Paşam,

Önce ülkeyi düşman işgalinden kurtardı demişlerdi.Bizim atamız olduğunuzu,çocuklara bir bayram hediye ettiğinizi,Cumhuriyet’i kurduğunuzu söylemişlerdi.

Biraz daha büyüyünce şöyle söylüyorduk sabahları: “Açtığın yolda gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime and içerim!”

Selanik’i,ailenizi,okuduğunuz okulları,nasıl Mustafa Kemal olduğunuzu,23 Nisan’ı,19 Mayıs’ı,30 Ağustos’u,29 Ekim’i öğretmişti öğretmenimiz ilkin.Bir de bu bayramları nasıl coşkuyla kutlamamız gerektiğini.O kadar güzeldi ki o bayramlara hazırlıklarımız…

Büyüdükçe daha çok şey öğrendim sizin hakkınızda,Trablusgarp’ı öğrendim mesela, orada canınızı ortaya koyduğunuzu,sol gözünüzden yaralandığınızı ve ömrünüz boyunca görme kaybı yaşadığınızı. Çanakkale’yi öğrendim.Saatinizin parçalandığını,şarapnel parçasının kalbinizin üzerinde derin bir iz bıraktığını.

En umutsuz,en zor anda halkınıza güvenerek önderlik ettiğinizi,hakkınızdaki idam fermanına rağmen yılmadığınızı,bağımsızlık uğruna,inandıkları uğruna yaptıklarınızı. Ardından halkını daha ileri taşımak,saygı duyulası bir toplum yaratmak,fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştirmek için ortaya koyduklarınızı.

Lisedeyken hiç unutamadığım bir an vardır.Sarı Zeybek belgeselini izledikten sonra çok duygulanmış ve şöyle demiştim: “Bir şeyler yapmalı ve ona layık olmalıyım.”Sonrasında şu sözünüzü düşündüm: “Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.” İyi bir öğrenci olmalıydım,en önemlisi de önce iyi bir insan…Bunun için yaptıklarınızı,yapmak isteyip yapamadıklarınızı,ilkelerinizi,inkılaplarınızı kısacası bizlere çizdiğiniz yolu içselleştirmeliydim.

“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir.Benim fikirlerimi,duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.Cumhuriyeti ve onun gereklerini yüksek sesle anlatınız.Bunu yüreklere yerleştirmek için elverişli olan hiçbir durumu kaçırmayınız.” Demiştiniz.

Ödememizi istemediğiniz bedeller için verdiğiniz mücadeleleri tecrübe ederek öğrendik.Şu an ve gelecekte elverişli durumlar azalabilir.Ama biz Cumhuriyet’i ve sizi yüksek sesle anlatmaktan vazgeçmemeliyiz.Vazgeçmeyeceğiz.Zaman vizyonunuzun ve dehanızın sağlaması oldu.Öngörünüz ve çabanız için minnettarım.Fakat biz o bedelleri ödemeden akıllanmayacağız.

Sizi yalnız kalbimle değil,aklımla da seviyorum.Bize emanet ettiğiniz vatanın,eşsiz düşünce ve devrim mirasının korunması ve yaşatılması için elinden geleni yapan bir Cumhuriyet çocuğuyum.Gururlu bir Cumhuriyet kadınıyım.Son nefesimi verene kadar da yolunuzdan ayrılmayacağım.

Attığımız her adımda hakkınız,koyduğumuz her hedefte aklınız var...

100 yıl öncesi bu kadar büyük ve güzel bir derinlik yarattığınız için de minnettarım.

Saian'ın "Geleğin çemberindeki 40 kurşun" şarkısında söylediği gibi;

"Anadoluydum insanlığa bir çocuk doğurdum,kan mevsimindeydik adını Mustafa Kemal koydum"...

Mahcubiyet ve minnetle...