada istisnasız her gün en az 1-2 kaza oluyor.. Rasaf yol Metrodan sonra tıkanıyor çözüm yok.. Primemal kavşağının özellikle Mahraman istikametinden gelen kavşağında akşam saatlerinde, hele cumartesi Pazar günlerinde yol daralıyor ve burada 1 km. uzunluğunda kuyruk oluyor. Yeşilde geçen araç sayısı 5’i bulmuyor.. Haliyle 100-150 metrelik yolu en az 20 dakikada geçebiliyorsunuz.. Karşıyaka Yeşilova kavşağı parklar nedeniyle tek araca dönüyor ve uzun kuyruklar oluşuyor. Kalyon, SGK kavşakları, İnönü caddesi, Başkarakola gidene kadar illallah dedirtiyor. Suburcu, Karagöz'den başlayıp Almacı pazarı istikameti, Şehreküstüye gidiş yolu, Perilikaya ve yeşil vadi kavşakları dahil tam bir felaket.. Şıhcan kavşağı ve M.Rüştü Uzel de öyle.. Akşam saatlerinde Tuğay yönünden gelen araçlar Kalyon kavşağına kadar uzun kuyruklar oluşturuyor. Üniversite kavşağı Burç yolundan gelişte ve Karataş’tan inişte tam bir felaket.. Yani diyeceğim o ki, sevgili Hasan Kömürcü ve ekibi lütfen şehrin ulaşım ağırlıklı önemli kavşaklarını gözden geçirsin.. Özellikle İbrahimli’den Mareşal Fevzi Çakmak bulvarına çıkışlar felaketin üstünde. Bağlantı yollarıyla birlikte trafik resmen kilitleniyor. Işıklardaki düzensizlik nedeniyle araçlar yolun tam ortasında kalıyor.. Haliyle bir tarafa yanan yeşil ışığa rağmen araçlar geçecek yol bulamıyor ve kornaya dayanıyorlar. Bu da sabah saatlerinde gürültü kirliliği yaratıyor.. GÜRÜLTÜ VE HAVAİ FİŞEKLERE DEVAMGürültü kirliliği dedim de Vali Sayın Davut Gül’ün yasağına hatta ağır para cezasına rağmen, şaka gibi havai fişekler atılıyor.. Gece yarılarına kadar bazı inşaatlarda sorumsuzca çalışmalar yapılıyor. İnsanlar Twitter’dan yaza yaza, bende sorunu yetkilileri duyurmada bir hal olduk.. Biliyorum bu şehir artık zor şehir.. Kontrol edilemiyor.. Bırakın gürültüyü şu Korona olayı bile sorumsuzca davrananlar yüzünden ne noktalara geldi.. Hem kurallara uyulmuyor hem de koronaya yakalandıklarında şikayet ediyorlar.. Bir de bu var tabii.. Aslında olan bizler gibilere oluyor çünkü adama Covid19 teşhisi konulmuş, ama dışarda geziyor. Sonra da sağa sola bulaştırıp duruyor.. SAĞLIĞIN BAŞINDAKİLER İÇİNDELERİN SORUNLARINI GÖRMÜYORAnlayacağınız trafik kendi haline bırakılmış. Hele şu kornaya basma hastalığı tam bir felaket. Adamlar resmen kornayla konuşuyor. Korona artık zirve yapmak üzere, tabii sadece Gaziantep’te değil Türkiye de bu sorun kontrol edilemiyor.. Pahalılık almış başını gidiyor. Kontrol yapılır gözüküyor ama herkes bildiğini okuyor. Sağlıkta yönetim kademelerinde çekişmeler, o cemaat senin, bu tarikat benim mücadelesi hiç durmayacak gibi.. Ama en güçlüsünün Menzil olduğunu bilmeyen yok.. Buna bir de son zamanlarda Cihannuma’yı eklemeliyiz. Çünkü bilgiler öyle geliyor.. Ama öte yandan Doktorlar perişan, yaklaşık 2 aydır dönerleri ödenmiyor, üstelik doğru dürüst korunamıyor, hatta dinlenemiyorlar bile.. Sağlık çalışanları da aynı sıkıntıları yaşıyor. Ama üste baktığınızda herkes koltuk ve makam kavgasında. Üstüne üstlük şehircilik çekişmesi yaşanıyor.. Oysa sağlık teşkilatında görev yapanlar, sağlık sorunlarını çözmekle mükelleftir.. Maalesef Gaziantep’te duyduğumuz tek şey bu çekişmeler oluyor.. Allah herkese yardım etsin demekten başka söz bulamıyorum.. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR