George W. Bush'un okyanus ötesinden başlattığı 'Büyük Haçlı Yürüyüşü'nün Türkiye ölçeğindeki son aşaması Yeni Anayasa çalışmalarıdır.

Zira Ankara Başkentli sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını tartışmaya açık hale getiren, üniter – ulus yapılanmasını ortadan kaldıran yeni Anayasa çalışmaları, gerici ve bölücü ittifakının bir sonucu olması hasebiyle de bilinen anlamıyla da tam bir dayatmacadır.

Birinci Cihan Paylaşım Savaşımının tozu dumanı içinde emperyalizmin topyekün askeri cebriyle Anadolu'ya çekilen Osmanlı manzarasına mukabil, kendi milli coğrafyasında dahi yaşama hakkı elinden alınmış bir milletin yeniden milletleşme serüveninin adı 'Milli Kurtuluş Savaşı' olmuştu.

Savaşın galibi ve yeni devletin kurucu asli unsuru olan Türklerin toplumsal bir mutabakatla oluşturduğu Anayasa, Milli ve tekil devleti vazgeçilmez siyasal zorunluluk olarak işaret ederken, günümüz koşullarında baştan ayağa yeni bir Anayasa yazılımına ihtiyaç yokken, Atlantik ittifakının emir ve telkinleriyle silbaştan yeni bir Anayasal yazılıma ihtiyaç duyulması Emperyalizmin ve işbirlikçiliğin emir-komuta merkezi tasarrufunun bir sonucudur.

Devleti zayıflatmayı, tali unsurları güçlendirmeyi, Merkezi otoriteyi ortadan kaldırarak eyaletleşmenin önünü açmayı, millilik esasından vazgeçerek milleti ortadan kaldırmayı amaçlayan bu gerici ve bölücü yazılım süreci, Türk Milletinin milli iradesini temsil etmiyor.

Dolayısıyla meşruiyeti dahi tartışma konusu olan bir hükümetin Washington-Brüksel merkezli telkinlerle vücuda getirmeye çalıştığı bu Anayasa Türk Milleti açısından yok hükmündedir.

Hayata uygulama şansı olmayan kimi ütopik fikirlerin Anayasayı ideolojik olarak kuşatmasına zemin hazırlanması yasal değildir.

Gayri yasal zeminlerde güya 'toplumsal mutabakat' aldatmacasıyla süslenmiş bu yazılım çalışmaları, yüce Türk Milletinin ihtiyaçlarını karşılamaktan çok, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)'un ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir.

Yaklaşık bir asır sonra yeni bir emperyalist çullanışla karşı karşıya gelen Türk Milleti kanı ve canı pahasına, her türlü dahili ve harici saldırı ve ihanete karşın, kurmayı ve kurtarmayı başardığı milli coğrafyasında, Şeyh Sait ve Derviş Mehmet artıklarının, Emperyalist-Haçlı birliğiyle taçlandırılmış bu karşı ittifakıyla yeni bir yol ayrımına zorlanmaktadır.

Türk Milleti ya Türkten gayri herkese hizmet eden bu Anayasaya karşı duracak ve Milli varlığını muhafaza edecek, yada vatanını, devletini ve mevcudiyetini dahili ve harici düşman unsurların merhametine terk edecektir.

Bu Anayasaya sessiz kalmanın da, savunma reflekslerini ortadan kaldırarak düşmandan merhamet dilenmenin de sonu ölümdür.

Washington-Brüksel Anayasasına da, yeni şeytan oyunlarına da dur denmelidir.