Artık her şey kontrolden çıktı. Elektrik, doğalgaz derken akaryakıt bombardımanına bu ülke nasıl dayanacak işte orada şüpheliyim. Çünkü her gün alay eder, hatta küfür yapar gibi peş peşe gelen zamlar işi çığırından çıkartacak noktaya geldi. Ki, bir zamanlar 6 lirayla dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz diye avaz avaz bağırırken, fiyat şimdi 20’ye dayandı, tabii yanına motorini de alarak. LPG bile 10 lirayı geçti. Bu gidişle ekmek 10, benzin-motorin 30-35 derken 50 liraya dayanırsa hiç şaşmam… Zaten bu gidişat öyle bir gidişat ki, AK Parti eğer şu anda seçim olsun darmadağın olur… Çünkü vatandaşın mutfağı ve cüzdanı ile hangi iktidar olursa olsun bu kadar oynayamaz. Oynarsa bu sandıkta ciddi tepki görür. Türkiye’nin hali şu anda felaket. Maalesef yönetenler hiç umursamıyor, acı olan ve şaşırtan da bu aslında. BU GİDİŞLE VENEZUELA’YI YAKALAR HATTA GEÇERİZ Seriye bağlanan zamlar sadece benzin ve motorin değil tabii… Tükettiğimiz her şey zamlanacak. Son 2 yıldır yazıyorum bu gidişin sonu küçük Venezuela’ya çıkar diye. Bakın süratle Venezuela’ya yaklaşıyoruz. Dünya enflasyon liginde Venezuela, ocaktaki yüzde 472’lik oranla ilk sırada bulunuyor. Sudan, yüzde 260’lık yıllık enflasyonla ikinci sırada bulunuyor. Listede yüzde 240’lık oranla Lübnan üçüncü, yüzde 139’luk oranla Suriye dördüncü, yüzde 77,3’lük oranla Küba beşinci, yüzde 66,1’lik oranla Zimbabve altıncı, yüzde 61,5’lik oranla Surinam yedinci sırada bulunuyor. Ve sonrasında Şubat'ta yüzde 54,44’lük yıllık resmi tüketici enflasyonuyla Türkiye, bu alanda dünyada 8. sıraya yükseldi. Bunun birde resmi olmayan sonuçlara bakıldığında gerisini siz hesap edin. TARIM ÜRÜNLERİ İHRAÇ EDEN ÜLKEDEN İTHAL EDEN ÜLKEYEŞimdi kendimizi yavaş yavaş alıştıralım ve tükettiğimiz tüm gıda madde ve ürünlerinde şu andaki günlerimizin kıymetini bilelim. Bu köşede bir süre sonra birinci derecede tüketilen ekmeğin 5 lira ilerleyen süreçte 10 liraya satılacağını yazacağımı adım gibi biliyorum. Yağı, peyniri hububat ürünlerini teker teker yazmama gerek yok. Hepimiz dua edelim de Rusya-Ukrayna arasındaki savaş sona ersin. Çünkü Türkiye, Rusya ve Ukrayna'dan buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, yem sanayinde kullanılan kepek, küspe gibi birçok ürünü ithal ediyor. Dünya gazetesinden Ali Ekber Yıldırım, durumun vahametini ortaya koyarken, ürün bazında en fazla ithal edilen ürün olan buğday için Türkiye’nin, 2021'de 8,4 milyon ton buğday ithal ettiğini ve 2,5 milyar dolar ödediğini belirtiyor. Sırayla soya, ham ayçiçeği yağı, kepek ithali için akıl almaz paralar ödenen rakamlar insanı şok edecek cinsten. Tabii tüm bunların sebebi, verimli ve tarıma uygun zengin toprakları olan ülkemizin betonlaştırılması ve tarımı yok edecek noktaya gelinmesi. İthalatçı ortaklarla ülkenin tarım ülkesi olmaktan çıkarılması. Tüm bunlara karşın gıda ürünleri açısından bakıldığında Türkiye'nin tarım ve gıda ihracatında ilk sırada Irak, ikinci sırada Almanya olduğunu ama döviz girdisinin ithalatın altında kaldığı gerçeğini unutmamak gerekiyor. ALLAH BU GÖZÜ DÖNMÜŞLERE NE YAPSIN Sonuç olarak Türkiye’de hepimizi zor günler bekliyor. Hatta bu günler daha iyi günlerimiz demeliyim. Ülkenin marketler zincirinde kontrolden çıktığını, halkı adeta soyan, mal stoklayan, her günü bıraktık saatlik etiket değiştiren bir zihniyetin var olduğunu söylemeliyim. Allah yardımcımız olsun diyeceğim ama bu ahlaksızlığa bu gözü dönmüş vicdansızlara Allah ne yapsın demeden geçemiyorum. MİLLETVEKİLLERİMİZ VE VALİMİZ BU SESE KULAK VERMELİ Geçtiğimiz günlerde Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama hastanesi için rektör yardımcısı Sayın Ayşe Balat çok önemli bir mesaj verdi. Ayşe hoca öyle bir konuştu ki, feryat niteliğindeki bu sese özellikle Milletvekili arkadaşlarımız ve Vali Sayın Davut Gül kulak vermeli. Ayşe Balat ile hiç görüşmedim daha. Ama varlığının Gaziantep Üniversitesi için büyük bir kazanç olduğunu söyleyenlerin sayısının çokluğu iyi bir intiba bıraktığını gösteriyor. O nedenle bu mesajını değerli buluyorum. Bu kentte yaşayanlar olarak Üniversite hastanesinin daha randımanlı, daha verimli, daha donanımlı olmasını isteyenler olarak, Sayın Balat’ın bu sözlerini çok umursuyorum. Kim umursamaz ki zaten. Baksanıza o kadar önemli şeyler söylüyor ki; Hastane açmak çözüm değil. Önemli olan kadro ve aletler. Eğer olmazsa hiçbir şey yapamıyorsunuz. 2- 250 yataklı bir Çocuk Hastanesi açtık. Bu yatak sayısı kadar hizmet verecek personeli bulsam, 250’si de dolacak ama hizmet verecek personel yok. Yatak var ama personel olmayınca hasta alamıyorsunuz.3- Alet alımları noktasında devletin sunduğu bütçe size çok sınırlı sayıda alet almak hakkı veriyor. 10 yıldan bu yana kullandığımız anjiyo cihazını değiştiremiyoruz. Tüpünü değiştirerek kullanım süresini uzatmaya çalışıyoruz. 4- Bütçe ve personel eksikliği neden Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde yoğun sorunlarla karşı karşıyayız.6- günlük hasta başvuru sayımız 10-15 bin. Hastanelerde hekimlerin nasıl çalıştığını gidip görün lütfen. Diyeceğim şu ki, lütfen iyi şeylerin yapıldığını bildiğim Üniversite Şahinbey Araştırma ve Uygulama hastanesindeki bu eksiklerin giderilmesi için herkes elinden geleni yapsın. Benim elimden yazmak ve duyurmak geliyor, onu da yapıyorum. SİZ YİNE MASKENİZİ TAKIN Ben tedbiri elden bırakmayacağım. Her ne kadar Sağlık Bakanımız maskeleri atın, yüzünüzü görelim, gülümseyin dese de ben atmayacağım. Size de tavsiyem maskenizi takın. Zararınız olmayacak. Fazlasını söylemek istemiyorum. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR