Sonunda beklenen oldu ve biriken enerji kendini patlattı.

Ve o güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler

Birgül Ayman Gülerin CHPden istifası eşyanın tabiatı gereği.

Bir bilim insanının siyasete monte etmeye çalışmanın yine bir kültür adamını aynı siyasete eklemleme uğraşısının ne kadar zor ve azap verici bir çabaya dönüştüğünü en iyi bilenlerdenim.

Zira, küçük ve basit adamların ayak oyunlarına dönüşen siyasetin aslında bir erdem okulu olması gerektiğini yıllar önce ifade etmiştim.

Ancak nafile.

Siyaseti parti kimliği ile rozetin arasına sıkıştıranların sığlığıyla uğraşma bahtsızlığı, sahada olması gerekenleri tribüne gönderiyor.

Dünyada en son siyaset yapması gerekenleri ise ne yazıkki siyaset sahasına sürebiliyor.

Sırası her geldiğinde Ecevitin toplumla ve siyaset erbaplarıyla paylaştığım bir sözü var;

Siyaset kirlendikçe halk siyasetten uzaklaşır

Bu manada siyaset kirlendikçe kirlendi ve sonunda iyice balçıklanarak süreç halkı tamamen depolitize etti.

İlke ve ideoloji savaşı verenlerin siyasetten uzaklaşması ise siyaset dalkavukluğunu tetikledi.

Birgül Ayman Güleri 2000 yılından bu yana tanıyorum.

Zira 2000 yılı başlarında kamuoyunda Bağımsız Cumhuriyet Hareketi olarak bilinen oluşumda birlikte çalışma olanağı bulduğum bir isim.

O Cumhuriyet mitinglerinin gür sesli hatibi, Mustafa Kemalin yiğit ve gözü pek kızlarından biriydi.

Cumhuriyet Halk Partisi ile siyasal yaşamına yeni bir rota çizdiğinde de gerçekleri ifade etmeye devam etti.

CHP içinde Altı Okçu düşünceyi ısrarla savundu.

Cumhuriyetin aydınlığını bölücülüğe ve gericiliğe karşı koruma ve kollama kararlılığı içinde oldu.

Türkiye kamuoyunu sarstığı ve hipnoz edilmiş toplumsal dokuya ani şoklar verdiği dönemlerde de, Birgül Ayman Gülerle görüşmelerimiz sürdü.

Bu istifaden benim çıkarttığım sonuç; Sorosçuların dizayn ettiği yeni CHPnin asıl CHPyi tasfiye hareketine karşı yerinde ve zamanında bir tepki.

TESEVci liberal solcuların partide Sezgin Tanrıkulu gibi bir Kürt milliyetçisiyle başlattığı kabuk değişimine Mehmet Bekaroğlu gibi bir Laz milliyetçisi ile devam etmesi hayrı değil, şerri işaret etmektedir.

Rejimi ve Cumhuriyeti inşa eden, devletin başlangıç ilkelerine ve felsefesine hayat veren Atatürkün partisi artık batılı başkentlerin telkinleriyl bir kişilik erozyonuna doğru koşmaktadır.

Bu bağlamda;Cumhuriyet Türkiyesinin en önemli manevi miraslarından biri olmaya devam eden CHPdeki eksen kaymasına dur diyecek olan anahtar, Türk halkının siyasal öngörüsü ve ilkelerine sahiplenme kararlılığıdır.

Zira Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkandan da, ekibinden de, milletvekillerinden de daha büyüktür ve gereklidir.