Uyuşturucu konusu çok su götürür bu memlekette. Çünkü uzun süre böylesine kararlı mücadele edilmediğinden iyice kök saldı.. Yazdıklarımız ortada, ailelerin feryatlarının duvara çarpıp geri dönmesi, gün geçtikçe uyuşturucu pazarını genişletti. Ciddi bir taban oluştu Gaziantep’te.. Büyükler derken çocuklarımızda alıştırıldı.. Gazete olarak 3 yıl önce Ateş Buz’u ortaya attıktan sonra aslında Aysberg’in görünmeye yüzüne de ortaya çıkarmıştık.. Öyleki, çok geç kalınmış, ve birçok mahalle kuşatılmıştı.. Kiminle konuşsak, bizi arayan anne babalara kulak kabartsak, “Ökkeş bey artık bu işin önüne geçilemez, her tarafımızı sardı uyuşturucu satıcıları, çocuklarımız gözümüzün önünde eriyip gidiyor” demişler ve anlattıkları kanımızı dondurmuştu.. Ki zaman zaman bunları yazıyordum. Son olarak da Emniyet Müdürü Sayın Cengiz Zeybek’e seslenmiştim biliyorsunuz..UYUŞTURUCUDA ASIL ADRESİ UNUTMAYALIMTüm olup bitenleri yazdık elimizin uzandığı kadar.. Söyledik dilimizin döndüğünce.. Bir babanın gönderdiği mektubu yayınladık bu köşede.. Çeşitli toplantılar düzenlendi ama oluşumlara baktığımızda, yıllardır uyuşturucu konusunda konuşanların hepsini yine bir arada gördüğümüz için itibar etmemiştik.. Çünkü onlar kalıplaşmış sözlerle uyuşturucunun önüne geçilmesi için çözümler üretememişlerdi.. Radikal kararlar alma konusunda üretkenlik sağlayıcı çözümlerden uzak bir anlayışa sahiplerdi.. Şimdi Emniyet Müdürü Sayın Cengiz Zeybek göreve gelince hareketlenme başladı. Hemde hayli ciddi hareket. Bunu takiben İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’da “bu şehirde 6 ay içinde uyuşturucu meselesini kimse ağzına almayacak” dedi.. Bunlar önemli sözler tabii.. Tek dileğim gerçekleşmesi.. Ben Sayın Soylu gibi kesin ifadeler kullanamayacağım.. Zaman içerisinde göreceğiz mutlaka.. söyleyeceğim tek şey; Burada asıl meselenin, içenler ve satanların değil, bu şehirde kök salanların kökünün kazınması. Bunu kim gerçekleştirirse bu şehir ona minnettar kalacaktır..TAKSİCİ DÜNYASINA EL ATILMAZ İSE, ÇOK VAHİM OLAYLAR OLABİLİRBir şey daha var, bu şehirde ciddi manada sıkıntı yaratan.. Hepimizin mutlaka işinin düştüğü Taksi durakları olayı.. Taksicilik yapanlar ve şoförler.. Maalesef yıllardır başıboş kendi hallerine bırakılan, kuralsızlıklarına göz yumulan, gerek belediye, gerekse de emniyet yönlü kontrol mekanizmasının işletilemediği taksi durakları ve taksicilik yapanların yüzde 80’ine yakın kesimi güven vermekten uzaklaştı. Aldığımız duyum ve bilgiler bize bunu söyletecek noktaya geldi.. İpini koparanların direksiyon başına geçirildiğini söyleyen vatandaşlar, üstelik bunların uyuşturucu kullandıklarını iddia ediyor.. Biliyor ve yaşıyoruz ki, eskiden yoldan çevirdiği veya duraklarda ilk sıradaki taksilere gece gündüz güvenle binen özellikle kadınlar, artık tanıdık olmazsa binmiyorlar.. Namusun emanet edileceği kadar güven duyulan taksici artık parmak sayısına düşmüş durumda. Şimdi o düzgün esnafın yerinde yeller estiğini görmek çok üzücü.. Bu konu eğer es geçilirse, araya giren siyasiler veya hatırlı kişilerin etkisinde kalınır yaşanan vahim durumlara ses çıkarılmaz ise, buradan çok net ifade ediyorum ki, yakın zamanda Gaziantep taksiciliğinde iş işten geçmiş olacaktır.. Son günlerde yaşanan yaralama, durak basmalar ve cinayet işlemeleri kim görmezden geliyor ve özellikle uyuşturucu işini kim ciddiye almıyorsa, bunun vebali altında kalacaktır..KORKUT KÜÇÜKCAN OLAYI VE GERÇEKLERBiliyorsunuz geçtiğimiz hafta bu şehir çok değerli bir evladını kaybetti.. Hepimiz kahrolduk Korkut Küçükcan’ın ölümüne.. Çünkü bir insan trafik kazası veya başka türlü kazalarla hayatını kaybedebilirdi, ama bu olay bambaşkaydı.. Yılların ihmalinin bedelini, gencecik bir beden ödemişti.. Tam da burasıydı o ihmaller.. Öncesi zaten sorumsuzluk eseriydi ihaleyi alan firmanın yaptıkları.. Nedense Cami yapımı denildiğinde tüm kurallar ve yasaların öngördüğü mevzuatların çoğu uygulanmıyor bu ülkede. Her yönüyle yapılanların yanlış olduğunu dile getirip itiraz eden kim varsa DİN DÜŞMANI ilan ediyorlar.. Aklın, bilimin geri plana atıldığı, uyarıda bulunanın HAİN görüldüğü bir anlayış hakim çünkü.. Tabii sonunda yapılmaya kalkışılan ve belediyenin tekrar kucağında bulduğu inşaat için, Korkut gibi aklın bilimin, tekniğin kurallarıyla hareket eden insana başvuruluyor.. Ve ne acı ki, yarım kalan bu inşaat, ona can vermek isteyenin canını alıyor.. En acısı, kurtarma adına harekete geçen ve adına yetkili denilenlerin yetersizliği hatta bilgisizliği, Liyakat sahibi onlarca yüzlerce insan tarafından çaresizce seyrediliyor. Müdahale edilmek isteniyor izin verilmiyor.. Sonunda veriliyor ama iş işten geçiyor..BU İŞİ KİŞİSELLEŞTİRENLER LÜTFEN GERİDE DURSUNBiliyorsunuz herkes konuştu, herkes bir şeyler söyledi.. Nihayetinde iş Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmaya ve soruşturma aşamasına gitti.. Tabii bu arada Odalar, akademik kurullar, STK’ların ardından Kent Konseyi açıklamalar yaptı.. Bir kenara çekilip izlediğinizde, içlerinde elle tutulur mesajlar verip çözüm üreten ve neler yapılması yolunda tavsiyelerde bulunanların yanında, bu olayı fırsat bilip siyasi rövanş ve gizli rant hesapları yapanları da gördük maalesef.. Bu işi kişiselleştirenlerin, fırsat bu fırsat deyip Korkut’umuz üzerinden tüm doğru şeyleri bırakıp başka hesaplar içine girmesine üzülüyoruz.. Elbette Cami yapımı için Şahinbey Belediyesi kusurlu ise, ki ihmaller ve bazı noktalarda yapılan yanlışlarını hepimiz biliyoruz.. Ama tüm belediyelerdeki bu ruhsat ve parselasyon işlerindeki göz yummaları da görmezden gelemeyiz. Geçmişte örnekleri var ruhsatı olmayan Cami yapmaların. İsim vermeyi uygun görmüyorum şimdi, bazı dernekler için belediyeler tarafından yapılan binaların hepsinin ruhsat ve parselasyon vukuatlarının olduğunu çok iyi biliyoruz.. Bu vesileyle dernek ve odaların daha hassas olmaları gerektiğini söylemek durumundayım. Onun içindir ki, bu konu Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etti, sonucunu bekleyip görmek lazım..GAZİANTEP’İN SİLKİNMESİ LAZIMBiliyorsunuz başından beri söylediğimiz tek şey vardı.. Bu şehrin artık silkinmesi gerekiyor.. Hepimiz tüm enerjimizi Liyakat sahibi insanların kent yönetiminde ve yetkili kademelerde yer alması için harcamalıyız.. Aklın, bilimin, tekniğin, teknoloji ve Fen’in ön plana alınacağı noktalara taşınması için çaba göstermeliyiz.. Öyle ki, bu olay vesilesiyle olası bir deprem veya afet benzeri olaylarda önceden alınması gereken tedbirleri, olduğunda neler yapabileceğimizi ve sonrasında nasıl hareket edilmesi gerektiğini belirleyici noktaların üzerinde odaklaşmalıyız.. AFAD ise afad, İTFAİYE ise itfaiye, KIZILAY ise kızılay, BELEDİYELER ise belediyeler, tüm kurum ve kuruluşların neler yapması gerektiğini bu sorunu çözen ve uygulayan örnek ülkelerden faydalanarak yerine getirmeliyiz.. Maalesef ne kadar boş olduğumuz bu çökme ile ortaya çıktı.. Çok net söylüyorum, bu olay bu şehrin ayıbıdır, utancıdır.. Ve tüm eksikliği Korkut’un hayatını kaybetmesiyle ortaya çıktı.. Yukarıda saydıklarımız sadece teorik olarak vardı, ama hayata geçirilmesinde ve uygulanmasında yoktu..BABA KÜÇÜKCAN’DAN DERS NİTELİĞİNDE SÖZLERİşte tam da burada dedik ki, “umarım bu olaydan ders çıkartılır, herkes ama herkes sağduyulu davranır ve öfkeyi, kini, siyasi hesabı, hatta odalarda güç devriştirme, kongreler öncesi hesap planları bir kenara bırakır, aklın mantığın bu noktada birleştirilmesi için el ele verilir” Maalesef gördüğüm o ki, Liyakat sahibi olmak yetmiyormuş bazı şeylere.. Ki bu durumu rahmetli Korkut’un babası olan ve bu şehir için çok değerli bir insan Kemal Küçükcan’da hissetmiş ve rahatsız olmuş.. Konuştuğumda hala geçmeyen ve azalmayan üzüntüsü içinde “Biz evladımızı kaybettik, Antep ise çok değerli bir insanını.. Dileğim başka insanlar ölmesin, onun için gerekenler neyse yapılsın. Lütfen Korkut üzerinden bazı hesaplar peşinde olanlar bundan vazgeçsinler. Ortak hareket etmek gerekli, organize olalım, ama bu konuyu gerçekliğinden saptırmayalım” dedi. Kemal Küçükcan konuşmasına devamla, “Ben iki kez taziyeye gelen Başkan Mehmet Tahmazoğlu’na da söyledim. ‘Liyakatlı insanlara yetkiler verilsin, Gaziantep’in BİLİM, TEKNİK, TEKNOLOJİ ve FEN’e saygı duyan bir anlayış içinde yönetilen bir kente kavuşmasını istiyorum dedim.’ Sevgili Özekşi, bıraksınlar sembol binalar diye devasa cami işlerini. Bir şehrin bir SEMBOLÜ olur. Bakın Fransa’ya, bir EYFEL kulesi var. Avrupa’da Simge olsun diye Kilise yaptıran zenginler mi var.. İstanbul’da bir Ayasofya, bir Sultanahmet var simge olan yapılar. Öyle ki, islam ülkeleri içinde en çok camisi olan ülke haline geldik” diye konuştu.GAZİANTEP’TE ORTAK AKIL DİYORLAR HEPSİ BOŞDaha başka şeyler de söyledi Kemal Küçükcan.. Yaşanan olaydan sonra ortak hareket edilmesi gerektiğini, bunun da içerisinde hukuk, teknik, sosyal medya yönlü gruplar olmasını söyleyerek “bu yönde gayret gösterenler eğer samimi iseler organize olmalı. Ben elbette kişisel olarak dava açabilirim. Ama asıl önemli olan bu şehrin silkinmesi için, bir daha böyle olaylar yaşanmaması için gerekenlerin yapılabilmesi için adım atılmasıdır.. Öyle bir noktaya geldik ki, Mimarlar, Mühendisler ve Müteahhitler adeta saf dışı bırakıldı. Artık bu odalardan imza istenmiyor. Alakası olmayanlar rastgele inşaatlar yapıyor bu şehirde. Kontrolden çıktı Gaziantep.. İş ehliyetli olmayanlara bırakıldı. Laubali bir anlayış hakim oldu. Çıkarcı kesimler örgütlü çalışıyor, Liyakat sahipleri ise maalesef sahipsiz.. Bu son derece ciddi bir durum. Gaziantep’te ortak akıl var diyorlar hepsi boş.. Onun için hiç değilse bu olayda ortak aklı sağlamamız gerekiyor. Dava diyorlarsa onu da açarım, yeter ki başka canlar gitmesin. Ama lütfen doğrularda buluşalım..” şeklinde konuştu.. Ben de aynı düşüncede olduğumu belirtiyor ve Korkut Küçükcan’a bir kez daha Allah’tan rahmet, tüm ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum..NOT: Değerli okurlarımız sizlerin gönderdiği ve dile getirdiği sorunları anında yazamıyorum. Ama hepsini sıraya koydum. Lütfen kusura bakmayın.HEPİNİZE İYİ HAFTALAR