IRKÇI FAŞİZMİN AYAK SESLERİ

Cumhuriyet tarihinde bu zamana kadar Türkçe türkü bilmediği için ya da bunu reddettiği için öldürülen bir tek Kürt sanatçısı yok. Ancak şimdilerde salt Kürtçe bilmediği için öldürülen bir Türk sanatçısı var

Mersin'de türkü repertuarında Kürtçe olmadığı için bu isteği yerine getiremeyeceğini söyleyen Sarp Öztürk, ırkçı ve faşist bir kürt tarafında katledilmiştir. 
Türkiye'de artık kendini Kürtten sayma algısı Kürtçü bölücülükle tavan yaparak ırkçı ve faşist bir bloklaşmaya doğru gitmektedir.
Hitler başta muhaliflerini teker teker yok ederek nasıl Almanya'da topyekün faşist bir toplum yarattıysa, ABD ve AB'ci batı emperyalizmi de Barzani eliyle Kuzey Irak'ta işbirlikçi bir halk yaratmıştır.Bugün Irak'ın kuzeyindeki peşmergeler birer şalvarlı Amerikan askeridir. 
Orta Doğu'da suni bir Kürt göleti oluşturmak isteyen ABD bunu BOP ile gerçekleştirmek için düğmeye basmış, Türkiye'nin Brütüs'ü rolüne de projenin eş başkanı olarak Tayyip Erdoğan'ı atamıştır.
Bu gelişmelerin bir tezahürü olarak Türkiye'de ırkçı Kürtçülük hortlatılmış, Kenya operasyonu ile Türkiye'nin kucağına bırakılan pimi çekilmiş el bombasından ise bir Nelson Mandela yaratılmıştır. 
PKK'nın TBMM'deki partisi BDP eliyle Kürtlere enjekte edilen ırkçı ve faşist propaganda Türkiye'de topyekün ırkçı ve faşist bir Kürt bloğu oluşturmak üzeredir. 
Türkler ise kendi milli coğrafyalarında iyice köşeye sıkıştırılarak bu faşist tehditin altında sistematik bir şekilde manevra alanları daraltılmakta ve yaşamın her alanındaki hareket kabiliyetleri ortadan kaldırılmaktadır. 
PKK gösterileriyle birlikte polisin meydanları ve bulvarları merhametine bıraktığı gemi azıya alan sırtlan sürüleri, Türk bayrağı asan evleri taşlıyor, Türk bayrağı taşıyan araçları yakıyor, Türklere ait restoranlar ve kahvehaneler kundaklanıyordu.
Şimdilerde ise Kürtçe bilmediği için Kürtçe Türkü isteğini geri çeviren bir sanatçı akıl almaz bir şekilde ırkçı ve faşist kafaların saldırısıyla katledildi. 
20. yüzyılın başında Türklerin kanı ve canı pahasına kendine yeniden vatan yaptığı milli coğrafyasında Kürtçe bilmediği için öldürülmek Türk'e reva görülen bir cezalandırılma yöntemi haline getirildi. Mealen, Kürtçe bilmeme suçu Türk'ün öldürülme nedeni olmuştur.
Hrant Dink için ' Hepimiz Ermeni'yiz. Hepimiz Hrant Dink'iz' diyenler şimdi ayağa kalksınlar eğer düşüncelerinde samimi iseler depreşen insanlık algısını harekete geçirerek harekete geçirerek ' Hepimiz Türk'üz. Hepimiz Sarp Öztürk'üz. Hiçbirimiz Kürtçe bilmiyoruz.' desinler de görelim.
Bu ırkçı ve faşist saldırıyı tersinden okumayı deneyelim. Türkçe türkü isteğini geri çevirdiği için bir Kürt sanatçısının öldürülmesi halinde neler olacaktı? 
Sokaklar savaş alanına dönecek, kitlesel protesto gösterilerinde kendilerini Kürtlerin vicdanı sayan sanatçı bozuntuları en önde saf tutacaklardı.
Ermeniler, bölücü Kürtler, ikinci cumhuriyetçiler, Soros solcuları, ajan- provakatörler ve kanı bozuklar sürüsü tek vücut halinde devlete sövecek ve Türk milletine ait milli değerlerin üzerinde tepinecekti.
Öldürülen bir Türk sanatçı olunca bunda bir beis yok. Bugün pür melal bu hal, işaret edilen ruh halinin yani kendi öz yurdunda parya durumuna düşürülen Türk'ün hazin bir öyküsüdür. 
Cumhuriyet tarihinde bu zamana kadar Türkçe türkü bilmediği için ya da bunu reddettiği için öldürülen bir tek Kürt sanatçısı yok.
Ancak şimdilerde Kürtçe bilmediği için ve salt bu nedenle öldürülen bir Türk sanatçısı var.Cumhuriyetin ve devletin nereye sürüklendiği açık beyan ortada.