Hacı Bayram Veli Hazretleri, Sultan II. Murad'ın ve Osmanlı halkının sevip saydığı manevi önderlerden birisi idi. Hükümdarın Hacı Bayram'a saygısı o derece büyüktüki ona mürit olanlardan vergi almıyordu.

Ama gelin görün ki bütün Ankara halkı Hacı Bayram'ın müridi olduğunu iddia ediyordu. Ankara'da kimden vergi istense "Ben Hacı Bayram'ın müridiyim" deyip işin içinden sıyrılıyordu. Bu durum hükümdara yansıtıldı. Hükümdar Hacı Bayram'a bir mektup gönderip, "Gerçek müridlerinizin sayısını bana bildiriniz, sizin bildirdiğiniz herkes vergiden muaf tutulmak üzere kabulümdür" dedi.

Hacı Bayram devletine saygılı bir maneviyat büyüğü olarak kendisine bağlılığın kötüye kullanılmasından zaten muzdarip idi. Bunun üzerine "Bütün müridlerim falan gün, falan meydanda toplansınlar" diye Ankara'nın her yerine haber saldı.

O gün hemen bütün Ankara halkı şeyhlerinin davetine uyarak bildirilen yere akın ettiler. Hacı Bayram Veli bir tepeciğe kurdurduğu siyah kıl bir çadırdan çıkarak kalabalığa sordu:

"Beni seviyor musunuz?"

Kalabalık hep bir ağızdan karşılık verdi: "Elbette seviyoruz."

"Bana yürekten bağlı mısınız? İstesem benim için canınızı verir misiniz?"

Kalabalık cevap verdi: "Canımız senin yoluna feda olsun..."

Hacı Bayram Veli bunun üzerine "Öyleyse bugün benimle beraber olanlar şu çadırın içinde kurban edilerek bağlılıklarını gösterecekler. Şimdi sırayla buyrun çadıra.." dedi.

Kalabalıktan bir kişi çıktı. Hacı Bayram onu çadıra aldı. Çadırda önceden hazırlattığı koyunlardan birini kestirerek, kanını çadırdan dışarıya akıttırdı.

Bunu gören binlerce mürit çadıra giren adamın gerçekten kurban edildiğini sanarak ürperdiler.

Hacı Bayram dışarı çıktı, "Bir kişi daha gelsin" dedi. Bir adam daha çıktı. Onu da çadıra alıp aynı işlemi yaptı.

Sonra dışarı çıktı ve bir kişi daha istedi. İşin şakayla gelir yanı yoktu. Çadıra giren bir daha çıkmıyordu.. Kendi arasında mırıldanan halkın sesi ile meydan kaynıyordu. Yine de bir hanım ileri çıktı. Hacı Bayram onu da çadıra aldı. Aynı olay tekrarlandı.

Dördüncü defa Hacı Bayram kurbanlık isteyince herkes "Bu adam delirmiş.. Canımıza kastı var.. Aman kaçıp kendinizi kurtarın.. Yazıklar olsun.. Müridin olmaz olaydık.." diye kaçışarak meydanı tamamen boşalttı.. Etrafta kimse kalmadı..

Bunun üzerine Hacı Bayram Veli Hazretleri hükümdara kaç müridi olduğunu yazılı olarak bildirdi:

"Sultanım, vergiden affedilmek üzere bana samimiyetle bağlı gerçek müritlerim iki er kişi ile bir hatun kişiden ibaret üç kişidir."

Bu kıssadan hisse 500 yıl önce yaşanmış olsa da örnekleri günümüzde fazlasıyla mevcut, yalnız durumu test edecek ne mübarek insanlar var ne de durumdan ders çıkaracak bireyler.

Güç etrafında çıkar birlikteliği yapan insanları er geç kıssadaki gibi bir son beklese de olumlu netice alıncaya kadar illa birileri zarar edecek kayba uğrayacak tıpkı memurlar gibi.

Malumunuz Ağustos 2019'da memur ve emekliyi yakından ilgilendiren Toplu Sözleşme Görüşmeleri yapılacak.

2020-2021 yılları için memur ve memur emeklisine yapılacak ücret zamları ve mali, sosyal hakları için hükumetle pazarlık edilecek.

Daha önceki toplu sözleşmelerde defaten zarara uğrattığı halde üye sayısını milyona çıkaran bir sendika memurları temsil edecek.

Hani milyon üye dedim ya bunların çoğu Hacı Bayram Veli'nin vergiden muaf olmak için orada görünen sözde müritler gibi fırsatı buldukları an kaçacaklar, kimi beklenti ile, kimi baskı ve tehtit ile orada .( Yerel Seçimler de bunu gördük )

Velhasıl kelam ekonomik olarak dar boğazda, vergi kıskacında olan memurun Ağustos yapılacak olan 4. Toplu Sözleşme Görüşmelerinde satılmaya, pazarlanmaya tahammülü yok.

Bu görüşmeler hem memur için hemde onu temsil eden sendikalar için hayati önem arz etmekte, iyi temsil edilmeyen memur sözde yetkili olupta şimdiye kadar yetkisini başka hususlarda kullanan, okullar başta olmak üzere kamu kurum kuruluşlarının liyakatsiz idarecilerle dolmasına vesile olan memur sendikası için dönüm noktası olacaktır.

İnanıyorum ki çıkarları sendikadan olanlar haricinde kimse kalmayacaktır, burada kurban testine gerek yok görünen köy kılavuz istemez.