Bugün sofralarınızda severek tükettiğiniz, Türk milleti olarak vazgeçilmezimiz olan 1 kg etin nasıl meydana geldiğini, ne emekler sarf edilerek sofralarınıza ulaştığının hikayesini anlatacağım sizlere. Hadi başlayalım ...

Hikaye beslemek amacı ile alınan besilik danaların satın alınması ile başlıyor. Bunun için günümüzde basitçe iki yöntem var. Bunlar;

1) Yurt dışından ithal besilik dana satın alınması

a) Yurt dışına giderek bizzat hayvan seçimine katılabilir ve kendi hayvanlarınızın alımı ile ilgili süreçleri yurt dışında da takip edebilirsiniz.

b) Hayvan ithalatı yapan firmalara para ödersiniz ve onlar sizin adınıza besilik danalarınızı seçip, alıp getirip size limandan teslim ederler.

2) Yurt içinden besilik dana satın alınması

a) Yurt içinde bizzat hayvan seçimine katılabilir ve kendi hayvanlarınızın alımı ile ilgili süreçleri yurt içinde de takip edebilirsiniz.

b) Aracı firmalara para ödersiniz ve firmalar sizin adınıza gidip hayvan seçip size çiftliğinizde hayvanlarınızı ederler.

İşte asıl iş hayvanların işletmenize / çiftliğinize girmesi ile başlar. Bu andan itibaren 7/24, bayram, hastalık, cenaze, aile vb hiç bir mazeretin geçerli olmadığı, yaz, kış gibi mevsimden bağımsız çok meşakkatli bir süreç başlar.

Hayvanlar çiftliğe geldikten sonra birkaç gün sakin geçer. Daha sonra koruyucu hekimlik uygulaması ile işe başlarız. Bu uygulamada geniş spektrumlu bir antibiyotik, Stresi azaltmak amacı ile Vitamin C uygulamaları yapılır. Takip eden günlerde iç ve dış parazitlerle mücadele için enjeksiyonlar ve tablet şeklinde hap yutturmalar yapılır. Son olarak ta aşılama protokolü devreye alınır. Bu amaçla bölgeye, iklime, salgın hastalık durumuna, hayvanların ırkı, menşei gibi durumlara göre değişmekle birlikte temel olarak Enterotoxemia (Yem Aşısı), Şap Aşısı, Şarbon Aşısı, IBR, BVD, Tüberküloz gibi etmenlere karşı aşılamalar yapılır.

Daha sonra besi süreci başlar. Yine çevresel, iklimsel ve hayvanın fizyolojik durumu gibi bir çok değişkene göre değişmekle birlikte günde bir, iki bazen de üç, dört öğün yemleme yapılır. Her gün hayvanların su içtiği suluklar yıkanır, temizlenir. Altlıklarının gübreden arındırılması için çeşitli zaman aralıklarında gübre temizlenir. Aylık olarak düzenli bir şekilde hayvanların tartımları yapılır ve performansları takip edilir. Bunun yanında hasta olanlar tedavi edilir, işletmede meydana gelen hasar ve arızalar anında tamir edilmek zorundadır. Çünkü canlı hayvan hata kabul etmez.

Yılda bir kez kaba yem temini için Buğday samanı, Yonca kuru otu, Mısır silajı gibi tedarikler yapılır. Bu tedarikler yapılırken günlerce uykusuz kalınır. Aynı zamanda çiftliğin işleri de devam etmektedir. Dediğim gibi canlı hayvan işim var, meşgulüm, çok yoğunum, hastayım vb mazeretleri asla anlamaz ve dinlemez.

Bu iş aynı zamanda tehlikelidir de. Sonuçta erkek hayvan ile uğraşıyorsunuz. Agresif olurlar, zaman zaman bazı saldırılara maruz kalırsınız. Bu işle uğraşan tüm meslektaşlarımın acı veya tatlı hayvanlar ile ilgili anıları mevcuttur. Örneğin; benim Nisan 2020 de bir dana saldırısı sonucunda sol elim kırıldı. Sağ bacağım ciddi zarar gördü. Peki ne yaptım. Elimi hayvanların ayak bandajı ile sardım ve çalışmaya devam ettim. Dediğim gibi bu iş beklemez!

Her şey yolunda gitti ve piyasa şartları, hayvanların durumu gibi etkenlere bağlı olarak 8 - 12 ay gibi bir besi süresi sonunda hayvanlarınızı kesime sevk etmeyi düşünüyorsunuz. Bu defa da ülkemizdeki tuhaf piyasa koşulları ile mücadele başlar. Bu çok daha zorlu bir mücadeledir. Çünkü sizden tamamen bağımsız, ülkedeki bir kaç büyük kesimcinin iki dudağı arasına sıkışmış ve başka çarenizin olmadığı bir kesim süreci yaşamak zorundasınızdır. Kesim Fiyatını onlar belirler. Ne zaman keseceklerini, kaç hayvan keseceklerini, ne kadar fire kesimi yapacaklarını hepsini sizin dışınızdaki insanlar belirler. Siz de bu kurallar zincirini takip eder ve size en uygun olarak gördüğünüz anda kesim yaparsınız.

Size bir örnek vereyim; 2019 yılında bir müşterimin 267 adet Çekya menşeli Simmental ırkı danasını besledik ve çeşitli günlerde kesimini yaptırdık. Ortalama kesim fiyatı (yağsız kesim); 30.01 TL olarak gerçekleşti. Bu kesimlerde kesimci % 2 oranında fire kesti. Ortalama karkas ağırlığı (kesilmiş, iç organları alınmış, kafa, bacak vb dış organları alındıktan sonra geriye kalan kemikli et) 371 kg oldu. Bunun neticesinde;

% 2 fire hariç 99057 kg karkas elde ettik. % 2 fire düşünce 97057.86 kg net karkas elde ettik. Bunun karşılığında; 97057,86 kg * 30.01 TL = 2913246.56 TL gelir elde ettik. Bilin bakalım ne oldu. Sadece bir kaç hafta sonra kesim fiyatı 33 TL oldu. Net kardan zararımız; 290256.82 TL oldu. Çok uzun bir süre 29 - 30 TL bandında giden kesim fiyatı bir anda 33 TL oldu. Bir yıl hayvan besleyip net olarak elde ettiğimizden daha fazla karı sadece bir kaç hafta içinde kaçırmış olduk. Bu ticarettir kar da var zarar da var ama istikrar olmalı.

2020 yılında kurban bayramı öncesinde 38 - 39 TL olan yağsız kesim karkas fiyatı önce 37 TL'ye kurban bayramı çıkışında 36 TL ye ve şimdi de 35.5 TL ye kadar düştü. Şimdi size sormak istiyorum. Ülkemizde neyin fiyatı düştü de karkas etin fiyatı bu hızla düşüyor. Hayvancılığın başta yem olmak üzere, aşı, yakıt, işçilik, elektrik, su, doğalgaz, araç giderleri vb her türlü gideri çok hızlı bir şekilde artarken neden karkas et fiyatı düşüyor? Bunu anlamak hem çok kolay hem de çok zor. Aslında cevap belli ama yapabilecek bir şey yok maalesef.

Markette 1 kg ithal muz 19.50 TL olmuş iken bu kadar uzun ve meşakkatli bir sürecin sonunda üretilebilen karkas etin kilosu 35.50 TL ve pahalı öyle mi? Bu işte bir yanlışlık var.

Yapılan yatırım, verilen emek göz önüne alındığında güncel durumda besicilerin bu işi yapmasının hiç bir mantığı yok. Zaten bir çoğu da yeniden hayvan almak yerine USD, EURO veya ALTIN almayı tercih ediyor ve sektör kan kaybediyor. Siz yatırım teşviklerini, hibelerini, desteklerini sadece para kazanılan, musluğun bol aktığı dönemlerde fabrikatörlere, zenginlere, avukat, doktor, sanayicilere verirseniz bunlar ilk fırsatta kar düştüğünde bu işten vazgeçerler. Gerçekten bu işi yapacak, işi bu olan biz Ziraat Mühendislerine, Zooteknistlere ne zaman destek olmayı düşünüyorsunuz? Çok merak ediyorum!!!