Mustafa Taşar'ın ölüm haberini aldığımda yaşadığım kısa şaşkınlık sonrası aklıma ilk gelen, Gaziantep'in, zaten az sayıdaki yetişkin bir insanını daha kaybetmiş olmasıydı. Ölümüne olan üzüntümü tarif edemem ama, ben bu üzüntünün daha farklı boyutunu ele almak ve bu konuya farklı pencereden bakmak istiyorum... Çok net bir şekilde ifade etmek gerekiyorsa; bu kayıp ailesinden ve kendisine yakın partililerden çok, Gaziantep şehrinin kaybıdır... Daha doğrusu Gaziantep şehrini düşünenlerin kaybıdır... Aslında kaybımız Taşar'ın meclisten ayrı kalmasıyla yaşanmaya başlamıştı... Taşar sonrası siyasetçilerin aynı performansı ve titizliliği gösterememesi, bizler gibi düşünen büyük bir kesimi bu düşünceye sevketmiştir... Hemen belirteyim, aynı şeyler Celal Doğan için de geçerlidir... Bu ifade ettiklerim belki anlaşılmayabilir, belki de yanlış anlayanlar olabilir.. Ama bunu anlayabilmek için Gaziantep dışından bu kente bakmak lazım... Gaziantepli'yim denildiğinde, sizlere ilk sordukları Celal Doğan ve Mustafa Taşar olacaktır... Kaldı ki, bu sadece politik karizmalarıdır... Bir de kent için yaptıkları gözönüne getirildiğinde, ister istemez bu satırlarda belirtmek zorunluluğu doğuyor... MUSTAFA TAŞAR VE CELAL DOĞAN FARKI Şu günlerde rahmetli için şöyle iyiydi, böyle iyiydi demeyi kendime zul sayıyorum... Çünkü böyle söyleyenler şimdilerde o kadar çoğaldı ki, inanın aynı kategoride olmayı içime sindiremiyorum... Ve bu düşünce ışığında, rahmetliyi sadece Gaziantep adına yaptığı çabalardan dolayı, kentin her türlü sorununda, doğalgaz olayında, otoyollarda, eğitim, sağlık, kültür, sanat, turizm ve tarım dahil olmak üzere, herşey için çözüme yönelik girişimleri başlatması ve bunları çözene kadar kovalamasını, bürokratların tatlı bir başbelası olmasını çok takdir ettiğimin bilinmesini istiyorum... Hatta bir su sorununda Celal Doğa'ın CHP'li olmasına karşılık, partili veya muhalefet demeden, Gaziantep'in menfaatlerini düşünüp destek verip iktidarın desteğini alma yolundaki çabasını asla unutmuş değiliz...
Tabii birde son derece demokrat olması, kendisini eleştirenlere karşı asla kin gütmeyip uygarca yaklaşım göstermesi O'na duyduğumuz saygının en büyük örneğidir... Yıllarca ulusal gazetelerde (Güneş ve Tercüman dahil) Rahmetli Mustafa Taşar'a yönelik eleştirilerimiz oldu. Hatta bazen eleştirinin dozunu bile kaçırdığımız olmuştur. Ancak hiç birinde ne küfür, ne tehdit, ne de adam azmettirip dövdürme veya insanların canına kasdetme veya kin gütme gibi bir düşüncesi asla olmadı...
İşte Taşar bu yönden de büyük adamdı...
Ne kadar eleştirirsek eleştirelim, sizi ziyaret edecek kadar mütevazi, yazdığınıza açıklama yapacak kadar açık, demokratik platformda tartışacak kadar medeni insandı...
Bu konuda yeri gelmişken aynı düşünceyi taşıyan diğer isim olan Sayın Celal Doğa'ı da katmalıyım...
Sayın Celal Doğa'da, Rahmetli Taşar gibi eleştirileri aynı şekilde karşılayıp insanca davranan bir isimdir... Kırılır, üzülür ama asla illegal yöntemlere başvurmaz... DEVLET ADAMLIĞI VE KALİTE Bu bakış açımdan ve yaklaşımımdan dolayı, lütfen kimse alınganlık göstermesin... Sizler bu satırları okurken ben Antalya'da olacağım. Ama ölümünden sonra kiminle konuşsam Taşar'ın ve de Celal Doğa'ın bu meziyetlerini dile getirmesini ve Taşar yönünden Gaziantep adına kaybımızın büyük olduğunu ifade etmelerini, bir gazeteci olarak mutlaka yansıtmak gerektiğine inanıyorum... Bir insan kolay yetişmiyor sevgili okurlarımız... Özellikle devlet adamı olmak, doğduğu kente yararlı olmanın yanısıra, ülkeye de hizmet etme yönünden çaba sarfedecek yetkilere ulaşabilmek apayrı bir meziyet gerektiriyor. Bu işin sadece siyasetçi penceresi... Elbette bu pencereden bakıldığında bakanlık yapmış olan Abdulkadir Ateş ve Mustafa Yılmaz'ı da unutmamak gerekli... Hatırlarsanız yıllardır sık sık yazar ve Gaziantep'in yetişmiş insan sayısını arttırmak gerektiğini dile getiririm...
Örneğin geçtiğimiz yıl içerisinde kaybettiğimiz Gaziantepli olarak Yargıtay Başkanı olma sıfatına erişmiş rahmetli Mehmet Uygu'dan sonra ikinci bir isim olabilirmi diye düşünmeden edemiyoruz...
Ama bir sanatçımız, bir eğitimcimiz, sağlık dünyasına hizmet veren doktorlarımız, hatta Gaziantepli olarak bilinmesini sağlayacak gazetecimiz ve çeşitli sektörlerde, branşlarda adını Türkiye'ye, dünyaya duyuracak insanlarımız olmalı diye düşünüyorum... Bir ekonomistimizin olmamasının eksikliğini, belki ekonomi dünyasında Abdulkadir Konukoğlu, Nejat Koçer, Mehmet Aslan ve Erhan Özmen ile gidermeye çalışıyoruz. Ama bunda kastım, ülkede Gaziantepli olarak bilinecek bir ekonomistin olması yönünde... Spor dünyasında fazla sıkıntı çekmiyoruz belki... En azından teknik direktör düzeyinde Sakıp Özberk, Nurullah Sağlam, Hüseyin Kalpar, Mehmet Şahan, Ali Güneş ve diğer isimler Gaziantepli olarak bilinmesiyle bile katkıda bulunabiliyor... GAZİANTEPLİ OLABİLMEK

Bunlar ilk aklıma gelenler... Unuttuklarım mutlaka vardır, ancak eğer ben ilk etapta söyleyemiyorsam, bir yerlerde eksiklik olduğu muhakkak...
Bu satırları okurken çok bencil veya hissi davrandığımı düşünenler olabilir... Buna aşırı "Gaziantep Milliyetçiliği" gibi bir düşünce içerisine girme yakıştırması da yapılabilir... Ama böyle düşünenlerin, benim için önemli olanın bu kenti Gaziantepli olarak temsil etmek olduğunu, atadan gelme Antepli olması yönünde bir arayışım olmadığını bilmelerini istiyorum...
Ancak bu kente sonradan göç etmiş, çocukları bu kentte doğup büyümüş insanlarımızın da birer Gaziantepli gibi hareket etmelerini istemek en tabii hakkımız olsa gerek...
Dikkat ederseniz nereden nereye geldik... Ama bunları birilerinin söylemesi ve yazması gerek diye düşünüyorum... Öyleki, Gaziantep geleneğini ve kültürünü yok edecek veya bu inanca sahip insanlarımızı sindirerek, bu kente kendi yörelerinin kültür ve geleneklerini taşıyıp herkese bunu kabul ettirme adına, yanlış işler peşinde koşanlarla işimiz elbetteki olamaz...
Bu düşüncede olanlara tavsiyemiz, çocuklarının yaşadığı bu kente, eğitimde, kültürde, sağlıkta ve ekonomide katkı sağlamaları olacaktır...
Bu konu aslında çok tartışılması gereken bir konudur... Bir de bunu uygarca, medeni biçimde demokratik platformda yapmayı içine sindirenler olmalıdır...
Bu yönde son sözüm şudur; Kente zerre kadar katkıları olmayanların, bir de kendilerine yönelik bir eleştiriye tahammül edemeyecek zihniyette olmaları, ister istemez Gaziantep'in son 20 yılına damgasını vuran ve herkesin bu yönde takdir ettiği isimler olan Rahmetli Mustafa Taşar ile uzun ömürler dilediğimiz Celal Doğa'ın kalite açısından, yetişmiş devlet adamlığı açısından kıymetini daha iyi anlamamız gerektiğini göstermiyor mu ?
Ne dersiniz, yanlış mı düşünüyorum yoksa ?
Hepinize iyi haftalar...