Gaziantep şehri elbirliğiyle Gaziantepspor’un fişini çektikten sonra, Sankospor’dan, Büyükşehir Belediyespor’a oradan Gaziantep FK’ya yürüyen sürece tanıklık etti.

Geçmişte Gaziantepspor, Sankospor ve Gaskispor gibi Türkiye liglerinin farklı kategorilerinde ağırlığını hissettiren endüstriyel bir futbol mentalitesi varken, bugünlerde cebelleştiğimiz sorunlara bakalım.

Gaziantepspor’u futbol mezarlığına yolladıktan sonra ekâbirlerin Gaziantep FK süreciyle şehrin futbola olan açlığını gidermeye çalıştığı bir realite.

Ancak Konukoğlu ailesinin işlerini bahane ederek takımı emanetçi başkana devretmesi, tabir yerindeyse yediemine teslim edilmiş bir yapıyı işaret ediyor.

Başkan fazlasıyla iteklenerek sürüklendiği bu yapıyla hazım sorunu yaşarken ‘istemedik aş” misali her aklı estiğinde istifa kartını açmakta bir beis görmüyor.

Gaziantep FK denilince antrenmanda, maçlarda, kamuoyu önünde ve basın karşısında birlik görüntüsü veren, güçlü ve karizmatik duruşuyla güven veren bir başkanlık yapısı yok gibi.

Ortada bir tek Müslüm Özmen var. Antrenmanlarda teknik ekiple, futbolcularla moral motivasyon depolayan, maçlarda tribünlerde yalnızları oynayan, basın önünde tek adam.

Herkes işinde gücünde. Bir tek Müslüm Özmen sahada.

“Saldım çayıra, Mevla'm kayıra” havasına mahkûm edilen, bu haliyle doğal seleksiyona tabii tutulan Gaziantep FK’yı Gaziantepspor’un ahı tutarsa hiç şaşmayın.

Zira iktidar partisine Bakan veren, MYK’sında temsilcisi bulunan, Türkiye’de gündem yaratan güçlü Gaziantep şehrinin imajı maalesef futboluna yansımıyor.

TFF’nin da etkili bir şekilde temsil kabiliyeti olmayan, dolayısıyla federasyonda lobi faaliyetinden yoksun Gaziantep FK uğradığı haksızlıklara yenik düşüyor.

Geçmişte Asım Atmaz’la federasyonda, futbol kamuoyunda ise Celal Doğan’la eşgüdümlü çalışmanın yarattığı etkiyi hep beraber yaşamış bir şehir olarak hayıflanmıyor değiliz.

Gaziantep şehir olarak bunları hak etmiyor. Lütfen bu güzellik uykusundan uyanalım