GAZİANTEP- GAZİANTEPSPOR

VE BİLİNMESİ GEREKENLER

Gaziantep'te şu anda herkesin kafası karışık.. Bunun tek nedeni Gaziantepspor'un durumu.. Daha doğrusu içine düşürüldüğü durum..Şu bir gerçek ki, ortada müthiş bir bilgi kirliliği var..Bizler ne olduğunu, nasıl olduğunu, bu durumlara nasıl gelindiğini biliyoruz elbette..Ancak gerek kentte gerekse ülkemizde ve dünyada ilgilenen herkes, bilgi kirliliği içinde bocalayıp duruyor..

Haliyle insanlar kime veya kimlere inanacağını şaşırmış durumdalar...Ortada var olan tek gerçek ise, kentin adını taşıyan ve temsil eden Gaziantepspor nezdinde Gaziantep'in haketmediği bir pozisyona sokulması.. İşte asıl rahatsızlığımız bundandır..

GEÇMİŞ YILLARIN İZİNİ ZOR SİLMİŞTİK

Aslında bu bir ilk değildir.. Geçmiş yıllarda da Gaziantepspor'u yönetenlerin hatta başkanlarının isimleri yasa dışı birçok olaylara karışmıştır.. Havaalanlarında futbol toplarının içerisinde uyuşturucu aranmıştır. Kulübün Mafya düzenine sokulduğu, kirli işlere bulaştırıldığı olmuştur.. Ne yazık ki, her seferinde Gaziantepspor bu tür kişilere bir kalkan görevine sokulmuştur..Kulübün adını kullanarak her türlü yasa dışı işlere girenler, Türkiye'de Gaziantep'in şerefli adını lekelemeye kalkışmıştır..

Zaman içerisinde bunlar unutulmuş, kulüp sadece misyonu gereği futboluyla anılmaya başlanmıştır. Celal Doğan ile başlayan alt yapı ve tesis hamlesi, futbolda Avrupa başarısı Gaziantep'in artıları olarak tarih sayfalarına yazılmıştır.. Sadece futbolda olmamıştır bu artılar.. Son yıllarda Nejat Koçer'in Marka şehir imajını hafızalara yerleştirmesi, Sanayideki büyüme ve ihracattaki müthiş potansiyel, Asım Güzelbey ile gerçekleşen kültür ve turizmdeki mucizeler, Gaziantep'in imajını inanılmaz noktalara taşımıştır..Kentimiz kültür ve turizm yönünde yerli ve yabancı turistlerin mutlaka listesine yazacakları bir yer haline gelmiştir..

SAVCININ AÇIKLAMALARINI CİDDİYE ALIYORUZ

Tam böyle bir ortamda Gaziantepspor'u yöneten başkan, kardeşi ve mali sorumlu as başkanı ile bir yöneticisinin, Cumhuriyet Başsavcısı tarafından ifade edildiği şekliyle,'Gaziantep 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 05/04/2012 tarih ve 2012/57 sorgu sayılı kararına istinaden 15 şüpheli, kısmen cürüm işlemek için örgüt kurmak, örgüte üye olmak, nitelikli dolandırıcılık ile Dernekler kanunu 32/1-f maddesi delaleti ile hizmet nedeniyle eminyeti suistimal iddiaları ile' tutuklanması herkesi şaşkına çevirmiştir..

İnsanları asıl kahreden şey ise, bu tutuklamanın sportif nedene dayalı olmamasıdır.. Çünkü Cumhuriyet Başsavcılığı buna da açıklık getirmiş ve 'Soruşturmanın konusu " Teşvik pirimi verilmesi ve şike yapılması" gibi sportif konular ile alakalı değildir'demiştir..

Başsavcılık sonra daha da ayrıntıya girmiş ve 'Kızıl Şirketler Grubu'na ait bilgi, belge ve bilgisayar kayıtları ile Gaziantep Spor Kulübü'ne ait bilgi, belge ve bilgisayar kayıtları, karşılaştırmalı olarak titiz bir şekilde incelenmiş, bu incelemeler sonucunda, bir takım fatura ve harcamalar üzerinde, yolsuzluk bulgularına ulaşılmıştır'diyerek aslında cahim fotoğrafı gözler önüne sergilemiştir..

MEHMET ERDOĞAN VE ASIM GÜZELBEY'İN

SÖZLERİNİ İYİ OKUMAK LAZIM

Bu açıklamadan anlaşıldığı üzere, Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasının tercümesini AK Parti Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan yapmış ve 'Son yaşanan olaylarla Gaziantep ve Gaziantepspor'un uzaktan yakından bir ilişkisi bulunmamaktadır. Gaziantepspor'un sportif kimliğine söz ettirmeyiz. Gaziantepspor sahipsiz değildir. Gaziantepspor yöneticilerinin şahsi bazı icraatlarından dolayı önce gözaltına alındıkları, sonra tutuklandıkları ortada. Ama bunu Gaziantepspor'a ve Gazianteplilere mal etmemeliyiz. Hele Gaziantep'e hiç mal etmememiz gerek' demiştir..

Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey de buna benzer söz sarfetmiş ve 'Kurumsal' kimlikten bahsetmiştir.. Güzelbey de aslında endirekt olarak aynı şeyleri söylemiştir, ama bazı çevreler ve kişilerce biraz zor anlaşılacak şekilde ifade ettiği için, bu konuşmaları kişilere yönelik destek olarak algılanmıştır.. Onun içindir ki, algı eksikliği yaşayanlar, Güzelbey'in 'Gaziantepspor'un kurumsal kimliği ile yönetimi birbirinden ayırmak gerek. Yaşanan süreçte başsavcılık ve emniyetçe yapılan açıklamalarda, Gaziantepspor ile ilgili değil, yönetimiyle ilgili konulara yer verildi. Benim desteğim kesinlikle Gaziantepspor'un kurumsal kimliğinedir' demesini farklı maksatlara çekmiştir..

FATMA ŞAHİN GAZİANTEPLİ'NİN

DÜŞÜNCESİNİ İYİ OKUMALIDIR

Gelelim bundan sonra olması gerekenlere.. Elbette ortada son derece hassas bir durum var.. Ama söz konusu bu kentin adını temsil eden Gaziantepspor ise, o zaman herkesin sorumluluk alması gerekir.. Elbette ilk akla gelen isim olarak Sayın Fatma Şahin'i görmekteyiz, Çünkü Sayın Şahin bu kentin Bakanıdır.. Bu güne kadar özellikle bu gelişmelerin tüm aşamasında tarafsız davranış sergilemesi, gerek maliyenin, gerek Cumhuriyet savcılığının gereksede emniyetin soruşturmalarında, tüm Gaziantep Milletvekilleri ve il başkanı Ahmet Uzer gibi son derece hassas davranması herkesin takdirini kazanmıştır.. Bu sayededir ki, Cumhuriyet Savcıları, Emniyet Yetkilileri ve Maliye denetim ekipleri çok rahat çalışmışlardır.. Ve yine bu sayededir ki, yıllardır politikacıları bu tür konularda rahatsız eden, hatta siyasi veya sportif yönlü baskı uygulayıp yasa dışı işlerinin üzerini kapatma girişiminde bulunanlara, ders niteliğinde örnek bir duruş sergilemişlerdir..

Şimdi bu olayın başka bir aşamasına gelinmiştir..Gaziantepspor kıl payı da olsa 3-5 takımlı play-off şansını kaçırmıştır. Küme tehlikesi yaşandığından, genelde başarısız olarak nitelendirilmesi gereken 10'nculuk, herkese büyük bir başarı elde edilmiş gibi gelmiştir.. Onun için şehirde teknik adam başta olmak üzere futbolcu kadrosunun toparlanıp son 8 maçını başarıyla kapatması, gelecek seneler için umutları yeniden yeşertmiştir.. Ama ortada büyük handikap vardır..Çünkü Gaziantepspor'u sevenler, bu yönetimi istememektedir..

Çünkü zaten yıllardır kulübü yönetenler şehirle barışık olamamışlardır.. İnsanları tehdit etmişler, saldırı düzenlemişler, hakaretler yağdırmış, iftiralar atmışlardır.. Kulübün üye profilini tamamen değiştirmişler, bir gece içinde Gaziantepspor'un forma rengini bile bilmeyen yüzlerce insanı toplu halde üye yapmışlar, Gaziantepli spor adamlarını üyeliklerini silmişler, kentte huzur bozucu ayrımcılık yapıcı bir anlayışa yol açacak tehlikeli işlere girişmişlerdir..

TARAF GAZETESİNİN MANŞETİ HEPİMİZİ ÜZMÜŞTÜR

Sportif yönde sadece geçen sezonun ikinci yarısında elde edilen başarılar sonrası Avrupa kupalarına katılma şansı bulabilmiş Gaziantepspor'un 5 yıllık süreç içerisinde tek dikkati çeken noktası kulübün aşırı borçlandırılması olmuştur..

Konu son derece ciddidir.. Sayın Fatma Şahin'in doğru isimlerden, doğru adreslerden oluşacak bilgi alışverişinden sonra, Gaziantepspor'un selameti neyi gerektiriyorsa yapmak için harekete geçmesi gerekiyor.. Sayın Milletvekillerinin de konuya sahip çıkmaları, (ki Sayın Mehmet Erdoğan ilk adımı atarak görüşlerini açıklamıştır) Vali'nin ve Büyükşehir Belediye Başkanının, Odaların, STK'ların sessiz kalmamaları gerekmektedir.. Bu konuda Gazinatepli'nin acelesi vardır, çünkü önceki gün Taraf gazetesi manşetinde 'Gaziantepli'ler tutuklandı' başlığını vermiştir.. Tamamen kişisel ve hem şehri hemde kulübü ilgilendirmeyen bir olayda Gaziantep'in adının bu şekilde kullanılmasından bu şehirde yaşayan herkes rahatsızdır.. Bu gelişmeler tamamen kişisel boyutludur.. Onun için Gaziantep'i ve Gaziantepspor'u direkt olarak ilgilendirmemektedir.. Şu bir gerçek ki, kimse bu aşamadan sonra Gaziantepspor'u kendisine kalkan olarak kullanmamalıdır.. Olay yargı aşamasındadır..

Cumhuriyet Başsavcılığının iddianameyi hazırladıktan ve gizlilik yasağını kaldırdıktan sonra, elbette hepsini sizlerle paylaşacağız.. Ayrıca bu konu dahil, şahsım olarak yaşadığım tüm olayları zamanı geldiğinde sizlerle paylaşacağım..

İLAHİ ADALET

Bir gün Hz.Musa ibadetini bitirdikten sonra bir ağacın altına oturur.

Hemen yakınındaki çeşmeyi seyrederken atlı bir savaşçının çeşmeye geldiğini görür. Savaşçı su içmek için eğildiğinde boynundaki altın kesesi ıslanmasın diye çıkarır çeşmebaşına bırakır.

Suyunu içtikten sonra altın kesesini unutur ve yoluna devem eder. Hemen arkasından hoplaya zıplaya bir çocuk gelir, tam su içecekken altın kesesini fark eder ve hiç düşünmeden alır ve uzaklaşır.

Çocuğun arkasından çok yaşlı bir ihtiyar inleyerek su içmeye gelir.

Bu arada altın kesesini su başında unutan savaşçı keseyi almak için çeşmeye doğru yaklaşır. Fakat çeşme başında hiç bir şey bulamaz. Yanındaki yaşlı adamın boğazına sarılır ve altın kesesini vermesini ister ihtiyar ne kadar ben almadım dese de savaşçıyı ikna edemez. İyice sinirlenen savaşçı kılıcını çeker ve yaşlı adamı oracıkta öldürür.

Olan biteni gören Hz.Musa ''Ey Rabbim bu nasıl bir adalettir?''der, 'Ben hiç bir şey bilmiyorum.Senin işine sual olmaz ama ben anlamadım' der.

Bu isyana benzer açıklıkta ki sözlere karşılık Rab şöyle seslenir;

''Ey Musa ben sana benim işlerimi anlayacak kadar akıl vermedim ki sen benim hakkımda yorum yapıyorsun. Ama kalbinin yatışması için gerçek şudur.

Savaşçı o küçük çocuğun babasının malını yağmalamıştı.

Ölen ihtiyar ise gençliğinde çok güçlü bir adamdı ama bir hiç uğruna bir köylüyü öldürmüştü.

O ihtiyarı öldüren savaşçı işte o köylünün oğludur..

Ey benim gafil kulum şimdi tövbe et çünkü benim adaletim işte bu kadar açıktır..'

Hepinize iyi haftalar