Nihayet uzun bir aradan sonra okullar açılıverdi. Bayram sonrası ilk iş gününden bugüne dek Gaziantep var olan trafik keşmekeşinin üstüne, okulların açılmasıyla birlikte servis ve toplu taşımada öğrenci kardeşlerimizin de oluşturduğu yoğunluk ile iyice çığırından çıkmış bir şehir trafiği ile yeniden karşı karşıya kaldık…

Okulların açıldığı ilk gün “keşke de okullar biraz daha tatil olsaydı, hatta hiç açılmasa” diyen birçok vatandaşın bu haklı serzenişine şahit oldum. Onlar yaşını başını almış, okulla, eğitimle ilişiği olmayan kişilerdi, ama yine de okulların açılmasını istemiyorlardı. İlkokul, lise ve üniversitelerin aynı günde eğitime başlıyor olması, şehirde zaten olmayan trafik düzenini, içinden çıkılmaz bir hale getirdi.

İstanbulda okulların açıldığı günden başlayarak, trafik biraz olsun rahatlatılsın diyerek belediye birçok önlemler aldı. Toplu taşımayı belirli saatlerde ücretsiz yaparak, okul servislerine belediye otoparklarını ücretsiz kullandırarak ve buna benzer diğer önlemlerle bu sorunla mücadele edilmeye çalışıldı. Ne kadar başarılı oldu, orası tartışılır, ama ortada bir sorun ve o sorunu çözmek için gayret gösteren yöneticiler görmek, sorun çözülmese de ülkemiz adına sevindirici bir gelişme…

Gelelim Gaziantepe…

İstanbul Büyükşehir de AKP belediyesi, Gaziantep Büyükşehir de…

Ama gelip görelim ki, maalesef Gaziantepte okul trafiğini yönetmek adına çok az ve hatta hiç kolunu kıpırdatan olmadı. Güya akıllı kavşak sistemine geçmiştik. Sabah saatlerinden başlayıp, trafik sıfırlanana kadarki süreçte sözde akıllı kavşakların maharetlerine ve şehrin ana caddeleri üzerindeki trafik belasına hepimiz şahit olduk.

İnsanlar bu yoğun trafikte yola hususi araçlarıyla çıkmaktan zaten hiç hoşnut değiller. Toplu taşımayı kullanmak elbette en akıllıca olanı ama toplu taşıma araçlarının da yoğun saatlerdeki durumunu hepimiz biliyoruz. İnsanlara toplu taşımayı çok daha cazip hale getirecek yeni yollar bulunmadığı takdirde şehrin her caddesine, sokağına battı çıktı yapsak bile bu trafik sorunu çözülmeyecektir. Beyler, bayanlar, bu şehri yönetenler, Gaziantep trafiği artık öyle bir noktaya geldi ki, istediğiniz kadar yol, köprü yapın, bu trafik çözülmeyecek, çözemeyeceksiniz. Gaziantepliyi toplu taşımaya teşvik etmeyi başaramadığınız sürece bu sorunu çözmek mümkün olmayacak…

Zaman zaman toplu taşımayı kullanan birisi olarak gözlemlediğim bir hususu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Gaziantepte yaşayan binlerce Suriyeli ve diğer milletlere tabi insanlar da doğal olarak toplu taşımayı kullanıyor. Tıklım tıklım dolu bir otobüste veya tramvayda ayakta kalan çocuklu hanımları, yaşlı amcaları, teyzeleri ve hastaları gördüğümde kendimden utanıyorum. Allah var bizim Gaziantep halkı ve genel olarak Türkler, toplu taşımada buna çok dikkat ediyor. Bir yaşlı teyze, hamile bir kadın gördüğümüz an ona yerimizi vermek için adeta yarışıyoruz. Amma ve lakin bu Suriyeli kardeşlerimiz ile diğer milletlerin toplu taşımada başında dakikalarca hasta, yaşlı birinin beklemesini bile hiç takmıyorlar. Hele hele bazen araçlarda özürlü, hasta ve hamilelere ayrılan özel yerlerde oturmalarına rağmen, onların hakkı olan bu yerleri işgal edenlerin çoğunluğunun Suriyeli olduğunu görmek beni düşündürüyor.

Yeri geldiğinde bu konuda müdahale edelim, onları uyaralım. Sonuçta bizim ülkemizde yaşıyorlarsa bizim kurallarımıza uymak zorundalar. Savaştan kaçıp, canlarını zor kurtaran, yaşadıklarına şükretmesi gereken bu kardeşlerimiz, bizim şehirlerimizde, bizlere uyum sağlayamayacaksa hiç kimse kusura bakmasın, bizim kurallarımıza uymak zorundalar. Geçen günlerde bir hükümet yetkilisi “Suriyeliler kalıcı” açıklamasında bulundu. Evet, kısa sürede Suriyeliler ülkelerine dönecekler gibi gelmiyor. Ama onların şehirlerimize uyumu konusunda da o yazılı olmayan kurallarımızı, gelenek ve göreneklerimizi çiğnememeleri için de bizlerin duyarlı olması gerekiyor…

Gelecek hafta görüşünceye dek, sağlıcakla kalın…