Meclis’e sevk edilen son torba teklif, bu kez hedefi çok net koyuyor: “Kayıt dışılığı azaltmak ve vergi adaletini güçlendirmek.”
Kulağa güzel geliyor. Ama gelin görün ki her düzenlemenin bir faturası, her adalet arayışının da bir sınavı var. Bu teklif de tam o çizgide duruyor. Hem sistemin adaletini sağlamayı hem de gelir tabanını genişletmeyi amaçlıyor.
Kira Gelirlerinde “İstisna” Dönemi Bitiyor
Teklifin en çok konuşulan kısmı kuşkusuz konut kira gelirleriyle ilgili.
Artık herkesin bildiği o “kira gelirinden şu kadarını vergiden istisna ediyorum” dönemi neredeyse sona eriyor. İstisna tutarı 2025 yılı için 47.000 TL olarak uygulanıyordu.
Yeni düzenlemeyle sadece emekli, dul, yetim aylığı alanlar bu istisnadan yararlanabilecek.
Geri kalan herkes, kiradan elde ettiği geliri beyan edip vergisini ödeyecek.
Bu değişiklik, yıllardır göz yumulan küçük kira gelirlerini sisteme çekmek istiyor.
Bundan sonra evini kiraya veren binlerce kişi artık istisna kaldırılacağı için beyanname vermek zorunda kalacak. Mali müşavir desteği alacak, kira gelirini doğru beyan etmezse ceza riskiyle karşılaşacak.
Yani bu, sadece vergi artışı değil; uyum maliyeti artışı da demek.
Kredili Konutlarda Faiz İndirimi Kalkıyor
Bir diğer önemli başlık, kiraya verilen taşınmazlar için kullanılan kredi faizlerinin gider yazılamayacak olması.
Bugüne kadar, evini krediyle alıp kiraya veren biri, ödediği faizleri kira gelirinden düşebiliyordu.
Yeni düzenleme bu imkânı kaldırıyor.
Maliye diyor ki: “Ben üretime, yatırıma destek olurum ama sırf vergi planlaması için alınan konutlara değil.”
Ancak burada gri bir alan var: Bazı mükellefler yatırım niyetiyle değil, tasarruf amacıyla konut almıştı. Onların da bu düzenlemeyle cezalandırılmış hissedeceği kesin.
Dördüncü Geçici Vergi Dönemi Geri Dönüyor
Bir dönem kaldırılmıştı, şimdi yeniden geliyor: Dördüncü geçici vergi dönemi.
Yani şirketler artık yılın son üç ayında da geçici vergi beyanı verecek.
Bu, muhasebe ve finans ekipleri için ekstra bir yoğunluk, küçük işletmeler içinse yeni bir nakit akışı baskısı anlamına geliyor.
Devlet, “ben yıl sonunu beklemem, vergimi çeyrek çeyrek alırım” diyor aslında.
Bu yaklaşım bütçe disiplini açısından anlaşılabilir, ama ekonominin likidite damarlarını biraz daha sıkıştıracağı da açık.
Fon İstisnalarına Sınırlama
TEFAS’ta işlem görmeyen yatırım fonları tevkifat istisnası kapsamından çıkarılıyor. Yatırım fonları cephesinde de sessiz ama önemli bir adım var. Geçici 67. madde kapsamında, bazı fon kazançlarına tanınan vergisiz kazanç istisnası daraltılıyor.
Artık yalnızca belli koşulları taşıyan fonlar bu muafiyetten yararlanabilecek.
Sermaye piyasası uzmanları bu değişikliğin “vergi planlaması amacıyla kurulan özel fonları” hedeflediğini söylüyor. Doğru, ama unutmayalım, yatırımcı güveni kırılgan bir zemindir; istisnaların sık sık değişmesi, uzun vadeli yatırım kararlarını da etkiler.
Tapuda Düşük Beyanın Cezası Artıyor
Gayrimenkul satışında tapu harcı beyanını düşük göstermek, yıllardır kronik bir sorun.
Yeni teklif, bu davranışa karşı dişini gösteriyor.
Tapuda satış bedelini eksik beyan edenler artık %25 değil, %100 ceza ödeyecek.
Yani örneğin 2 milyonluk daireyi 1 milyon olarak gösteren bir mükellef, farkın vergisini de cezasını da fazlasıyla ödeyecek.
Bu düzenleme kayıt dışılıkla mücadelede doğru bir adım.
Ancak alım-satım piyasasında fiyat beyanlarının “emlak değerleme” sistemiyle entegre edilmesi şart. Böylece sektör cezayla değil doğru yönlendirmeye zorlanarak disipline edilmiş olur.
Araçların Satış ve Devrine Noter Harcı Geldi
Sıfır araçların ilk tescil işlemleri ile tescil edilmiş araçların (ikinci el) satış ve devirlerinde, noterler tarafından satış ve devir bedeli üzerinden binde 2 oranında nispi noter harcı alınması öngörülüyor. Ancak, harç tutarı asgari 1.000 TL'den az olamayacak.
Ayrıca, aynı paralelde Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılan değişiklikle, noterler tarafından gerçekleştirilen tescil edilmiş araçların (ikinci el) satış ve devir işlemlerine ilişkin harç istisnası kaldırılıyor.
Peki Tablo Ne Anlatıyor?
Bu teklifin satır aralarında, son yıllarda atılan birçok adımın devamını görmek mümkün:
• İstisnalar daralıyor, beyan yükümlülüğü artıyor.
• Vergi idaresi artık “şüphe değil, belge” istiyor.
• Gelir idaresi, gayrimenkul ve finansal sistemdeki kayıtları birleştirerek “görünmeyeni görünür” hale getirmeye çalışıyor.
Bu da bize şunu gösteriyor: Türkiye vergi sisteminde artık “beyan esaslı” değil, “doğrulama esaslı” bir döneme geçiliyor.
Yani mükellef ne beyan ederse etsin, idare bunu başka kaynaklardan test edebilecek kapasiteye sahip.
Bu yasa teklifi, vergi adaletini sağlamak için atılmış güçlü bir adım. Ama her güçlü adım, doğru uygulanmazsa kırılma yaratır.
Küçük kiracının ya da orta ölçekli yatırımcının yeni kuralları anlayıp uyum sağlaması kolay değil.
Devletin bu süreçte yol gösterici rehberler, sade açıklamalar ve esnek geçiş dönemleri tanımlaması şart.
Yoksa niyet adalet olsa da sonuç yük olabilir.
Kısacası, vergide yeni dönem başlıyor:
Artık iyi niyet değil, belge konuşacak.
Ama belgenin de “adil bir vergi sitemi” içinde anlamı olur.