DÜŞÜNCELERİNİZLE SAVAŞMAYA NE DERSİNİZ ?

Obezite tedavisinde cerrahi, diyet ve egzersiz gibi yöntemler kullanılmakla birlikte, bu tedavi yöntemlerine ek olarak “psikolojik destek yönelimli obezite tedavisi” veya “psikoterapi tedavisi” de uygulanmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre, obeziteye ve kişinin yemek yeme davranışında bulunmasına neden olan psikolojik sorunların tedavi edilmesiyle, kişinin kilolarından kalıcı olarak kurtulabilmesi söz konusu olmaya başlamıştır.

Obezite dendiğinde sadece fiziksel sağlığı tehdit etmek gelmemeli akıllara. Obezite, aynı zamanda fiziksel sağlığımız kadar, ruh sağlığımızı da olumsuz etkilemektedir. Obez hastalarda sıklıkla, panik atak, obsesif kompulsif bozukluk, depresyon, cinsel işlev bozuklukları ve kişilik bozukları görülmektedir. Bu açıdan yaklaşılacak olursa, uzman bir psikolog olarak, obezitenin psikiyatrik bozukluklara yol açtığını vurgulamak isterim. Bu nedenle obezite tedavisinde psikolojik destek (psikoterapi tedavisi) uygulanılırsa, daha olumlu sonuçlar alınarak, aynı zamanda elde ettiğimiz kilomuzu da korumamız sağlanmış olur. Başka bir deyişle, obezite; Kilolu Olma Hali’ ‘Kilo Psikolojisi’ yaşamak ve ‘Obezite’, masum bir irade sorunu veya temelde beslenme sorunu değildir! Tasvir edildiğinden çok daha ötede ve düzeyde ‘Bilinçaltı psikolojisi ve bu algının şiddeti’ ile ilgilidir. Gelin bir de olayı ince detayları ile ele alalım ve aslında kalben ve beynen, kendimizi hazır hissettiğimizde her şeyin nasıl değiştiğini görelim.

Daha önce kilo vermekte zorlandınız mı ya da kilo verdiğiniz halde daha sonra verdiğiniz kiloları geri mi aldınız? Bu durumla ilgili kendinizi, “Çok zayıf bir iradem var, yeterince motivasyonum yok”, bedeninizi, “Yapım bir tuhaf, bir türlü kilo veremiyorum” ya da diyetinizi, “Bu diyet bende işe yaramadı” şeklinde suçladınız mı?

Başarılı olamamanızın nedeni, aslında nasıl diyet yapılacağını bilmemeniz olabilir. Bir kez diyetin nasıl yapılacağını öğrendikten sonra, tartıya her çıktığınızda, kilonuzun biraz daha azalmış olduğunu göreceksiniz. Giysilerinizin bedeni küçülecek ve daha zayıf bir bedene sahip olmanın tüm iyi taraflarını yaşamaya başlayacaksınız. Ve tabi ki bununla birlikte, daha fazla enerji, özgüven, sağlık, gelişmiş benliğin yanı sıra daha az ağrı ve sızı hissedeceksiniz. Tüm bunlara kavuşup yaşamınız boyunca bu durumu koruyacaksınız. Daha önceden olduğu gibi bu olumlu özellikler sizden kayıp gitmeyecek. Kilo ver – yeniden al kısır döngüsünden sonsuza kadar kurtulmak istemez misiniz?

Tüm bunları belirli bir beslenme düzenine ayak uydurmayı öğrendikten sonra gerçekleştirebilirsiniz. Beyninize söz geçirmeyi öğrendikten sonra, kışkırtıcı yiyeceklere karşı direnç göstermeyi; açlık, kazınma, baskı ve olumsuz duyguların tehdidinde olduğunuz zaman yemeğe yönelmemeyi öğrenmeyi ancak düşünce biçiminizi değiştirerek keşfedebilirsiniz. Önemli olan bir cerrahi operasyondan ya da diyet programından sonra belli bir programa ayak uydurabilmeyi başarabilmektir.

Diyet yapan çoğu kişi, genellikle pek çok kez diyete başlamış ve bırakmıştır. Bu kişilerin hepsinin ortak bir özelliği vardır; ince bir kişi olarak düşünmeyi bilmiyor olmalarıdır !!! Kilo vermekte zorlanan kişilerin çabalarını engelleyen ortak düşünce yapıları vardır. Bunlardan bazıları şu düşünce tarzlarıdır;

• Bunu yememem gerektiğini biliyorum ama aldırmıyorum.

• Bir kerecik yesem zararı dokunmaz.

• Öylesine zor bir gün geçirdim ki, bu yiyeceği hak ettim.

• Moralim bozuk. Yemem gerek.

• Bu yiyeceğe karşı koyamıyorum.

• Yememem gereken bir şeyi yedim. O halde günün kalan bölümünde de diyete boş verebilirim.

• Diyet yapmak çok zor. Sürekli diyette olmak istemiyorum.

• Asla kilo veremeyeceğim.

Bu düşüncelerden en azından biri size tanıdık geliyorsa, doğru noktasınızdır. Diyelim ki beyninizin içindeki minik ses “Hadi onu ye… zarar etmez” dediğinde, kendinize şöyle diyebilirsiniz: “Hayırr, zarar verir.. Zayıf olmak istiyorum... Bunu yersem birkaç dakikalık bir zevk duyacağım, fakat sonra kendimi daha kötü hissedeceğim… Buna karşı durabilirim.. Bir iki dakika sürecek bir zevktense kilo vermeyi daha fazla istiyorum.”

Gelin bunu bir örnekle somutlaştıralım. Farkında olmayabilirsiniz ama yemeye başlamadan önce kesinlikle düşünürsünüz: Masanın üzerinde açık, bir paket beyaz bir çikolata olduğunu düşünelim. Düşünmeden pakete uzanıp ağzınıza çikolatayı atmazsınız. Düşünceleriniz davranışlarınızı etkiler. “Çikolatadan yemek istiyorum… bir parçadan bir şey olmaz” diye düşünüyor olabilirsiniz işte o anda çikolatayı yersiniz. Öte yandan “Çikolata yemek istiyorum ama yememeliyim, çünkü bu benim diyetimde yer almıyor. Yemek aralarında yediğim şeylere dikkat etmeliyim” diye düşünürseniz yemezsiniz. “Nasılsa ameliyat oldum midemi küçülttüm, bir şey olmaz” düşüncesi ile yaklaşıp, o çikolatayı yersek, bu düşünce tarzımız, baltalayıcı düşünce tarzı olur. Daha üretken davranmanıza neden olan düşünce yapıları ise yararlı düşüncelerdir.

Tüm bunlardan anlaşıldığı gibi; Düşünsel Terapi baltalayan düşünce yapınızı tanımlamanıza ve etkin olarak karşı gelmenize yardım eder. Böylece kendinizi daha iyi hissedersiniz ve yararlı bir şekilde davranırsınız…