Bir önceki yazımda İYİ Parti’yi ve Antalya örgütünü değerlendirdim. Aslına bakılırsa sorunlar hemen hemen her yerde var. Sorun, sistemsizlikten kaynaklanmaktadır. Sistemin yükünü kişilere bırakmak hem kişiyi yıpratır hem de Parti’yi o kişinin tahakkümü altına sokar. Konumu ne olursa olsun, kişiler Parti’nin kurumsal yapısının önüne geçmemelidir.
Herkesin bildiği şeyleri niye anlatıyorum? “Geminin burnunu değil ufkunu gören kaptandır.” Geçmişten ders alarak geleceğe umutla bakmak gerekir. Türk milletinin bugünkü onurlu duruşu ve söylemleri ile İYİ Parti’ye ihtiyacı var. İYİ Parti’nin başarılı olabileceği illerin başında da Antalya gelmektedir. O nedenle Partinin mevcut yapısının daha dışa dönük, aktif ve dinamik hale getirilmesi gerektiği apaçık ortadır.
İYİ Parti; yalnızca toplantı, tören, düğün, mevlit ve temsil görevleriyle sınırlı kalacak bir Parti değildir. İl başkanının örgütü hem motive eden hem de yönlendiren bir performans lideri olması gerektiğine inanması gerekir. Bunun yapılması halinde her partiliye görev düşecek; delege, yönetici, gönüllü herkes taşın altına elini koyarak, azim ve heyecan içinde çalışacaktır.
İl binalarının halkın buluştuğu, kaynaştığı, partiye aidiyet hissettiği bir merkez olması gerekir. Başka bir anlatımla, Parti İl binası bir yönetim merkezi olmanın ötesine geçmeli; halkın her gün uğramak isteyeceği, kendini ait hissedeceği bir yapı haline dönüştürülmelidir. “Emekliler kahvesi” görüntüsünden süratle sıyrılmalıdır.
Panik, umutsuzluk ve içe kapanma İYİ Parti’ye fayda sağlamaz. Kurumsal olarak haberler yerel ve sosyal medyadan vaktinde yayınlanmalı, basınla olan ilişkiler geliştirilmelidir. Birilerini öne çıkarmak için “az olsun bizim olsun” anlayışından, birlik ve beraberlik seferberliğine geçilmelidir. Geçmiş kavgalar yerine ortak geleceği konuşacak bir düzeye gelinmedikçe tüm üyeleri kucaklayacak bir yapı kurulamaz. İYİ Parti, içi barışı ve dayanışmayı sağlayacak yol ve yöntemleri bulmalıdır.
İYİ Parti yeni dönemde örgütlenmede; liyakat, katılım, şeffaflık, dijitalleşmeye önem vermeli, mahalle örgütlerini yeniden yapılandırmalı, kadınların ve gençlerin aktif olacağı bir sisteme kavuşmalıdır. Halkı seçimden seçime hatırlayan bir örgüt yapısı yerine her gün halkla iç içe olan “Katılımcı yönetim” stratejisi benimsenmelidir. Ayrıca kente katkı sağlayan tarım, çevre, uyuşturucu ve iklim krizine karşı aktif mücadele, kadın ve genç girişimciliği vs. gibi yararlı projelerin ya ana ortağı ya da destekçisi olarak görülmelidir.
Bu yazım il ya da ilçe yönetimini eleştirmek amacı ile yazılmamıştır. Amaç; 2028 seçimlerine giden süreçte İYİ Parti Antalya İl Örgütü’nün hazırlıklara şimdiden başlaması; sandık güvenliği, seçmen iletişimi ve saha çalışmaları gibi alanlarda kapsamlı bir eylem planı hazırlaması içindir. Aksi halde Ahbap çavuş ilişkileri ile yapılan delege seçimleri ve yönetimler Parti’yi başarısız kılacaktır. Örneğin; Döşemealtı’nda ilçe kongresine oy vermeye gelen, delege yazılmış yaşlı bir teyze; “Evladım bu parti hangi Parti, oy vereceğim de” der miydi?
İYİ Parti milletin son umududur. Bu yol, kişisel hırsların değil halkın umudunu taşıyan bir yoldur. O nedenle dava, makam değil, memleket meselesi haline gelmiştir. Rahmetli Türkeş’in dediği gibi; “Mevzu vatansa hepimiz ölelim; mevzu makamsa hepiniz ölün.”,
Hangi parti olursa olsun, teşkilatlarını ayağa kaldırmadan seçim başarısı beklenemez. Kongre süreçleri partiler için yeniden toparlanma ve heyecan yaratma için bir fırsattır. Seçimi kazanan il ve ilçe başkanları radikal kararlar alıp, partiyi bir adım öteye götürmeyenleri püskürtmez, yeni isimleri partiye kazandırmazsa değişen bir şey olmayacaktır.
"Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur."