Siyasette ne mutlak teslimiyete, ne kati düşmanlığa, nede duygusallığa yer yoktur Siyasette mantık ve halkın karşılıklı çıkar ilişkileri vardır.Bazı konular, bazı durumlar vardır ki içeride ne kadar tartışıp kavga etsende dışarıya karşı birlik olmak, beraber görüntü vermek gerekir.Tıpkı Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a Türkiye ye karşı girmiş olduğu haksız tartışma ve politikalara yanlış dahi olsa sahip çıkan rakibi Marine Le Pen gibi.Evet tüm Sömürgeci zihniyete sahip ülkelerin yönetim anlayışı gibi Fransanın liberal cumhurbaşkanı ve faşist muhalifi ülkesi çıkarları söz konusu olunca hiçbir iç çekişmeye takılmadan birbirine destek oluyor.Bir bakıyorsunuz ABD'de başkan adaylarından biri başkan biri bakan veya yardımcı vs. herkes hizmet için var, ne görev verilirse o..Çünkü ; Biliyorlar kendilerinin güçlü olması için ülkelerinin güçlü olması lazım, iktidarı zayıf, muhalefeti perişan, dışarda itibarı yitik, bitmiş tükenmiş, zayıflamış bir ülkeyi kim takar.O şekilde iktidar olsalar ne yazar.!.Bu gibi durumlarda, "Türkiye'de muhalefet iktidara hiç sahip çıkmıyor" dersek yalan olur ancak bunu bir Le Pen gibi yapmıyor yada yapamıyorlar dersek çok ta yanlış olmaz.Dış politikada hayalciliğe, maceraperestliğe yer yoktur, stratejiler hep kazanma üzerine olmalı, adımlar ona göre atılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dış politikasında ki , "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" parolası yanlış yorumlamamalı bu herşeye rağmen sulh, her şartta barış demek değil. Bulunduğumuz coğrafya baktığımızda6 Türkiye bir Asya Ülkesi, -Türkiye bir Avrupa Ülkesidir.-Türkiye bir Akdeniz Ülkesi. -Türkiye bir Karadeniz Ülkesidir.-Türkiye bir Balkan Ülkesi. -Türkiye bir Kafkasya Ülkesidir.-Türkiye bir Ortadoğu Ülkesi. -Türkiye bir Nato Ülkesidir.-Türkiye İslam Ülkeleri arasında yer alan bir İslam Ülkesidir.-Türkiye Türk Cumhuriyetleri arasında yer alan bir Türk Ülkesidir.-Türkiye bütün bu çok yönlü, çok taraflı seçenekleri dolayısıyla bölgesinde güç dengelerini sağlayabilecek bir Stratejik Bölge ülkesidir. Ve nihayet Türkiye; kendi gücünün farkına varıp ta içte istikrarı temin edip güç birliğini tesis ettikten sonra dünya hakimiyeti için rol üstlenebilecek Dünya ülkesi olmaya aday bir ülkedir.Böyle olunca figüran değil rolleri belirleyen ülke olma zorunluluğumuz var.Böyle olabilmesi için de bazı alışkanlıklarımızdan vaz geçmemiz lazım.Öncelikle, Siyasetteki rekabeti tamamen karşıtlık yada büsbütün biat etmek olarak algılamayı, bizden olmayana, bizim gibi düşünmeyene direk hain yaftası vurmayı bırakmamız lazım. Ya karşıda olacaksın hep eleştirecek muhalefet edeceksin, yada biat edip olup biten hiçbir şeye karışmayacak rahat edeceksin.Oysa, gerektiğinde taşın altına elini koyulabilen, memleket için toplum için inisiyatif alıp, bazı şeylerden feragat eden, akli selim olabilenler hep kazanıyor. Siyasetçilerimiz daha iyisini bilir ama, halk genel olarak özellikle dış politikada ki , iki ileri bir geri manevralardan, iç kutuplaşmadan rahatsız.Hükümetinde, muhalefetinde, ülkenin milli meselelerini iç siyaset malzemesi yapmasını "onlar bayılıyor olsada" istemiyor. Vatandaş ülkemizin en büyük hastalıklarından biri olan "kişiler ve değerler üzerinden" yaratılan gerilim siyasetinden bıkıp usanmış haber izleyemez hale gelmiş.
Bu gerilimi azaltmak, dosta güven düşmana korku salmak için ortak hassasiyetleri olan kesimleri azami müşterek yerine asgari müşterekte birleştirmek gerek.İktidarında ve muhalefetinde birlikte zaman zaman görüntü verme sorumluluğu, halkın da kendini yönetenlere, yönetmeye talip olanlara güven duymaya ihtiyacı var.Biz maalesef kişileri her şeyin önüne çıkaran bir anlayışla siyaset yapıyoruz.Oysa kişiler, partiler gelip geçici kalıcı olan devletler, fikirler ve bırakılan eserler.Türkiye büyük bir ülke Devlet Aklı ile hareket ettiği takdirde doğuda batıda, kuzeyde güneyde çıkarları için her türlü olumsuzluğu bertaraf edecek kabiliyette..Yeter ki atılan adımlardan vazgeçilmesin, yeter ki dosta güven düşmana korku vermek adına dahi olsa bir araya gelinsin...Gelinsin ki, bu birlikteliği dört gözle bekleyen, gerilim siyaseti yüzünden bir araya gelemeyen STK'lar, dernekler, vakıflar, cemaatlerde birlikte hareket edebilsin. Çünkü herkes bir tarafın holiganı olmuş, bağımsız hareket edemiyoruz, yollarımızın açılmasına ihtiyacımız var. Mustafa Kemal ATATÜRKÜN dediği gibi ; "Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvela bizim kendi benliğimiz ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen bütün iş ve hareketlerimizle gösterebilmeliyiz.,bilelim ki milli benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avıdır.” bizimde bu coğrafyada av olma hakkımız da şansımız da yok...