Süper Ligde lider Sivasspor'u 5 golle devirerek gövde gösterisi yapan Gaziantep FK, 21.haftada Beşiktaş deplasmanına gitti. Ligin ilk yarısındaki defansı defolu olan Beşiktaş karşısında alınan galibiyet tekrarlanır mı, Beşiktaş kendi yarı sahasında Gaziantep'in etkili hücumcularına boş alan bırakır mı, Maxim cepheden pozisyon bulur mu, Djilobodji'nin yokluğu nasıl hissedilir gibi birçok soru işaretini barındıran maç, aşırı soğuk bir havada başladı. Aslında bu soru işaretlerinin en başında Gaziantep FK için negatif, Beşiktaş için pozitif olan bir etken vardı:Sergen Yalçın! Beşiktaş, Abdullah Avcı'dan boşalan teknik direktörlük koltuğuna, kulübün efsane ismi Sergen Yalçın'ı olağanüstü bir taraftar desteğiyle getirmiş, Beşiktaş'ta atmosfer bir anda değişmişti.Takımlar sahaya zorunlu değişiklikler haricinde aynı kadro ve aynı oyun anlayışlarıyla çıktı. Sumudica, Djilobodji'nin yerine Olkovski'yi konumlandırmış ve 5'li defans kurgusunu bozmamıştı. Sergen Yalçın da mevcut oyun anlayışıyla, topa sahip olan, rakibi 3.bölgeye itip, orada oynayarak, topu kendisinden uzakta tutma ve rakip alanda boşluk arama stratejisiyle oynattı takımını. Abdullah Avcı'nın sistemine çok benziyor ama 2 farkla! Birincisi, Vida ve Ruiz'in takım atak yaparken konumlandıkları yer. Abdullah Avcı döneminde bu 2 stoper rakip yarı sahaya kadar gidiyorlar, dönüşlerde de orta saha çizgisinde yakalanıyorlardı. Böylelikle rakiplerin hızlı hücumcuları arkada buldukları devasa boşlukları değerlendiriyordu. Vida ve Ruiz'in 2 maçtır sadece 5 metre geride konumlanması bütün sorunu çözmüş görünüyor. Bu bağlamda Kayode, Güray, Muhammet ilk maçtaki gibi boşlukları bulamadılar. Beşiktaş'ta ikinci önemli değişiklik Atiba ve Elneny'nin ribauntlardaki agresifliği ve rakip karşılamadaki sertliğiydi. 37 yaşındaki Atiba; Sousa, Maxim ve Güray 3'lüsüne karşı sert oynadı, Atiba'dan kurtulan Gaziantep FK oyuncuları bu kez Elneny duvarına tosladı. Elneny de aynen Atiba gibi, daha önce görmediğimiz şekilde sert oynadı. Bu 2 temel mantalite değişikliği Beşiktaş takımına defansif anlamda olumlu katkı yaptı ve Gaziantep FK'nın 3.bölgede top tutamamasına, ribaunt alamamasına, atak sonuçlandıramamasına neden oldu. Böylelikle bütün oyun, Gaziantep yarı sahasında oynanmış oldu.İlk yarıda aslında Gaziantep iyi direndi. Beşiktaş Burak'ın 2 pozisyonu haricinde net fırsat bulamadı. Bu durumun en temel nedeni olarak Ljajic'in durağanlığı ve etkisizliği olduğunu gören Sergen Yalçın, devrede tek bir değişiklikle takımını 3.bölgede daha hareketli ve daha üretken hale getirdi. Burak'la gelen penaltı golünden sonra Gaziantep direnmeye devam etse de, devre arasında Ljajic'in yerine oyuna giren Boateng, hem yaptığı koşularla boş alan oluşturdu, hem de istasyon oluşlarıyla topun 'golden box' denilen kale önündeki en tehlikeli bölgeye girmesini sağladı. Zaten 2.golü de kendisi, neredeyse kalenin içine kadar girerek kaydetti.Sumudica tarafında ise, geriye düşülen maçta 3 ofansif oyuncuyu çıkarıp, 3 ofansif oyuncuyu sahaya sürerek risk almaması dikkat çekti. Sumudica, sanki hal diliyle "Biz buradan puan alamayız" düşüncesini kabul etmişti. Son dakikalara kadar rakibin üstüne gidemeyen ve kalesinde pozisyon görmeye devam eden Gaziantep, gelen 3.gol ile evine 3 gollü bir mağlubiyetle dönmüş oldu. Sumudica, elbette kendi takımın zaaflarını, rakibin güçlü yanlarını biliyor ve Beşiktaş'ta oluşan olumlu atmosferi de gözlemlemiştir ama yine de biraz daha cesur olup, ofansif anlamda cesaretli kararlar vermeliydi. En azından 2-0'dan sonra Kayode'yi çıkarmamalıydı. Ama tercihini 'takımını sonraki maçlar için korumak' yönünde yaptı. İki teknik direktör arasında 'teknik bilgi' anlamında kıyaslama yapmak elbette antrenörlük mesleğine saygısızlık olur ama 'yöneticilik-liderlik' anlamında Sergen Yalçın'ın çok önde olduğu gerçeğini apaçık gösteren bir maç oldu. Futbolda 'winner' yani 'kazanan-kazanma alışkanlığı olan' liderler her zaman daha başarılı oluyorlar. Dünya futbol tarihi 'winner' liderlerin başarılarıyla yazılmıştır ve öyle olmaya devam edecektir.* Winner'ın kelime anlamı 'kazanan, galip, birinci' olup, bu ifade sporda 'lider, sürekli kazanma alışkanlığı olan' kişi ve kulüpler için kullanılmaktadır.