Bu haftaki yazımı insanlığın gerçekten ölmediğini, ama buna rağmen iyilik yapılanların büyük kişilikler karşısında yine her zamanki namkörlükleri,bencilliklerini işleyen bir olaya ayırmak istiyorum.Olay Kütahya'nın Simav ilçesinde meydana geliyor.71 Yaşındaki SSK emeklisi Ahmet KARADAĞ isimli vatandaş akşam namazını camide kıldıktan sonra evine giderken yolunun üzerinde bir poşete rastlıyor. Bulduğu poşetin içine baktığında yaklaşık 1 milyon liraya yakın para ve bir cep telefonu görüyor. Sabahın olmasını bekledikten sonra paranın kuruşuna dokunmadan ilçe belediyesinin yolunu tutuyor.Belediyede yapılan incelemeler sonucunda aynı gün para kaybettiği ihbarında bulunan nakliyeci Şerafettin ŞAHİN'in beyanlarıyla poşetteki para miktarının uyuşmasıyla paranın sahibi bulunuyor ve belediyede devir teslim törenine benzer bir organizasyonla Ahmet Amca ile Şerafettin Bey buluşturuluyor.Şerafettin Bey,aynen şunları söylüyor; "Sevincimi anlatamam. Koşarak gittiğim belediyede, paralarıma kavuştum. Paramı bulan Ahmet amcaya teşekkür ediyorum. Demek ki bu devirde böyle dürüst insanlar da varmış. İnsanlık ölmemiş" Bu cümleleri söyledikten sonra cebinden çıkarıveriyor gıcır gıcır bir 100 Türk Lirası... Medya mensuplarının önünde parasını bulan,kuruşuna dokunmadan tekrar kendisine iade eden Ahmet Amca'ya büyük bir ödül verirmişçesine "bahşiş" diye adlandırdığı 100 lirayı uzatıveriyor.Parayı aldıktan sonra elbette dürüstlük abidesi bu güzel insandan birkaç cümle duymak istiyor basın mensupları... Ahmet Bey Amcamız şunları söylüyor; ""Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı. Bahşişi de almak istemiyorum ancak paranın sahibi ısrarcı olduğu için kabul ediyorum" Belli ki Ahmet Amca bu dürüstlüğü,bu insanlığı gerçekten hiçbir karşılık beklemeden yapmış.Kendisiyle dalga geçercesine uzatılan 100 lirayı da yine almak istemese de basın mensuplarının önünde zor duruma düşmemek için ısrar eden paranın sahibini kırmamak için,alıvermiş o 100 lirayı... Ahmet Amca aldığı o 100 lira ile zengin olmazdı ama paranın sahibi Şerafettin Bey kardeşimiz o parayı bulamasaydı zenginliğinden olacaktı,hatta belki de batacaktı,iflas edecekti. Şerafettin Bey,kendi kafasından kendisine yapılan bu insanlığın bedeli olarak 100 TL değer biçmiş,hiç değer de biçmemiş olabilirdi.O kendisinin kişisel tercihidir,kimse kendisinden bir beklenti içinde değildir ama bence yapılan bu insanlığa o paranın tamamını "bahşiş" olarak versek de azdır.Şahsen o parayı kaybeden şahıs ben olsaydım o paranın en az %20'sini Ahmet Amcamıza bahşiş olarak değil,anasının ak sütü kadar helal bir kardeşlik payı olarak, kendisi kabul etmese de zorla kabul ettirirdim. Bu arada bahşiş kelimesinin anlamına baktım.Fransızca kökenli olan bu kelime yapılan bir hizmete ödenen ücretten ayrı olarak,fazladan verilen para anlamına geliyormuş.Yani aslında hak edilmeyen ama parası olan kişinin gönlünden geçen bir para imiş...Kimse kusura bakmasın, bu ülkede yapılan insanlığa değer biçmek kimsenin haddine değil... Yıllarca zor zekat geçinen,yoklukla zorluklarla yaşamaya çalışan bu örnekteki Ahmet Amcamıza benzer onlarca,yüzlerce ve hatta binlerce vatandaşımızın olduğunu bilmek beni gerçekten çok sevindiriyor.Herşeye rağmen insanlığın ölmediğini defalarca kanıtlayan bu güzel insanlar,Orta Asya'dan günümüze kadar süren devletlerimizin temelini oluşturan ana zihniyet olmuşlardır.Gün geçtikçe geleneklerimizi,göreneklerimizi,kişiliğimizi oluşturan o yüzlerce yıllık örfümüzü,adetlerimizi,inançlarımızı unutuyoruz.Böyle basit bir para kaybetme olayında bile erdemlilik gösteren bu insanları artık çok az görüyoruz... Herşeye rağmen,kişilik ve namusundan ödün vermeden alın teri ile kazanan,harama dil uzatmayan insanların az da olsa var olduğu bir ülkede yaşamaktan gurur duyuyorum... Gelecek hafta görüşmek üzere,mutlu haftalar dilerim.