Aslında bu konuda yazmayı falan düşünmüyordum. Tv de şu son baş belâsı Koronavirüs’le ilgili haberleri dinlerken gerçekten, aptalca bulduğum bazı girişimleri duyunca, elimde olmadan bu salaklık konusu geldi usuma.Birkaç gün önce yirmi bir bin kadar insanımızın Umre’den ülkeye döneceği ve bunların evlerinde olması ve de kimselerle görüşmemeleri gerektiği gibi bir karar alındığını öğrenince, içim sızlayarak, “ İşte şimdi bir hata yapılıyor!” diye düşünmüş ve kendi kendime söylenmiştim…Yabancı ülkelerden gelen herkeslerin on dört gün karantınaya alınarak, yukarda söz konusu olanların evlerinde kimselerle görüşmemeleri tavsiyesi akılla açıklanacak bir karar değildi bana göre.Nitekim bu kararın akıl dışılığı kavranmış olacak ki birkaç gün sonra onların da karantinaya alınmaları kararı çıktı. Sağlık bakanlığının salgının önlenmesi ya da muhtemel zayiatının azaltılması konusunda aldığı tüm kararları beğeniyorum , ama bu son konudaki uygulamaların ciddiyetini bilemiyorum…Birazdan diyanet işleri başkanı konuşacakmış !!! Dinin, diyanetin, bizatihi kendisi akılla değil, inançla ilgili bir din müessesesinin “Pandomik” ilân edilen bir salgınla ne ilişkisi olabilir?! Demek ki bazı akıllar ilgili bulmuşlar ki devreye onu sokmuşlar! Ne diyelim ülkeye, insanımıza, insanlığa hayırlı olsun!!!Usuma Terence düştü. Taa ikibin dört yüz yıl öncesinden geldi oturdu aklımın bir köşeciğine.. Terence( İ.Ö. 194 ya da 184.-.İ.Ö.159) Kartaca’da doğmuş ve köleleştirilmiş, sonradan özgürleştirilmiş bir oyun yazarı. Bir düşünür. Benim kitaplarımda , şiirlerimde sık sık kulandığım bir sözü var:“ İnsanım ve insanî olan hiçbir şey bana yabancı değildir!” Akıl konusunda da bu günlere kalmış bir sözü var“Kendinde akıl bulunmayanı, akılla yönetemezsin !”Ve onun bir başka sözüyle bu yazıyı sonlandırayım:“ Hayat bir oyuna benzer. İstediğiniz kartları elde etmek elinizde değildir, ama oynamak elinizdedir!”Biliyorum bu yazım başlığıyla iyi bağdaşmadı. Ama söz; salaklığın bulaşıcı olduğunu savlayan başka yazı ya da yazılar yazacağım yakında!