0 puanlı ve son sıradaki bir takımı alıp, 9.hafta sonunda hiç yenilmeyerek 4.sıraya çıkaran Burak Yılmaz'ı yazmadan olmazdı bu hafta. Oynattığı oyun, alınan sonuçlardan da daha değerli bence. Gelin Burak Hoca'ya büyük bir parantez açalım ve sonunu da birkaç tavsiye ile kapatalım.

Burak Yılmaz... Nam-ı diğer 'kral'. Antalyaspor'da parlayan genç bir yıldız iken Beşiktaş'a transfer oldu. İnatçı ama bir o kadar başına buyruk hareketleri, geleceğin yıldızı olarak görülmesine rağmen sorunlar yaşattı kendisine. Beşiktaş'tan sonra Manisa, Fenerbahçe, Eskişehirspor derken yolu Trabzon'a düştü. İşte, Türk futbolunda Burak Yılmaz fırtınası o zaman esmeye başladı. Genç ama tecrübelenmiş bir futbolcu olarak gol krallıkları elde etti. Galatasaray'da ivme yukarı doğru çıkmaya devam edince, Beijing Guoan'a gitti. Tekrar Trabzon ve hemen akabinde tekrar Beşiktaş maceralarında biz onun değiştiğini, çok olgun bir sporcuya dönüştüğünü gördük. Önceleri bir sprinter iken, gol vuruş becerisi orta düzey denirken, öldürücü bir komple santrafora dönüştü. Burak Yılmaz için;

-Tekte vurur,
-Defans arkasına koşu atar,
-Hava hakimiyeti kurar,
-Doğru pozisyon alır,
-İstasyon olur,
-İyi şut atar

Derken;

Lille'e gidip şampiyon oluyordu Süper yıldız. Ve Lille'de de gelişim ve dönüşümünü devam ettirdi. Bütün bu meziyetlerine ek olarak;

-Frikik atar,
-Takımı yönetir,
-Saha içi liderlik yapar hale geldi.

Kral, şimdilerde Gaziantep'in hocası. Kazandığı onca tecrübeye yenilerini eklemek üzere çalıştığını görüyoruz.

Süper Ligi, çok iyi bildiği için, hiç öyle 'geriye çekileyim, savunma yapayım' derdinde değil. Futbolun savunmasıyla, hücumuyla komple bir oyun olduğunun farkında. Bütün meselenin 'alan ve zaman' ikilisinin etrafında döndüğünün farkında. Sahada rakip oyunculara baskıda saliselerin önemli olduğunun farkında. Bunu da oyuncularına, 'işte o liderlik özelliği ve sonradan kazandığı iletişim becerileriyle' yaptırıyor.

Camiayı da toparlıyor, taraftarı da işin içine çekiyor.

İnanın bu yazı geçici bir zafer nedeniyle yazılmadı. Burak Yılmaz, Türkiye'nin en büyük hocalarından birisi olacak ve uluslararası arenada Türkiye'yi çok iyi temsil edecek. Gerekli donanım ve yazılım bu adamda var!

Ve son olarak Burak Yılmaz'a birkaç tavsiye: Bütün bu şaşaa, bütün bu övgüler, tezahüratlar acımasız futbol kapitalizminde bir gün 'kısa süreliğine bile olsa' duraklayacak. Mağlubiyetler olacak. Belki de kötü oyunlar... Önce homurdanacaklar, sonra istifaya davet edecekler. Kızacaklar, sırt dönecekler. Belki paranı istersen 'paragöz' damgası yiyeceksin. Yani dibi de göreceksin. Buna hazır olduğunu biliyorum ama 3 Nasihat'ta olduğu gibi, 'Hatırlatmanın her zaman faydası olur'. Nice başarılara KRAL!