Cumhuriyet ve demokrasiye dair düşünceler, özgürlük ve eşitlik vurgusuyla derinlemesine bir bakış.
(Ne kadar cumhuriyet o kadar demokrasi…)
Cumhuriyet ve demokrasi farklı kavramlar olmasına rağmen benzer referanslaraişaret ettiği için çoğu kez karıştırılmaktadır. Her kavramın temsil ettiği” anlamlar ve değerler vardır.
Genel olarak cumhuriyet, “halka ait olan” anlamına gelir veyönetimmodelini işaret eder. “Ve cumhuriyette egemenlik ve yasama gücü halka verilmiştir.
Demokrasi ise “halkın iktidarı” ifadesini karşıladığından devlet biçimi şeklinde değerlendirilir.
Cevat Okutan, “cumhuriyetin daha ziyade hukuksal bir biçimi belirlediğini, demokrasinin ise biçimin içeriğini oluşturan değerler bütünü olduğunu” belirtmiştir.
Cumhuriyet kavramını; “yasa egemenliğinin meşru olduğu özyönetim biçimi” olarak tanımlamak gerekir.
Doğrudan demokrasi kavramı, tarihsel süreç içerisinde liberal demokrasiye dönüşürken, cumhuriyet ise ulus-devlet modeliyle kaynaşmıştır.
Günümüzde demokratlar daha ziyade insan hakları, özgürlük, eşitlik, adalet, sivil toplum ve çoğulculuk ilkelerini savunurken…Cumhuriyetçiler ise “küreselleşmenin getirdiği konjonktürde cumhuriyetin ve onun ulusal kazanımlarının tehlike altına girdiği tezini ön plana çıkarmaktadır.”
Tarih boyunca cumhuriyet ve demokrasi kavramları arasında benzerlik ve ayrışmalar tartışma konusu olmuştur. İki kavramın anlam olarak bu denli birbirine yakın olması, birbirlerini besleyen temel ilkeleri bünyelerinde barındırmaları ve ilkesel olarak taşıdıkları anlamları, birbirlerini korumalarından kaynaklanmıştır.
Demokrasi ile taçlanmayan bir cumhuriyet, iradenin tekelleşmesine, yani seçimli monarşiye dönüşebilir.
“Ne kadar cumhuriyet o kadar demokrasi…”
Halk arasında, “Ben cumhuriyet çocuğuyum”, “Ben cumhuriyet kadınıyım”, Cumhuriyeti Atatürk’e borçluyuz” gibi ifadeler kullanılır. Bu açıklama; monarşiden kültürel modernleşmeye, demokrasiye ve laiklik anlayışına geçişi ifade eder. İnsanların zihninde uyandırdığı çağrışım veya simgesel anlam budur. Bu kavram aynı zamanda Türk halkı için bağımsızlık idealini temsil eder.
Peki, demokrasi ve cumhuriyet karşı karşıya getirilebilir mi? Tabi ki getirilebilir. Ancak sağlıklı bir yaklaşım olmaz. Çünkü bu iki kavram birbirinin tamamlayıcısı konumunda olup, karşı karşıya değil bir araya getirilmesi gereken değerlerdir. Zira “cumhuriyet toplumun ortaklıklarını, demokrasi de farklılıklarını güvenceye alma yoludur. “
Cumhuriyet, ülkeyi ve toplumu yönetme ayrıcalığının herhangi bir aileye veya zümreye verilmediği düzenin adıdır. Ve egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir.Cumhuriyet rejiminde birey, kul değil vatandaştır. Cumhuriyet fikri; keyfi yönetime ve özel çıkarlara karşıdır. Cumhuriyet, kanun hakimiyetini ve toplumsal çıkarı esas alır.
Modern cumhuriyet fikrinin hayata geçirilmesinin iki önemli örneği ABD ve Fransa’dır. ABD; demokratik cumhuriyet fikrine yakınken, Fransa Cumhuriyetçi bir demokrasi örneğidir. Cumhuriyet ve demokrasiyi birbirinden ayrı zeminlerde karşı karşıya getirmek yanıltıcıdır. Biri diğerine feda edilemeyecek kadar hayati önem taşır.
“Cumhuriyet, aydınlanmanın ürünüdür. Halk yönetimi demektir. Cumhur’un etkin olduğu, mümkün olan yöntemlerle kurduğu sistemi idare edebilmesi demektir.”
Bazı örneklere bakacak olursak; İngiltere’de meşruti monarşi var, ama demokrasidir. Ve bu monarşi temsilidir. İran’da teokratik bir cumhuriyet var ama cumhuriyet temsilidir. Şeri hükümler uygulayan bir “mollalar rejimi” söz konusudur. NATO’nun bombalayıp sözde ‘demokrasi getirdiği’ Libya’da Kaddafi’nin tek adam rejiminin adı da “cumhuriyet” değil miydi?İçeriğinde demokrasi olmayan bir cumhuriyetin kendini koruması veya var etmesi mümkün değildir.
Bir ülkede teokratik/ otoriter bir yönetim kurulmuş ise adını istediğiniz kadar cumhuriyet olarak tanımlayın, o ülke gerçek anlamda cumhuriyet sayılmaz. Almanya’da cumhuriyeti ve demokrasiyi kullanarak iktidara gelen Hitler, iktidarı ele geçirir geçirmez diktatörlüğünü kurmuştur. Cumhuriyet ile diktatörlük asla bir araya gelmez.
Cumhuriyet ancak demokrasi ile taçlanabilir.
Bu konuya haftaya devam edeceğiz.