Elbette birkaç farklı mecradan Gaziantep şehri ve Gazişehir FK ile ilgili haberleri takip ediyorum. Gaziantep27 Gazetemizi de ayrı bir takip ediyor, hatta Ökkeş Bey’in yazılarını da ders niteliğinde görüp okuyorum.

Dün başta gazetemiz olmak üzere yerel medyadan ilginç bir detaya rastladım ama inanamadım açıkçası. Böyle bir pervasızlık, böyle bir kontrolsüzlük, böyle bir davranış şekli nasıl olabilir? Toplantıda bağırmak çağırmak, fırça atmak ne demek? Her suçu sporcunun üzerine atmak ne demek? Kontrol dışına çıkıp kendi kendine tokat atmak ne demek? Lütfen, özellikle rica ediyorum, tercümanlar aşağıdaki mektubu Sumudica’ya iletsinler:

Sayın Sumudica,

2019 yılındayız ve kadronuzda bulunan tüm sporcular Y ve birkaç tane genç de Z kuşağı diye adlandırılan nesillerdir. Y kuşağı 1979 ile 1999 yılları arasında doğan ve özgürlüğüne düşkün, otoriteye meydan okuyan, teknolojiyi iyi kullanan, kültürel iletişimi yüksek bir nesil. Yani; bu nesli ‘hayt-huyt’la, bağırıp çağırarak, emir talimat vererek yönetemezsiniz. Bu yönetim şekli, tüm dünyada hatta en geri ülkelerde bile tarihe karıştı! Dolayısıyla; dilinizi, jet ve mimiklerinizi yumuşatmalı, karşınızdaki sporcuya söz hakkı vermeli, hele hele bağırıp çağırarak kendinizi tokatlamamalısınız! Bu yönetim şeklinizle ligin 5.haftasını göremezsiniz!

Teknik Direktörlük müessesi başkandan, yöneticiden ve sporcudan başarı yolunda çok daha kritik bir müessesedir. Bir teknik direktör aynı zamanda iyi bir ‘Lider’ olmak zorundadır. Zira iyi bir lider olmadan basın-taraftar-yönetim-takım arasında doğru iletişim kuramaz, süreçleri iyi yönetemez ve başarıya ulaşamazsınız. İyi bir lider de, “Geliştirir, insana odaklanır, yenilikçidir, farklılık yaratır, motive eder, etkili iletişim kurar, danışır, fikir alır ve ödüllendirir’ Siz tam tersini yapıyorsunuz; ‘geliştirmiyor transfer istiyor, yapıya odaklanıyor insanı es geçiyor, yenilik ve farklılık yaratmıyor, oyuncuları suçluyor demotive ediyor, kimseden fikir almıyor, cezalandırıyorsunuz’. Üstüne üstlük oyuncuların psikolojisini bozuyorsunuz. Bakın Carlo Ancelotti, futbolcuları ile ilişkileri konusunda ne diyor: “Bu tür ilişkileri kurmak kolay değil ama çok önemli. Oyuncularımla eşit seviyede kalmam gerekiyor; üstte değil ama altta da değil! Oyuncuların gerçek sorunlara sahip gerçek insanlar olduğuna inanıyorum ve sonuca gitmenin en iyi yolunun ilişki kurmak olduğunu düşünüyorum” Bu sözleri söyleyen Chelsea, Milan, Real Madrid ile şampiyonluklar yaşamış, tüm dünyadaki tüm spor mecralarınca başarısı tescil edilmiş Ancelotti.

Lafı çok uzatmadan toparlamak gerekirse; Sumudica’nın önce insan ilişkileri ve iletişim konularında acilen bir eğitim alması ve derhal kendine çeki düzen vermesi lazım. Prof.Dr.İsmet Barutçugil’in dediği gibi “Yöneticilik; emir ve talimat vermek değil, İlham vermek”tir. Bu nitelikler 48 yaşında birisi için kısa sürede geliştirilebilinir mi? Orasını da yönetim düşünmeli. Bilmem anlatabildim mi?