Süper Ligde 30.haftada, Kalyon Stadı'nda Galatasaray'ı ağırlayan Gaziantep FK, rakibinin hafta içinde oynadığı UEFA Avrupa kupası maçının mental ve fiziksel yorgunluğunu da fırsata çevirerek uzun bir aradan sonra galibiyeti tattı. 'Tam zamanında' gelen bu galibiyet, kırmızı siyahlı takım için oldukça önemli.4-1-4-1 dizilişiyle sahaya çıkan Galatasaray'da, Barcelona maçından farklı olarak Muslera, Semih, Emre ve Morutan ilk 11'de başladı. Gaziantep ise zaten kısıtlı kadrosunda en ideal isimlerle maça çıktı.Galatasaray'ın pas yapmasına izin verip, hızlı geçişlerde golü arayan bir oyun aklına sahip olan Gaziantep FK, ilk 30 dakikada 7 şut atmasına karşılık, Galatasaray'a bu bölümde sadece 1 şut imkanı verdi.Erol Bulut'un 3-5-2'si ile Sumudica'nın iddia ettiği 3-5-2'si arasındaki en temel fark, Erol Hoca'nın bek olarak Kitsiou ve Sagal gibi ofansif oyuncuları kullanması. Bunun bu maçtaki en net göstergesi 24.dk'daki Kitsiou'nun ters kanattan girdiği pozisyondu. Galatasaray ise ilk tehlikeli atağında Kerem'in, Djilobodji'ye attığı jeneriklik çalım sonrası gelen topta Gomis'in ayağından golü buldu. Böylelikle ilk isabetli şutu gol olan sarı kırmızılı takım 1-0 öne geçti. 3.bölgeye çıkamayan, çıkınca da topu tutamayan Galatasaray karşısında, golden sonra daha fazla ön bölgede konumlanan, gol arayan taraf Gaziantep oldu ve Şahinler uzatma dakikalarında eşitliği yakaladı. İlk yarıdaki 12. gol denemesinden 1 gol çıkaran kırmızı siyahlı ekipte, Djilobodji'ye ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Senegalli stoper, bu yıl 4. ve Gaziantep'e geldiğinden beri ise toplamda 12.golünü attı. Bir savunma oyuncusunun skora bu kadar etki etmesi, elbette ekstra bir katkı olarak görülmelidir. Erol Hoca, bir ara neredeyse Papy'i hiç oynatmamış ve neredeyse kaybetme noktasına gelmişti ama Papy Djilobodji, bu takım için, saha içi liderlik anlamında, ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu kanıtladı. Saha içi liderlik derken, Morutan'dan bunu bekleyen Galatasaray, en ufak bir liderlik/inisiyatif alma/aksiyon emaresi göremedi. Sahada 'yürüyen bir görüntü veren' Rumen oyuncu, hayal kırıklığı yarattığı bir maç daha izletti sarı kırmızılılara. Orta saha oyuncusunun koşu dayanıklılığı ile kanat oyuncusunun koşu dayanıklılığı arasındaki bariz farkı gördük Morutan'da. Orta sahada oynarken şiddeti yüksek sprint atmazsınız. Ama kanatta sürekli deparlı oynamak zorunda kalırsınız. Morutan'a bu kadar sprint attırırsanız, yürümesine de pas hatalarına da şaşırmamalısınız. Morutan'dan beklenen özelliklerin bulunduğu Maxim ise, oyunun geçen her dakikasında büyüdü, takımını iyi yönetti, gollere etki etti.İki takım, ikinci yarıya da aynı kadrolarla çıktı. Figueiredo, 51.dk'da çok net pozisyonda, altı pas içinden golü atamadı. Akabinde, Galatasaray'ın topa sahip olduğu ama pozisyon üretemedigi bir 20 dk izledik. Dakikalar 71'i gösterdiğinde, 'istatistiksel gol beklentisi' 2,39 iken Gaziantep'te, Maxim, penaltı golüyle skoru 2-1'e getirdi. Mental olarak da fizyolojik olarak da oldukça yorgun olduğu gözlenen Galatasaray karşısında, golü aramaya devam eden Şahinler, bu kez Maxim'in jeneriklik hareketlerle getirdiği topta, Figueiredo ile golü buldu, skoru 3-1'e getirdi. Kalan dakikalarda, yorulan, psikolojik olarak geriye düşen ve dağınık bir görüntü sergileyen Galatasaray karşısında, özgüveni yükselen Şahinler, 3.bölge oyununa ve pozisyonlar bulmaya devam etti ama maçta başka gol olmadı.Şahinler böylelikle, tam zamanında, en fazla ihtiyacı olduğu haftalar geldiğinde, Galatasaray'ın yorgunluğunu da fırsata çevirerek, 3 puanı aldı. Bu galibiyet, kırmızı siyahlı takımın, olası bir küme düşme potası psikolojisine girmesini de engellemiş oldu. Galatasaray'ın teknik ekibi tarafında ise, Torrent'i anlayamadım. Yorgun takıma sadece 2 değişiklik yapması (çıkanlar da son maçta oynamayan Emre ve Morutan), Maxim'e hiçbir tedbir almaması, orta sahaya dinamizm katmak adına bir hamle yapmaması, skor olarak gerideyken benchindeki Cicaldau, Halil, Feghouli gibi isimlerini sahaya sürmemesi gerçekten çok ilginç.