Süt, hikayesi yaklaşık olarak 8000 yıl öncesine dayanan çok ama çok kıymetli bir hayvansal ürün. Üretimi çok meşakkatli ama bir o kadar da zevkli. Dünya genelinde yapılan araştırmalarda dünyanın en zor işi nedir? sorusunun cevapları içinde hep en önde gelenlerden birisi süt üretmektir. Sütü elde edebilmek için hayvan beslemek ve 7/24 ilgi ve alaka göstermek zorundasınız. Peki dünyada süt sektörü ne durumda kısaca bakalım mı?

Dünya süt üretimi sektörü yaklaşık olarak 1.5 Trilyon Euro gibi çok yüksek bir bütçeye sahip. Bu bütçe kimya ve otomotiv sektörleri gibi dev sektörlerin bütçesinden bile yüksek. Demek ki süt üretimi gerçekten çok ama çok önemli. Peki neden?

Süt, insanların tükettiklerinde fayda sağlayamadıkları, sindiremedikleri bir çok bitkisel ürün olan otlardan, tahıllardan ve dane yemlerden hayvanların müthiş metabolizmaları sayesinde üretilen bir ürün. Gerek bebekler, çocuklar ve gerekse de yetişkinler için olmazsa olmaz bir besin maddesi. İçerdiği protein, yağ, laktoz, kalsiyum ve vitaminlerle oldukça önemli bir besin maddesi. Ayrıca sadece süt olarak değil, peynir, yoğurt, ayran vb gibi bir çok şekilde tüketilebiliyor.

Ancak sütün çok önemli bir zayıf noktası var. Üretildikten çok kısa bir süre sonra yani yaklaşık 3 gün içinde mutlak suretle satılmalı ve işlenmeli. Aksi taktirde bozulmakla karşı karşıya kalmakta. Bu nedenle de stok şansı ve olasılığı çok az. İşte tam da bu nedenle çoğu zaman değerinin ve maliyetinin çok ama çok altına satılmak zorunda kalıyor. Peki süt sektöründe sorunlar sadece ülkemizde mi var? Diğer ülkelerde durum nasıl bakmak ister misiniz?

Çin, yaklaşık 1.3 Milyarlık nüfusu ile dünyada neredeyse her 5 kişiden birinin yaşadığı bir ülke. Süt içmiyorlardı. 2000 yılların başı ile birlikte süt içmeye başladılar. Bu, sektöre büyük bir heyecan getirdi ve süt fiyatlarının ciddi oranda artması beklendi. Ama bilin bakalım ne oldu? Çin çok akılcı bir iş yaptı ve dünyanın en büyük süt çiftliklerini ve mandıralarını kurmak kaydı ile dışarıya olan bağımlılıklarını neredeyse sıfıra düşürdü. Bu da yetmezmiş gibi bir de süt tozu üreterek dünyaya ihraç etmeye başladı. Bu da özellikle AB (Avrupa Birliği) ülkeleri ve ülkemizde ciddi sorunlara yol açtı.

Bugün Hollanda, Fransa, Almanya, Danimarka, İtalya ve Türkiye gibi önemli süt üreten bir çok ülkede maalesef ki süt fiyatları çok düşük iken yem vb girdi fiyatları çok ama çok yüksek. Saydığım ülkeler ve daha bir çoğunda maalesef süt fiyatını satın alıcılar belirliyor. AB ülkelerinde 45 Milyar Euro civarında yıllık olarak tarıma destek veriliyor. Ve ne yazık ki eğer 31 Aralık günü bu desteği almasalar bir çok AB ülkesi süt üreticisi iflas eder. Ülkemizde de durum farksız. Bugün tarımsal krediler ve desteklemeler olmasa maalesef durum hiç de iç açıcı değil.

Dünyayı bekleyen bir diğer tehlike de 2050 yılında tahmin edilen nüfusu beslemek için süt üretiminin neredeyse 2 kat artması gerektiği. Bu da daha fazla alanın tarımsal faaliyete açılması ve üretimin artması gerektiğine işaret ediyor. Gelecekte hayvanlar ile aramızda yem ve ham madde rekabeti yaşanacağı çok ama çok açık.

Dünya ülkeleri ve ülkemiz acil olarak tarımsal üretimde ve süt sektöründe kalıcı, akılcı ve sürdürülebilir programlar belirleyip uygulamaya başlamazsa gelecekte durum hiç de iç açıcı değil.