Doğrudan söze gireceğim.. Yani Millet Bahçesine ve içerisine yapılacak devasa camiye.. O Cami nereye yapılacak ? Projeye göre, şimdiki 12 bin metrekare inşaat alanı olan Vilayet binasının yerine.. Yani vilayet yıkılacak ve bir o kadar da alan daha katılıp 22 bin metrekarelik alana Cami yapılacak.. Vilayetin yıkılacak olması, dünyanın masrafı filan hiç hesaba katılmıyor.. İşsizlik tavan yapmış, her taraftan işçi çıkartılıyor, en son bir belediyemizden seçim öncesi alınan yüzlerce işçi çıkartıldığı iddia ediliyor ama bunları gören ve söyleyen yok.. O işçiler niye çıkartılıyor, belediyeler niye ödemeler yapamıyor, çünkü ekonomik sıkıntıdan dolayı..Peki arkadaşlar bu kadar ekonomik sıkıntı var iken, üstüne üstlük bu vilayet binasını niye yıkarsınız.. Daha sonra aynı yere iki misli büyüklüğüne Cami yaparsınız.. Adama demezler mi bu ne perhiz ne lahana turşusu diye..ALLAH İSRAFTAN KAÇININ DİYE BOŞUNA MI EMİR BUYURDUGeçtik bu kısmı, dönelim asıl kısmına.. Şimdi ben ve vilayetin yıkılmasını istemeyen başta Kent Konseyi ve Sivil Toplum örgütleri dahil yaklaşık 120 kuruluş ve memleket sever vatandaşlar, Cami düşmanı mı sayılacak.. İsrafa girmeyin, kentin dokusunu bozmayın, vilayeti yıkmayın diyenler Camiye karşı diye hedef mi yapılacak.. Bir Cuma günleri bile tam olarak doldurulamayan, diğer günlerde parmakla sayılacak insanların geldiği, bazı bölgelerde sabah namazında açılmayan camilere devasa bir camii eklemek, üstelik kocaman bir vilayet binasını yıkmak israf değil de nedir arkadaşlar.. Allah Teâlâ boşuna mı emir buyurmuş, "Ey Ademoğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yiyin, için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez." (A'râf sûresi, 7/31.) diyerek.. Peki ya İsra Suresi 26-27 de, “ İsraf ederek saçıp-savurma. Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür” deyişi.. Hiç mi bunları göz önünde bulundurmuyorsunuz.. Kaldı ki, Cami’ye karşı dediğiniz insanlar, tam tersini söylüyor.. Yani “Ey kenti yönetenler, ülkemiz ekonomik sıkıntıdan geçiyor, şehrimizde işsiz sayısı zirveye ulaştı, belediyeler ödemeler yapamıyor, mevcut binayı yıkıp yerine Cami yapacağınıza, o camiyi daha uygun başka alanda yapın, böylece vilayeti yıkarak israf yapmamış olursunuz” diyorlar.. Ama bunu diyenler, ucuz politikayla bazı yobaz kafalara hedef gösteriliyor..BÜYÜKŞEHİR BİNASI, VİLAYETTEN DAHA ESKİ BİLİYORMUSUNUZŞimdi bir çoğunuzun aklına gelmeyen bir gerçeği bilginize sunayım.. Biliyorsunuz Vilayetin yıkılması gerektiği söylendi ve belediye meclisinde bu karar alınırken “EKONOMİK ÖMRÜ TAMAMLANDI” denildi. Açtım baktım vilayetin arşivine.. Ne yazıyor biliyormusunuz; “Binamız 1996 yılında satıştan elde edilmiş olup toplam inşaat alanı 12.178,89 m2 dir. Taşınmaz üzerindeki toplam inşaat taban alanı 4428 m2 olup, zemin +6 kattır” Bu ne demektir, Vilayet binası daha 23 yaşında demektir..Peki bu kez dönelim Büyükşehir Belediyesine.. Proje Başlangıç Yılı: 1986, İnşaat Bitiş Yılı: 1994Bu ne demektir; Gaziantep Büyükşehir Belediye Binası 25 yaşında demektir.. Yani Vilayetten 2 yaş büyüktür.. O zaman Büyükşehir binasının ekonomik ömrünün daha erken bitmesi gerekmiyor mu? Bu bakış açısıyla Büyükşehir binasının da mı yıkılması gerekecek.. Bir şey daha.. Çok değerli bir sanayici abimiz aradı ve “Sevgili Özekşi, eğer vilayet binasında güçlendirme yapılacaksa ben yaparım yeter ki yıkılmasın”dedi. Kent Konseyinin raporunda, Cami’nin başka alanlara yapılması önerildi. Sıtkı Severoğlu ipek yolundaki devasa alana yapılmasını önerdi. Şimdi aklıma geldi ben de Tuğay’ın Medeniyet Şehri yapılacağı arazinin içerisine devasa bir Cami yapılmasını öneriyorum.. Yeterki Vilayet yıkılıp israf edilmesin…ŞİMDİ BU YAZI İÇİN SAYIN KOÇER BANA DA HAİN DAMGASI VURACAK MIGaziantep'in dağlar kadar sorunu var. Bu kentte yaşayan insanları mutsuz kılan bir çok sorun, maalesef yetkililer tarafından görülmek istenmiyor.. Zaten onun içindir ki, yaşanılası kentler sıralamasında sonlardayız.. Hava ve gürültü kirliliğinde başlardayız. Eğitim dersen zaten söylenecek sözümüz kalmadı. Toparlanamıyoruz bir türlü.. Güya yeni döneme yetiştirilecek denilen birçok mahalledeki okullar bitirilemedi.. Uyuşturucu zaten başlı başına bir bela, bir türlü önüne geçilemiyor.. Basit diye görülen taksiciler konusu bile başlıbaşına bir tehlike bu şehirde. Düşünün önceki gece bir taksi durağı basılıyor ve 5 kişi yaralanıyor.. Kadınların çoğu gece taksiye binmeye korkar hale geldi bu şehirde. Saygın taksici mesleği ipini koparanların eline verilen direksiyonlar nedeniyle ayağa düşecek noktaya çekildi.. Şimdi özellikle bu sene araçlar için de, yayalar içinde Gaziantep’in yollarının, kavşakları ve kaldırımlarının hiç bu kadar kötü duruma gelmediğini yazmak zorundayım.. Ne var ki, bunları yazınca öfkeleniyorlar.. Şehri aşağıya çekiyor diyorlar.. Yolların büyük bölümü ana arterler dahil çukur ve bozuk desem, yine bana kızacaklar.. Bu şehirde Rögar kapakları ilkelliği var, menfezler evlere şenlik, trafik kazalarına yol açıyorlar desem, yine memleketi dışarıya kötü gösteriyor diye Nejat Koçer’in dediği hain insanlar sınıfına sokacaklar.. Eee haklı Sayın Koçer, baktı Sayın Vali Ökkeş Özekşi’yi ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ ediyor suçlaması yaptı.. Savcılık da aynen öyle söyleyerek ifademizi aldı, Sayın Koçer de modaya uyacak elbette.. Sadece Koçer değil elbette, bu şehrin sorunlarını kim dile getirecek olsa, hain damgası vurmaya hazır bekleyen Milletvekilleri eski dostlar var.. Dost gibi görünen arkadaşlar var, iş adamları, oda başkanları var.. Hatta bizim meslektaşlar bile var.. Utanmasalar paslandırdıkları kalemleriyle "iyi etmişsin"diye yazacaklar.. İzliyorum hepsini.. Yarınlarda her zaman olduğu gibi biz haklı çıktığımızda yüzümüze nasıl bakacaklar göreceğiz elbette..BU KIŞ NASIL GEÇECEK BEN DE MERAK EDİYORUMŞu gerçeği herkesin bilmesini istiyorum.. Bu gazete ve bu kalemin sahibi bu kentin menfaatleri uğruna herşeyi yapacak inançta.. Halkın sesini duyurmayı sürdürecek her zaman.. Çünkü biz Halkla geldik, halktan kaçmıyoruz.. Ama halkla gelip halktan kaçanları da biliyor görüyoruz.. Demem odur ki, Gaziantep’in yolları çok berbatlaştı. Her bölgeden şikayet geliyor. Her kavşaktan, her sokaktan insanlar yollarının berbat olduğunu yapılmadığını, araçlarının mahvolduğunu söylüyor. Köy yollarını yazıyorlar bana.. İlçelerdeki bozuk yolları da.. İşte önümüz kış, bu yollarla nasıl geçecek doğrusu ben de bilmiyorum.. İpek yolunda son zamanlarda başlayan kazaların en önemli sebebi bağlantı yolları.. Birden bire azalan şeritler, buna birde kural ihlalleri eklerseniz, bu sene bu yolda yine kazaların yaşanacak olması kaçınılmaz.. Kavşaklarda dönel uygulaması tutmadı bu şehirde. Araç çok, sürücülerin büyük bölümü acemi veya kural tanımaz.. Araç kullananlar gelip geçtikleri güzergahlara göz attığında yıllardır hala aynı çökük ve çukur olanların değişmediğini görecektir.. Kolay değil tabii belediyelerimiz için.. Ama Sayın başkanların bu konudaki birimleri ve daireleri daha da güçlendirmesi, araç gereç işlerine ağırlık vermesi gerekiyor..DÜNYANIN EN BERBAT MENFEZ VE RÖGAR'LARI GAZİANTEP’TEŞaka yapmıyorum.. Dünyada “en kötü menfez yapımları ve Rögar kapakları yerleştirme şampiyonası”yapılsa, açık ara Gaziantep birinci olur.. Çok net söylüyorum.. Bırakın Avrupa’yı, Türkiye’nin bir çok vilayetlerine gidiyorum, Gaziantep’teki kadar gelişi güzel rastgele yapılmış Rögar kapakları ile menfez yapımını görmedim.. Allahım nasıl bir anlayış var ki, yol ortalarında Rögar kapakları böyle yapılır. Ya asfalt mesafesinin üstünde, yada çok altında.. Ya aracınla çukura düşeceksin, yada zıplayacaksın.. Ki bu nedenle kazalar oluyor, insanlar ölüyor, yaralanıyor.. Bir yetkili de çıkıp ta bunu araştırmıyor, kontrol etmiyor. Sorumlu kim ise, Gaski, Telekom, Gazdaş veya eski adıyla Tedaş.. Daha varsa bilenler söylesin.. Adına AYKOME denilen “Altyapı Koordinasyon Merkezi” kayıp.. Bunlar ne yaparlar, kurumlar arası işleri ve hizmetleri nasıl koordine ederler bilmiyorum.. Bildiğim tek gerçek, Gaziantep’te yolların, kaldırımların bozuk olduğu ve buna birde ucube Rögar kapaklarıyla menfezlerdir..HEPİNİZE İYİ HAFTALAR