Bu sezona, bir önceki sezonun aksine daha hazır bir kadroyla hazırlanan, transfer politikasını daha sağlam temellere oturtarak başlayan Gaziantep FK, ilk maçında kendi evinde Galatasaray'a 3-0'lık net bir skor ile mağlup oldu. Daha ilk haftadan homurdananlar, eksiklikleri diline dolayanlar, 'bırakın gidin'ciler, yönetime sayanlar başladı!

Bizler elbette, köşe yazılarımızda takımın eksiklerini dile getiriyor; stratejileri, taktiksel hamleleri eleştiriyoruz ancak maçın sonucuna göre de yazdığımız bir gerçek. İsmet Hoca'nın dikkat etmesi gerekenler var, maçtaki hatalarını kendisi de zaten analiz eder. Hiç şüphesiz bizden de daha iyi bilir.

Ancak saha dışındaki olayları göz ardı etmemesi gereken durumlar var -ki buna dikkat etmezse kendisi zarar görecektir.

Sevgili İsmet Hoca,

Futbol endüstrisinin ne kadar acımasız olduğunu bizden daha iyi bilirsiniz. Ancak işin içindeyken bazen yakını göremeyebilir, psikolojik olarak etkilenebilirsiniz. Her şeyden önce psikolojinizi diri tutmanızı, soğukkanlı olmanızı tavsiye ederim.

Her takımda malesef her yöneticinin gönlünde bir teknik direktör yatar. Bizim takımda olursa, onları hissettiğiniz anda politik davranma becerisi göstermeniz gerekecektir.

Takımdaki -varsa- gruplaşmaları önlemek sizin asli görevlerinizden olduğu için futbolun dışındaki hayatta, önemli bir birleştirici lider konumunda olmanız lazım.

Medyada ve sosyal medyada yer alan/alacak, 'şu maçlardan şu kadar puan çıkaramazsa gider, şu kadar maçı kazanamazsa küme düşer, ilk maçı alamazsa işi zor' gibi söylemlerin bir kısmı bilinçli şekilde yıpratma amaçlı bir kısmı da iyi niyetli olsa bile, sonuç olarak sizi etkiler ve hata yaptırır. Eğer bu yorumları düşünmeye başlarsanız, geçmiş olsun; futbolun doğrusundan kopmaya başlarsınız. O idealiniz olan korkusuz, cesur, keyifli futbol izletme şöyle dursun, 'otobüsü kale önüne park eden bir takıma' evrilmeye çalışır, hedeften saparsınız.

Yönetim ile ilişkilerinizde, eksik mevkiler ile ilgili talepte bulunurken realiteyi göz önüne alarak, mutlaka baskıcı olmanız gerekiyor. Santrforsuz lige başladınız, şimdi sağ bekiniz de yok. Bunlar ivedi şekilde çözülmeli.

Elbette maç maç taktiksel değişiklikler, birçok olasılıkta çıkış çalışmaları, kapanma stratejileri vs yapacaksınız ama Türkiye'de 'birlikte oynama pratiği ve oyun ezberinin hala en büyük silah olduğunu' da hatırlatmak isterim. Bu takımın 10-15 maçta savunma ağırlıklı ama yaklaşık 20 maçta da hücum ağırlıklı futbol oynaması, başarı ve -kendi söylemlerinizden yola çıkarak- keyifli ve cesur futbol ideali için yeterlidir/gereklidir.

Gaziantep'te antrenör/teknik direktör olmak zordur. Göreceğiniz onlarca ilginç şey olacaktır, aramıza hoş geldiniz.