"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN ALÇAKTIR" Tarihin yeniden yazıldığı günleri yaşıyor ve ona tanıklık ediyoruz. Türkiye sınır güvenliğini ve toprak bütünlüğünü teminat altına almak için askeri bir operasyon başlattı.Bu kısmi harekatı topyekün bir savaş olarak mütala edenler, meşru zeminde verilen mücadeleyi itibarsızlaştırmak amacıyla her türden ahlaksızlığa müracat edebiliyor. Türk askerinin uluslararası anlaşmalara dayanarak, meşruiyet çizgisi içinde verdiği mücadeleyi istila harekatı gibi gösterme çabaları sonuçsuz kalmaya mahkum.Bu temel gerçekliği onlarda biliyor. Ancak, Ne garip bir tecellidir ki, Türk düşmalığında birleşenler, Haç’la Hilal’i bu şizofren duygu fırtınası için aynı safta buluşturabiliyorlar.Macaristan ve İspanya hariç bütün Avrupa kıtası karşımızda. Katar hariç bütün Arap dünyası, Somali dışında Mısır’ın başını çektiği bütün Kuzey Afrika. ABD güdümlü peyk devletler. Asya’da, Pakistan dışında görüş bildirme cesareti olmayan, aklını kiraya vermiş yapılar.Türkiye’yi Suriyelilerin Avrupa kıtasına göç yolunda tampon bir ülke olarak gören sözüm ona uygar batı, IŞİD ve PKK gibi Amerikan menşeyli iki örgütle olan mücadelsinde yalnız bırakmakla kalmadı, tercihlerini terör örgütlerinden yana kullandılar.Türkiye’yi dış misyonda böylesine yalnızlaştıran anti-Türk bloklaşmaya balıklama bir atlayış yapan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Rum-Grek ağzıyla yaptığı açıklamalar resmen kanımızı dondurdu.Savaşın iki meşru güç arasında olduğunu bilmeyecek kadar cahil, Türk ordusunu kan dökmekle suçlayacak kadar hadsiz bu adam müsveddesi, General Grivas’ı, Nikos Sampson’u, Makarios’u, Megalo-İdeayı, Atlılar’da, Muratağa’da, Sandallardaki kitlesel Türk soykırımını unutmuş görünüyor.Bugün kuzey Suriye’de uluslararası hukukun verdiği hakla meşru bir savunma refleksi gerçekleştiren Türkiye 1974 yılında da yine aynı meşru zeminde soydaşlarının mal ve can emniyetini temin maksadıyla yeşil adada kısmi bir operasyona imza atmıştı.Irkçı ve faşizan Rum yayılmacılığının sekteye uğratılmasıyla iki kesimli, iki devletli Kıbrıs gerçeği oluşurken, geçmişi çabuk unutan Mehmet Ali Talat gibi Mustafa Akıncı gibi Rum kırması zevat ise hiçbir enerji harcamadan kendini Cumhurbaşkanı koltuğunda buldu.İçimizdeki gafiller tarihi pozisyonunu unutsalarda, bir yerlere mesaj vermeye çalışsalarda realite meydanda.Tarihsel paradoks “siz Türklüğünüzü unutsanızda, onlar sizin Türk olduğunuzu asla unutmazlar” gerçeğinde bizi birleştiriyor.Ne dersiniz?