Başbaka'ın 20 Mart tarihinde Gaziantep heyetini kabul edeceği haberini ilk önce duyan ikinci kişiyim... O anda, bana bunları söyleyen yetkilinin ses tonundaki sevinci kadar sevinmedim ama, yine de "zararın neresinden dönülürse kardır" diyerek öfke ve tepkimi bir kenara bırakmayı tercih ettim...
O anda aklıma gelen şuydu; "Keşke şu son haftalarda gösterilen tepki ve gayret, o dönemlerde gösterilmiş olunsaydı. Keşke o dönemde gazete olarak, tepkilerde kararlı ve dik duruş sergilenmesi yolundaki önerilerimiz dikkate alınsaydı..." Ama o dönemde cesaret edilemedi... Maraş'ın yaptığının onda biri bile yapılamadı... Haliyle bu işi çok iyi gören siyasetçilerin oyaladığı, daha sonra da bir kenara atıldığı kent oluverdik... Bunları tekrar hatırlatmamdaki kasıt, bundan sonra aynı hatalara düşülmemesi içindir...
Gelelim bu günlere...
Şuna çok iyi inanıyorum ki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile 20 Mart'taki görüşmede, Gaziantep için teşvik kapsamına alınma gibi bir karar çıkacağını düşünenler yanılıyor... Ama bu görüşmede Başbaka'ın Gaziantep'i de kapsayan bazı kararlar alabileceğini düşünüyorum... Örneğin sektörel teşvik gibi, enerji maliyetleri, SSK primleri ve vergilerde düzenlemeler gibi kararların alınması sağlanabilir... *FIRSAT BU FIRSAT Çünkü önümüzde seçim var... Başbakan artık yumuşama dönemine girdi. Kırıcı olmamaya döküp saçmamaya çalışıyor... Gaziantep heyetinin bunu göz önünde bulundurup, kararlı ve dik duruş sergilemesi gerekiyor... Yalnız bir hatırlatmada ve tavsiyede bulunmak istiyorum... Lütfen, Başbakan ile yapılacak görüşmede hazır bulunacak heyete birkaç yeni isim katılsın... Mevcut isimlere saygımız var ama, değişik önerilerde bulunabilecek, kentin menfaatlerin gözetici farklı düşünceler taşıyan 2-3 isim heyete alınmasının kime ne zararı dokunabilirki.... *MOTOSİKLET KARARI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ Kısa adı UKOME olan Ulaşım Komite Merkezinin, motosiklet, motorlu bisiklet ve bisikletlerin ana arter konumundaki bulvar ve caddelere giriş yasağı çeşitli tartışmaları da beraberinde getiriyor. Aslında bu konuda 12.07 2006 tarihinde Büyükşehir Belediyesi'nin bir başvurusu da var... Ama UKOME bu talebi reddetmiş... Red ederken öne sürülen gerekçeleri okuduk. Doğrusunu söylemek gerekirse tatmin olmadık. Çünkü bu iş hani herkesin dilinden düşürmediği "şu okullar olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim" diyen bir dönemin milli eğitim bakanının sözlerini hatırlatıyor... UKOME'nin oluşumunda görev yapanların da, aynı anlayışa sahip olduğunu görmek doğrusu bizleri üzüyor... Bu kişilere baktığımızda ise, aralarında vatandaşı temsil eden, halk gibi düşünüp, onlar gibi günlük hayatta çeşitli mücadeleler veren, ulaşım sorunlarını en iyi yaşayan ve bilenlerin çoğunlukta olmadığını gözlüyoruz... Haliyle bu durumda kentin trafik sorununa, ulaşım sorunlarına sağlıklı bir yaklaşımın sergilenmediğine üzülerek şahit oluyoruz...
Bu konuda hergün onlarca telefon alıyoruz... Mektup gönderen, faks çeken mail atan çok sayıda okuru dinliyoruz... *HER MOTOSİKLET KULLANAN SERSERİ VEYA BAŞIBOŞ DEĞİLDİR

Hepsi de Türkiye'de hiçbir ilde uygulanmayan bu yöntemin yanlış olduğunu savunuyor... Maalesef bizlerde, özellikle UKOME gibi karar mekanizmasını oluşturan resmi yetkilerle donatılmış oluşumlarda, vatandaşların yaşamları ciddi biçimde gözönünde bulundurulmuyor... Bilhassa Motosiklet kullananlar, sanki serseriymiş, boş gezen avanaklarmış veya maceracı insanlarmış gibi değerlendiriliyor... Oysa hiçte öyle değil... Bu kentte motosikler kullanan çok sayıda eğitimci, resmi kurumlarda görevli üst düzey yetkili, doktor, bilim adamı, işadamı ve sanayici var... Elbette ağırlık noktası esnaftan oluşuyor. Onların da ulaşım konusunda tek çarelerinin motosiklet olduğu maalesef görülmek istenmiyor... Ya servis yapanlar, ya ilaç taşıyanlar, ya malzeme konusunda gün boyunca motosiklet kullanmak zorunda kalanlar ve daha hatırlamadığım onlarca ihtiyaç duyulan işler... Bunlar nasıl yok sayılır, nasıl gözardı edilir...
Bakın bu konuda Abdülkadir Yıldırım adındaki vatandaşımızdan gelen bir mektup var. Bu mektupta yazılanlar aslında bizim söyleyeceklerimizi net şekilde ifade ediyor.
"Sayın Ökkeş Özekşi. Öncelikle bu kadar işinizin arasında belki sizlere ve bazı yetkililere göre küçük, ama bizler için hayati anlamda önemli bir konuda rahatsız ettiğim için özür dilerim. Ama bizim de Gaziantep'te bu tür konuları sizden başka kimseye söyleyecek ve yazacak kimsemiz yok Sayın Özekşi. Arasıra gazeteden valiliğin halk gününü okuyorum Buraya gelenlerin yüzde 90'ı işsiz. Hepsi yardım istiyor. Ben oraya gitmiyorum çünkü bir özel şirkette motorum sayesinde iş bulmuş çalışıyorum. Fakat valilik ve emniyetim buna mani olmaya çalışıyor. Daha önce motora yasak olan Hürriyet, İnönü caddeleri ve viyadük köprüsü gibi bölgelere motorumuzla giremiyorduk. Şimdi de Gazi Muhtar Paşa, Ali Fuat Cebesoy, Muammer Aksoy ve Fevzi Çakmak Bulvarları ile Ordu Caddesini de yasaklamışlar. Bu durumda çalıştığım işyeri sahibi bizi işten çıkarmak istiyor. Çünkü bu bölgelere motorsikletle gidemiyoruz. Sayın Özekşi, bu yapılanlar bizlere reva mı ? Devletimiz motorun fabrikasından, satıcısından, tamircisinden ve benden plaka, ruhsat ve ehliyet gibi şeylerden vergisini alıyor. Hemde motosiklete verilen vergi bir otomobile alınan vergiden daha fazla. Dünyanın neresinde böyle birşey var, bir yetkili çıkıp söyleyebilir mi ? Sizden ricamız bu sesimizi duyurmanızdır. Sayın vali bu işe çözüm bulsun ya da motorsiklet sayesinde ekmek parası kazananlara yeni iş bulsun".. *SAYIN MEHMET NACAR'A BİR ÖNERİMİZ OLACAK

Evet... Bunlar çalışan kesimlerin hemen hemen ortak görüşü... Elbette bu konumdaki insanlar içerisinde motosiklete binipte kurallara uymayan, kazalara sebebiyet verenlerde var. Çok gürültü yapanlar, geceleri insanları huzursuz edenler de var... Bunları yok saymıyorum... Ancak kontrol ve denetim mekanizmasını iyi uygulayarak, sorunları çözümleyecek yerde, yasaklamayı tercih edenlerin birkez daha düşünmesini istiyoruz... Kişiliğine saygı duyduğum İl Trafik Müdürü Sayın Mehmet Nacar'ın çalışmalarını takdirle izleyen birisiyim... Ama Sayın Nacar'ın bu motosiklet konusuna biraz da EMPATİ yaparak bakması gerektiğini düşünüyorum... Çünkü önümüz yaz... Bu konuda oldukça sıkıntılar yaşanacaktır... Ne yapılırsa yapılsın ana arterlere motosikletlerin girmesi önlenemeyecektir... Bu nedenle diyorum ki; Kontroller, denetimler sıkıca yapılmalı, bu konuda Sayın Nacar'ın sonuna kadar destekçisiyiz... Hata yapan cezasını ödesin... Öyleki, bugüne kadar hiç yapmadığım bir ihmalden kaynaklanan hatamdan dolayı, 3 gün önce Burç kavşağında emniyet kemerini takmadığım için trafik ekiplerince ceza yazıldığında makbuzu veren polise, "hatalıyım, cezayı hakettim" deyip itirazsız şekilde 39 ytl ödeyen birisiyim... Aslında bu tür uygulamalar ağır aksak yürüse de, sürekli olarak sürücülere emniyet kemeri alışkanlığı getirecek kararlı uygulamalar yapılmasa da, yine de bizim can güvenliğimiz için arada sırada da olsa, dikkatli olmamız gerektiği hatırlatılıyor... Ama keşke bu hız ve emniyet kemeri konusundaki uygulamalar sürekli olsa diyorum... Bir de polisin kontrolünden sonra ceza yazdığı sürücünün kontrol mahallinden ayrılırken, yine emniyet kemeri takmadan uzaklaşmasına seyirci kalmasını bir zaafiyet olarak gördüğümü söylemeliyim... İşte o zaman vatandaşın kafasında "tuzağa düştüm, amma şanssız günündeyim haa" şeklinde bir düşünce oluşuyor...Oysa polis "daha yeni ceza ödediniz lütfen kemerinizi takın" dese, inanın çok şeyler değişecek...
Gelelim yine asıl meselemize... Sayın Mehmet Nacar, acaba bu motosiklet konusunda daha sağlıklı bir uygulama için motosiklet kullananların yer alacağı geniş veya dar kapsamlı bir toplantı yapamaz mı ? Bu hem motosiklet kullananlara uyarıcı nitelikle bir fırsat olur, hem de çözüm önerileriyle doğru kararların çıkması sağlanır...

Hepinize iyi haftalar