BU TANITIM GAZİANTEP İÇİN ÇOK ÖNEMLİYDİ
Tahir Tekin Öztan.. Sahan Restoranlarının sahibi.. Tabii ki, doğma büyüme Gaziantepli.. Bilmeyenleriniz olabilir, hani Gaziantepli, hemde spor adamı olmasına rağmen Gaziantepspor'a üyelik başvurusu kabul edilmeyen ve kulübün sahipsiz kalmayacağını ve gerekirse başkanlığa aday olabileceğini söylediğinde ise, Kızıl kardeşlerin ahlak dışı sözlü saldırısına uğrayıp yıpratılmaya çalışılan kişi.. Hani Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışındaki gezilerine davet ettiği işadamı..
İşte o Tahir Tekin Öztan memleketi Gaziantep için önemli bir hizmet daha yaptı. Bu güne kadar hazırlanıp bastırılan kitapların en detaylı, çeşitli ve en büyük olanını gerçekleştirdi..Tabii bu kadar zengin yemek çeşitlerinin yer aldığı kitabı gören Doğan grubu hemen kitap haline getirdi ve önceki gün bu kitabın şehrimizde tanıtımı yapıldı. Bu tanıtım aslında İstanbul'da da yapılabilirdi.. Ama Öztan Gaziantepli olduğu için 'benim şehrimde olmalı'dedi ve mükemmel bir organizasyonla ulusal televizyon ve gazetelerin hepsini Gaziantep'e gelmesini sağladı..Tabii bunu tek başına yapmadı elbette.. Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey böylesine büyük eserin Gaziantep'e çok şeyler kazandıracağını gördüğü için destek verdi. Sadece Güzelbey değil tabii destek veren.. Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu ile Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu'da el attı bu kitabın hayata geçirilmesine ve desteklenmesine..
ARTIK SADECE LAHMACUM KEBAP
VE BAKLAVA İLE TANINMAYACAĞIZ
Sahan Restorantta yapılan tanıtımda, kitapta emekleri geçenler ile seçkin davetli grubunun yaşadığı heyecan görülmeye değerdi..Çünkü bu kitap yerelde sıkışıp kalmayacaktı. Tüm Türkiye'nin gözünü diktiği, merak ettiği ve şimdiden İstanbul'da raflarda en çok satılan kitap haline geldiğini duymuşlardı..Haliyle o heyecanın bir tarafı da, kitabın merkezinin Gaziantep olmasıydı.. Çünkü hepimizde çok iyi biliyoruz ki, yıllardır Gaziantep olarak sadece lahmacum, kebap ve baklava ile tanınıyorduk..Oysa şimdi akıllara gelmeyen çeşitteki nefis yemeklerin Gaziantep'te yapıldığı belgelenmişti.. Elbetteki yemek kültürü için bu kitap, çok ama çok önemli bir tanıtım aracımız olmuştu.. Olayın bu tarafı beni daha çok ilgilendiriyor elbette..
Elbette bu güne kadar çok sayıda Gaziantep yemek kitapları çıkarıldı. Onlar da binbir emek ürünü..Ama bu kitabın en büyük özelliği yukarıda da söylediğim gibi yerelde sıkışıp kalmayacağıdır.. Haliyle Gazinatep için büyük bir tanıtım kaynağı olmasıdır.
Şimdi elbette sorulması gerekir; Tahir Tekin Öztan bunları kendisi için mi, yoksa Gaziantep için mi yapıyor? Ben olaya kişisel yönü ile bakmıyorum. Ama ağırlığı İstanbul, hitap ettiği kesim ise Türkiye olan televizyon ve gazetelerin önemli isimlerini Gaziantep'e getirmek, o insanların şehrimizin farklı yönlerini görmelerini sağlayıp, hem yemek kültürümüzün tanıtımında, hemde şehrimizdeki önemli değişimin görülmesinde öncü rol oynamak çok önemlidir..Bunu kim gerçekleştirirse onu takdir etmek görevimizdir..Tahir Tekin Öztan bu takdiri haketmiştir. Kendisine Gaziantepli olarak teşekkür etmeyi görev sayarım..
GAZİANTEPSPOR'UN BU DURUMUNA
SEYİRCİ KALINMAMALI
Gelelim Gaziantep için madalyonun diğer yüzüne..Biliyorsunuz şehrimizin Türkiye'de ve dünyada en büyük tanıtım aracı Gaziantepspor'dur..İyi yönetilir ve başarılı olunursa bunun şehre getirisi çok büyüktür. Ama kötü yönetildiğinde, hele hele son dönemlerde adeta skandal niteliğindeki olayların içerisinde yer aldığında, bunun şehrimize getirisi çok kötü oluyor..
Herhalde duymayanınız kalmamıştır, Gaziantepspor'un Avrupa kupalarına katılmaktan men edildiği haberini..Bunun tek sebebi yabancı futbolcuların hem kendilerine hemde kulüplerine ödenmesi gereken bonservis bedelleri..Bu paralar ödenmeyince UEFA uyarı yapıyor ama kulübü yöneten kardeşler aldırış etmiyor. Çünkü işin vehametini kavrayamıyorlar..Gaziantepspor'u şirketleri gibi yönettiklerinden alacaklı olanlara nasıl davranıyorlarsa, UEFA'ya da öyle davranmaya kalkışıyorlar. Hadi Türkiye'de işin içine siyasileri sokuyorsun, bizim bazı milletvekillerini ve AK Parti il başkanının iyi niyetini suistimal ederek kendini dokunulmaz kılabiliyorsun.. Ama orası Avrupa..Bunları yapabilmeniz mümkün değil. Nitekim korkulan oluyor ve Gaziantepspor Türkiye'de Avrupa kupalarına katılmaktan men edilen ilk takım olarak tarihe geçiyor..Böylece sanayide, kültürde ve turizmde dünyaya örnek gösterilen bir kentin tek ayıplı tarafı, adını taşıyan Gaziantepspor oluyor..
TABATA VE İSMAİL'DEN GELECEK
30 TRİLYONU NE OLDU ?
İşte sizlere iki örnek..
Birisi kentimizin yemek kültüründe daha iyi tanıtılması için elinden geleni yapıyor, diğeri ise futbol kulübünün itibarını yerle bir ediyor..Ve bu olay ne yazık ki, kentin söz sahipleri tarafından sessizce seyrediliyor. Gaziantepspor her geçen gün borç batağına saplanıyor, kulübün mali durumu hakkında tek satırlık açıklama yapılmıyor.. Tabata ile İsmail'in Beşiktaş'tan gelmesi gereken 30 trilyonluk parasının ne olduğu bilinmiyor, bunlara karşılık yabancı futbolcuların parasını ödemedikleri için Gaziantepspor Avrupa'dan men ediliyor.. Haliyle bu olumsuzluk futbol takımına da yansıyor ve dün Manisa karşısında alınan beraberlik ile ligde oynanan 11 maçta sadece 10 puan alınarak tehlike bölgesinin içinde kalıyor..
Sayın AK Partililer.. Sayın il başkanı.. Sayın Milletvekilleri..Sayın sanayiciler, Sayın oda başkanları..Gaziantepspor uçuruma götürülüyor, görmüyormusunuz..
DEPREM İÇİN KİMSE GEVŞEMESİN
Gaziantep olarak tedbirimizi almak zorundayız..Yaptığım araştırmada, şehrimizde kamu binalarının önemli bölümü sıkıntılı. Buna vilayet binası da Cengiz Gökçek Devlet hastanesi de, bazı okullar ve banka binaları ile organizedeki fabrikalar dahil. .Özel mülkiyetlerin büyük bölümünün durumu ise hepsinden daha vahim..Görülen o ki, bu konuda yükü sadece Vali Erdal Ata'nın sırtına yüklemek haksızlık olacak..Bu işe belediye başkanlarımız da el atar biliyorum ama, galiba o da yetmez gibi geliyor..
Yani işin özü, Deprem konusunda öncesinde neler yapılabiliri tartışmak ve çözümler üretmek için, siyasilerimizin ve milletvekillerimizin hepsinin de ciddi bir mesai ayırması ve konuya ciddi bakmasını sağlamak gerekiyor.. Unutmayalım ki, önceden tedbirini almaz isek, kaçınılmaz gerçek belki de yarın kapımızı çaldığında vakit çok geç olacaktır..Biz gazete olarak deprem olayını gündemde tutmaya devam edeceğiz..Umarım gündemde tutması gerekenlerde aynı duyarlılığı gösterecektir..
ARAÇ SÜRÜCÜLERİ NİYE SEL
SULARINI CİDDİYE ALMIYOR
Cuma ve özellikle cumartesi günü müthiş bir yağış oldu..Haliyle bu yağmurlarda birçok bölgede alt yapı sorunu yaşandı. Ama bunda en önemli etken rogarların tıkanması neticesi yaşanan taşkınlıklar oldu..Sonuçta bazı kavşaklarda ve yüksek yerler dışında kalan bölgelerdeki ev ve işyerleri sular altında kaldı.. GASKİ ekipleri müdahelesini yaptı ama bu arada bir servis minibüsü sel sularının doldurduğu bölgeye girince az kalsın yine faciaya yol açan olayla karşılaşacaktık. Görünen o ki, kış öncesi ne kadar çalışma yapılırsa yapılsın, tahminleri zorlayan yağışlarda çaresiz kalınıyor. Bunun için de eleştirilerde insaflı davranmak zorundayız. Aslında kimse orasına değinmiyor ama, ben bu tür yağışlarda biraz da sürücülere kabahat buluyorum..Bir kavşak veya çukur olan bölgeden geçerken eğer yağmur suyu birikmiş ise oraya girilmemesi gerekiyor. Ama bazı sürücüler araçlarına ve kendilerine güvenince, büyük sıkıntılar yaşanıyor. Tıpkı Çimento kavşağındaki servis aracının sel sularıyla dolu olan bölümden geçmeye çalışması ve o anda aracının arızalanması sonucu içerisindeki insanların hayatlarını tehlikeye sokması gibi..Buna benzer bir olay da Tuğay kavşağında olmuştu ve yine servis aracıydı.. Galiba bu servisleri kullanlar araçlarının büyüklüğüne güveniyorlar ve yağmur sularının doldurduğu yerlere girmeyi tehlikeli bulmuyorlar. Sonuçta olanları görünce kimse o şoförleri sorgulamıyor ve suçu belediye veya Gaski'ye atıyor..Yine tekrarlıyorum, böyle ani yağmurlarda dünyanın en iyi alt yapısına sahip olan şehirler bile sıkıntı yaşıyor..Ben özellikle sürüceleri biraz dikkatli olmaya davet ediyorum..
ORGANİZEDEKİ SERVİSLERDEN
ŞİKAYET DEVAM EDİYOR
Bu konuyu 2-3 ay önce dile getirmiştim. Ama galiba trafik de, çevre müdürlüğü de, hatta vilayette işi ciddiye almamış..Çünkü gelen mail bunu açıkça ifade ediyor..Ben lafı fazla uzatmadan değerli bir okurumun gönderdiği maili sizlerle paylaşmak istiyorum..
Merhabalar Ökkeş Bey,
Köşenizi ilgi ile okuyorum ve çok beğeniyorum. Özellikle Gaziantepimizin trafik ve altyapı sorunlarına dikkat çeken yazılarınıza yürekten katılıyorum ve çabalarınızı çok yararlı buluyorum. Mevcut bir soruna da ben dikkatinizi çekmek istiyorum, bu noktaya değinirseniz belki bir şeyleri iyi yönde değiştirmeye katkımız olabilir diye düşünüyorum.
Ben Organize sanayi bölgesine çalışan bir mühendisim. Sabah ve akşam ipek yolundan geçiyorum. Bildiğiniz gibi Organize sanayi bölgesinde çalışan işçilerin büyük bir çoğunluğu işçi servisleri ile gidip geliyor. (Firma isimleri vermek istemiyorum ama bilenler bilir) Buraya kadar bir sıkıntı yok. Bunların ezici bir çoğunluğu 80lerden kalma ve besbelli egzoz muayeneleri olmayan araçlar. Nereden mi anlıyoruz? Simsiyah, kömür dumanı kıvamında atmosfere saldıkları gazlardan! Günün belli saatlerinde (sabah 7-8, akşam 5-7 arası) bu araçların onlarcası aynı anda ipek yoluna çıktıklarında görebiliyoruz. Bu araçların egzoz muayenelerinin tam olması mümkün olamaz. Benim aklıma bu araç muayeneleri konusunda kanunsuz bir iş olduğu geliyor Ökkeş bey. Bunu yazmanızı rica ediyorum. Bu araçların hem yasalara saygı hemde çevre duyarlılığı açısından çok daha sıkı denetlenmesi gerekmez mi? Bu konuda duyarlılık göstereceğinizden eminim.
NOT: Ben görevimi yapıyor ve yayınlıyorum. Umarım görevini yapması gerekenlerde harekete geçecektir..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR