Ekşi sözlükte elindeki gücü kötüye kullanmak;"Aileden tutun da, okul, askerlik, sevgililik, evlilik v.b her türlü ilişki biçimi ve sosyal ortamda görülmesi muhtemel bir durumdur.

Bürokrasi ve siyasal iktidarda da gözlemlenir.

Gerek sosyal gerek toplumsal rolleri gereği ya da bir kurum tarafından o ya da bu şekilde eline bir güç verilmiş kişiler, eğer o gücün hizmet etmesi gereken amacı öteleyerek, gücü kendi egolarını tatmin ya da şahsi çıkar amacıyla kullanıyorlarsa, gücün kötüye kullanılması söz konusudur..." diye tarif ediyor.

Son yıllarda bu tarife uyan çok insanla karşılaşıyoruz.

Her dönemde vardılar ama son dönemlerde çoğaldılar ve çok ama çok abarttılar.

Varsa bir güç insanların sorun ve sıkıntıları için kullanılmalı, her ne kadar dalkavuklar ve güce tapanlar buna fırsat vermese de,kişilik sahibi insanlardan beklenen odur.

Allah korkusu olan ahlak sahibi insanlardan beklenen her sorun ve sıkıntıya sahiplerine göre değil nicelik ve niteliklerine göre bakmaktır.

Biz sendikacılık yapıyoruz, sahadayız bu güç sarhoşlarını ve onları hallerine bırakmayan dalkavuklarını çokça görüyoruz.

İyi ki onların durumunda değiliz çok şükür ki onlarla mücadele ediyoruz.

Tabi güç sarhoşları yanında karşılaştığımız en trajik vakalardan biride güce tapınma derecesinde itaat edenler ve güçlünün yanında olmayı marifet sayanlar.

Onlar güç sahiplerinden daha tehlikeli aynen aşağıdaki tarife uyan kişilikteler, aslında güç karşısında irade ortaya koyamayanların en büyük eksiği kişiliklerinin tam oturmuş olmamasıdır.

Her kim olursa olsun hangi gücün arkasına sığınırsa sığınsın irade sahibi bir insana kendi doğrusunu dikta edemez.

Kişilik ve irade bir birini tamamlayan iki güzel özellik diye düşünüyorum.

Sahada karşılaştığımız en önemli kesimlerden biride Kendilerinin yapamadıklarını başkalarının yapmasından dolayı fevkalade mutlu olan gücü sevenler topluluğu.

Bazıları bu kesimi 'güce tapanlar' olarak ta tarif ediyor.

Lügat'ta "Güce tapmak sık rastlanan bir zaaftır ve toplum bireylerinin büyük kısmı bu zaafla yaşar.

O kişiler bir fikri değil, sadece 'güçlü olanı' ve O'nun savunduğu şeyleri savunurlar.

Ne yaptığına, nasıl yaptığına bakmazlar, baksalar da görmezler, göremezler…

Biriyle konuşurken bu konumda olduğunu fark ederseniz konuşmayı kesin ve sakın ola, o kişiye kızmayın.

Güce tapma bir zaaf ve aynı zamanda bir bilinç durumudur.

Bu bilinç durumunu değiştirmenin, bir başka evreye atlatmanın yolları vardır. Ancak bu yollardan birinin bile, karşınızdakini ortaya kanıtlar öne sürerek ve konuşarak ikna etmek olmadığını bilin.

O'nun sizi kendi fikrine ikna etme olasılığı ne ise; sizin O'nu kendi fikrinize ikna etme olasılığınızla aynı orandadır. " diye güzel bir açıklama düşmüşler …

Tabiki sosyal çevremizde bizimle birlikte yaşayanlar, bizimle aynı havayı teneffüs edip aynı suyu içenler.

Burada güç karşısında gösterilen zaaf kadar gücü ranta çevirme beceriside önemlidir.

Her kişilik gücün arkasına sığınıp güçlenmeyi kişiliğine karakterine insanlığına yakıştıramaz.

Zaten gücü kullananlar daha çok kraldan çok kralcı olanlardır.

Muhatabının mağduriyetini ranta çevirmek ne kadar ahlakidir taktirini size bırakıyorum.

Güç kimsenin yapamadığını yapmak Başkalarının çaresizliklerin de onlara yardım etmektir. Güç kötülük değil iyiliktir

Allah bizleri ellerindeki imkan ve güçleri kendi şahsi çıkar ve menfaatleri için kullanmayı marifet sayanlardan etmesin.