Yıllar sonra birazda mecburen aldığım radikal bir karar sonrası,Değişimden ne kadar korktuğumu daha iyi anladım.İleride büyük ihtimal "keşke daha önce yapsaydım" diyeceğim bir eylemiAcabalar ve pişmanlık korkusuyla yıllarca erteledim.Ama her şeyde olduğu gibi gitmeninde zamanı gelmiş,Demir almak vakti tamamlanmış olmalı ki,Çok sevdiğim, hayatımı, kariyerimi, kişiliğimi kazandığım.Tek başına gelip 7 kişilik bir aile olduğum Gaziantep'ten hayırlı bir gerekçe ile ayrılma kararı aldım.Hem de ileride özlem duyacağımı, hasret çekeceğimi, hala Antep'te yaşıyormuş gibi davranacağımı bile bile. Birçok kişinin yoğunluktan kalabalıktan gına gelip Gazi şehirden uzaklaşmak istediği bir dönemde daha sakin, daha huzurlu tabii çok daha soğuk bir yere doğup büyüdüğüm memleketim Sivas'a gidiyorum.Burada çok değerli dostluklar, çok iyi arkadaşlıklar kurmuş, çok fazla entegre olmuş olmamın vermiş olduğu zorluğu göğüsleyerek, ben bile inanmakta zorluk çekiyorum kendi isteğimle gidiyorum.Hayatımın en güzel yıllarını geçirdiğim çocuk yaşta gelip ortaokulu ve lise birinci sınıfı burada okuduktan 10 yıl sonra rızk mücadelesi geldiğim,5 çocuğumu burada kucağa alıp babalık duygusunu hiçte yalnızlık çekmeden defalarca tattığım,Meslek hayatımın tüm tecrübelerini edindiğim, siyasal ve sosyal olarak çok yoğun ve hareketli günler geçirdiğim,
Birçok hususta kader birliği, dava arkadaşlığı yaptığım değerli dostlarımın destekleri ile her kademesin de görev aldığım sendikal mücadelenin finalini yaptığım,Günün şartlarına bakıldığında başarılı sayılabilecek bir sendikal mücadele, başarısızlıkla sonuçlanan ticari deneyimler ve Gaziantepspor yöneticiliği ile hem kendimi hemde ailemi bağladığım, Geldiğimde milyona yakın olarak tarif ettiğim nüfusu şimdi ise üç milyon sınırına dayanan, gastronomi ve Suriyeli meselesi nedeniyle hayat pahalılığının alıp başını gittiği, yüzbinlerce asgari ücretlinin yaşadığı, kira giderlerinin asgari ücret ortalamasında olduğu, Yaşanabilirlik seviyesinin her geçen gün düşüyor olmasına rağmen gelenin benim gibi gitmekte çok zorlandığı, herşeye rağmen güzelliklerine şahit ve sahip olduğum Gaziantep'ten ayrılıyorum.
Her gidiş ayrılık değildir çoğu zaman bir başlangıçtır.Gaziantep'te güzel başlamıştık çok şükür güzelde tamamladık ne ekşidik ne koktuk son demde anne babaya birazda memlekete hizmet etmek adına gidiyoruz.22 yıl gibi insan hayatı için önemli bir süre, farklı bir kültüre entegre olarak yaşayıp, yeni bir sosyal ortama girmenin korkulacak birşey olmadığına, olmayacağına kanaat getirdim. O yüzden biraz daha rahatım.Gaziantep'te onlarca değerli arkadaşım onlarca evimin olduğunu bilerek gitmek ayrı bir mutluluk. Gaziantep'e bir sonraki gelişimiz, nüfus ve trafik yoğunluğunun azaldığı hayatın ucuzladığı bir vakte gelir inşallah.
Hürriyet yazarı Melike BİRGÖLGE'nin 2008' de gitmek üzerine şiir ve yazmış olduğu yazının bir bölümünü sizlerle paylaşıyor beğeninize sunuyorum. "Sorarım size, hayat boyu çekilir mi bu?Tabii ki hayır.İşte o yapılacak olan tek şey ne?Çok basit!Gitmek!Evet kolay bir eylem değil belki.Önemli olan da zoru başarmak değil mi?Gitme zamanı geldiğinde cesaretinizi toplayıp gidin!Nereye olursa olsun…Giderseniz belki yanar kül olursunuz. Daha sonra Zümrüd-ü Anka gibi kendi küllerinizden yeniden doğarsınız. Ama gitmezseniz sürüm sürüm sürünürsünüz.Bilin ki sürünmek ölmekten beterdir.Bu konuda ilk adımı da ben atıyorum.Kimbilir belki cesaretlendiririm birçok kişiyi.Ama gidişim nedensiz değil.Gidiyorum, buluttan ayrılıp da düşen yağmurun kederiyle!Zamanında sevdayı ince bir nakış gibi kalbime işleyen kişinin, bıraktığı buruk ve yarım kalmış anılarını sarıp yaralarıma; ağaçların köklerini toprağa saldığı gibi sevgimi ve aşkımı çok sevdiğim o kalbe bırakarak... Ya siz?Bence de geride ne bırakırsanız bırakın gitmekten ve değişimden korkmayın...Müşterek dualar da unutulmamak dileklerimle hayırlı Cumalar esenlikler diliyorum...