Son yıllarda alışverişten eğitime, eğlenceden danışmanlığa kadar pek çok faaliyet dijital ortama taşındı. Artık ürün satışı sadece dükkânlarda değil, sosyal medya platformlarında da yapılıyor. Hizmet üretimi yalnızca ofislerde değil, çevrim içi ortamlarda da sürüyor. Özellikle pandemi sonrası hızlanan bu dönüşüm, ekonomik hayatın da kurallarını değiştirdi. Ancak değişmeyen bir şey var: Vergi sistemi, hâlâ büyük ölçüde geleneksel yapı üzerinden işlemeye çalışıyor.

Artık klasik bir esnaf ya da şirket sahibi yerine, evinden video çekerek gelir elde eden, sosyal medyada içerik üreten veya e-ticaretle satış yapan bireylerle karşı karşıyayız. Dijital ekonominin oyuncuları hızla değişirken, vergilendirme sistemleri hâlâ geleneksel kalıplarla işlemeye çalışıyor. Bu da mükellef ile vergi idaresi arasında yeni bir “uyum mesafesi” doğuruyor. Bu yeni nesil dijital mükellefler, çoğu zaman vergi sistemine nasıl entegre olacaklarını bile bilmiyor.

Dijital Dünyanın Yeni Oyuncuları,

Geleneksel ticaretin dışında kalan bu kesimi şu şekilde özetleyebiliriz:

• Sosyal medya içerik üreticileri (YouTube, TikTok, Instagram),

• Bireysel e-ticaret yapanlar (marketplace’ler üzerinden satış),

• Dijital hizmet sunanlar (tasarım, yazılım, danışmanlık, çeviri vb.),

• Uygulama geliştiriciler,

• Kripto para yatırımcıları.

Bu kişiler çoğunlukla bir şirket kurmadan, doğrudan dijital platformlar üzerinden kazanç elde ediyor. Gelirleri banka havalesiyle, reklam geliriyle veya kripto cüzdanlarla toplanıyor. Haliyle vergiyle temasları oldukça sınırlı oluyor.

Mevcut Vergi Sistemi Yeterli mi?

Mevzuat hâlâ fiziki işyeri, fatura, defter gibi geleneksel unsurlar üzerine kurulu. Oysa dijital dünyada:

• Gelirin kaynağı farklı,

• Faaliyet şekli klasik ticaret anlayışına uymuyor,

• Belgelendirme ve beyan süreçleri karmaşık hale geliyor.

Bu nedenle birçok kişi ya mükellefiyet kaydı açmıyor ya da nasıl kayıtlı hale geleceğini bilmiyor. Bilinç eksikliği kadar sistemin karmaşıklığı da bu sorunu büyütüyor.

Son Yıllardaki Adımlar,

Vergi idaresi bu alanda bazı düzenlemeler yaptı:

• Sosyal medya gelirleri için %15 stopaj uygulaması getirildi.

• Mikro düzeyde e-ticaret yapanlar için basit usul teşviki tanımlandı.

• Dijital hizmet sağlayıcılarına özel vergiler (Dijital Hizmet Vergisi) uygulanmaya başlandı.

• E-ticaret yapanlara %1 vergi kesintisi getirildi.

• Banka verileri üzerinden gelir elde eden ama mükellefiyeti olmayan bireyler tespit edilmeye başlandı.

Ancak tüm bu adımlar yeterli mi? Uygulamada hâlâ büyük boşluklar var. Özellikle genç girişimciler ve bireysel kullanıcılar sistemin dışında kalıyor.

Vergi Uyumunun Geleceği: Teknoloji mi, Bilinç mi?

Dijital ekonominin hızlı büyümesi, sadece vergi sistemini değil, aynı zamanda vergiye uyum anlayışını da yeniden düşünmeyi gerektiriyor. Bugün artık temel mesele sadece vergi almak değil, mükellefi sistemin içine gönüllü şekilde dahil edebilmek haline geldi.

Bu noktada teknolojinin sunduğu imkânlar büyük önem taşıyor. Örneğin, dijital platformların gelir bildirimlerini otomatik olarak GİB'e iletmesi, vergi daireleriyle olan temasın sadeleştirilmesi ve mobil uygulamalarla bildirim süreçlerinin kolaylaştırılması mümkün. Ancak tüm bu teknolojik kolaylıkların yanında, vergi bilinci gelişmemişse sistem yine işlemiyor.

Özellikle genç dijital girişimciler arasında vergiyi bir yük değil, sistemin doğal bir parçası olarak görmek için bir kültürel dönüşüm gerekiyor. Bu da eğitimle, şeffaflıkla ve basitleştirilmiş uygulamalarla sağlanabilir.

Kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin dijital alandaki ayağı, artık klasik denetimden çok doğru yönlendirme ve önleyici sistem tasarımı ile yürümeli. Vergi sisteminin, yeni ekonomiyle uyumlu hale gelmesi sadece kamu gelirleri açısından değil, ekonomik sürdürülebilirlik açısından da kritik önemde.

Çözüm Ne Olmalı?

1. Daha sade sistemler kurulmalı; Dijital dünyaya özel kolay beyan formları ve online mükellef kaydı mümkün olmalı.

2. Eğitim ve rehberlik artmalı; Kim ne zaman mükellef olur, ne kadar vergi öder, nereden başlar? Bunlar sade dille anlatılmalı.

3. Gelir eşikleri belirlenmeli; Küçük kazançlar için istisna veya düşük oranlı vergi sistemi uygulanmalı.

4. Platformlarla iş birliği yapılmalı; YouTube, TikTok, Instagram gibi mecralarla veri paylaşımı yoluyla kayıt dışılık önlenebilir.

5. Genç girişimcilere destek verilmeli; Mali müşavirlik sistemleri bu kişiler için daha erişilebilir hale getirilmeli.

Vergi vermek, kazancın belli bir düzeye ulaşması halinde topluma katkı sağlamaktır. Bu bilinç, zorlamayla değil, anlaşılır bir sistem ve rehberlikle kazandırılır.

Yeni nesil mükellefleri eski kurallarla denetlemeye çalışmak, hem idarenin işini zorlaştırıyor hem de mükelleflerde güven kaybı yaratıyor. Bu nedenle vergi sisteminin dijital çağın dinamiklerine uygun şekilde güncellenmesi, uzun vadede hem kamu gelirleri hem de ekonomik kayıtlılık açısından kritik önem taşımakta. Aksi halde ne vergi tahsilatı istenen düzeye ulaşır ne de vatandaş gönüllü uyum içerisinde siteme dahil olur.