"Merhaba,Kardeşim Merve KAÇMIŞ iki yıldan beri Gaziantep Müze ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünde Arkeolog olarak görev yapmaktaydı.Müzede bundan 6-7 ay öncesinde çalışan bir memurun başka bir kuruma gönderilmesi sonucunda o memurun üzerindeki tarihi eserlerin devredilmesine ilişkin çalışmalar sırasında 150-200 adet eksik tarihi eserin olduğu ortaya çıkmıştır.kardeşime müzede kayıp olan eserleri usulsüz bir şekilde üzerine geçirmesi konusunda müze müdüresi tarafından baskı yapılmaya başlanmıştır.kardeşimin usulsüz olan bu durumu kabul etmemesi nedeniyle üzerindeki baskı ve Mobbing giderek artmıştır.Bunun sonucunda kardeşim 13.01.2020 tarihinde izin için geldiği Diyarbakır'da intihar etmiş ve arkasında işyerindeki baskıları yapan sorumluları tek tek gösteren bir intihar mektubu bırakmıştır.konuya ilişkin savcılık yetkililerine gerekli bilgiler verilmiş olup soruşturma süreci başlatılmıştır.yaşanan bu olaylardan ötürü öfkeli ve üzüntü duymaktayız.öncelikle Genç bir kızı intihara kadar sürükleyecek baskıyı yapan müze Müdüresinin, soruşturmanın selameti açısından bir an önce açığa alınması gerektiğine inanıyoruz.başka canların yanmaması için bu olayın üzerine gitmek istiyoruz.Detaylı bilgi verebilmem için bana dönüş yapabilirsiniz."Bu satırları okuduğumda tüylerim diken diken oldu, ancak yutkunabildim. Hani sendikacıyız ya, birden istemediğimiz bir endişemizin daha gerçekleşmiş olmasının sıkıntısını ve öfkesini yaşadım. Başka bir kurumda dahi olsa bu olay bu şehirde, yanı başımızda yaşanan olumsuzluklar sonucu yaşandı tıpkı tüm Türkiyenin birkaç gün konuşup tozlu arşivlere kaldırdığı Saadet Öğretmenin ben geliyorum diye bağıra bağıra gelişen intiharı gibi. Merve'nin ölümüde ancak Saadet öğretmeniin ki kadar yer bulacak ve birkaç gün sonra unutulacak. Merve abisine bırakmış intihar mektubunu, Saadet Öğretmen dünyalara duyurmuş tuda ne oldu, gencecik yaşında göçüp gitti. Saadet Hoca "Sevdiğim seni çok seviyorum. Kendine hani hep söylerdim sen benim doktorumsun hep öylesin işte dikkat et kendine. Öğrencilerim haklarını helal etsinler gözüm gibi baktım hepsine üzülmesinler ben yapamadım. Mobbinge uğramaktan Allah'a emanetsiniz canım öğrencilerim hep iyi hatırlayın beni pasta kesmiştik en son size kırmızıIı kalpli pastalar bırakıyorum. Diğer öğrencilerime de sözümdü unutmadım bir gün görüşmek dileğiyle. Allah'a emanet olun sizi her zaman seven öğretmeniniz Saadet. Her gün pamuk ipliğine bağlısınız sözünden bıktım usandım" diyerek ayrılmıştı aramızdan .Kısa arayla iki tarajedi ortak noktaları gencecik pırıl pırıl insanlar olmaları kadar kamu da sözleşmeli çalışıyor olup MOBBİNGE maruz kalmış olmaları.Merve gibi Saadet Öğretmen gibi psikolojik baskı altında çalışan, ayağının biri işe giderken diğeri gitmek istemeyen kaç memur var merak ettiniz mi?Gözünü hırs bürümüş ego sahibi kibir abidesi Amirinin kirli işlerine bulaşan, elini verip kolunu kaptıran pisliğin içinden çıkamayıp bocalayan kaç çalışan var hiç düşündünüz mü?Evet değerli okuyucular maalesef MOBBİNG hem şehrimizin hem ülkemizin önemli bir gerçeği.Sebebini günlerce tartışabiliriz ancak en kısa yoldan gidecek olursak, LİYAKATSİZ kişilerin hak etmedikleri mevki makamlara tecrübesi ile değil falanca partinin, filanca hatırlı siyasinin torpilleri ile gelmiş olmasından kaynaklanmaktadır.İnsanları bilgi, birikim ve tecrübeleri ile yönetemeyen basiretsiz idareciler, zamanla çalışanını düşman görüp egoyla kavga, tehtit ve şantajla yönetmeye kalkmak zorunda kalmaktadır.Oturup kendi yakın çevremden başlayarak onlarca bu tarz yönetici sayabilirim, kendi yaşamlarını kararttıkları gibi başkalarının da geleceğini heba eden.Kendi çıkarlarını devletin çıkarlarının önünde sayan, bu uğurda tüm değerleri saf dışı bırakan bir anlayıştır bu ölümlerin sorumlusu. Yukarıdan aşağıya herkes Liyakattan bahsediyor ama bakıyorsunuz yöntem aynı devletin değil, adamların adamı. En Son Öğretmen Evi Müdürlüğü mevzusunda yakından şahit olduk işlerin nasıl döndüğüne. Evet sevgili dostlar idareciler LİYAKATSİZ olduğu bir toplumda haktan hukuktan, adaletten ve devlete olan aidiyet duygusundan bahsedilemez. Hele bir de ağzından hak hukuk düşmeyenlerin yaptığı yanlışlar, yolsuzluklar, hırsızlıklar hem çalışanı hem vatandaşı devletine olan güven duygusunu sorgular hale getirmektedir. Saadet Öğretmenin ve Merve Kaçmış intiharları aydınlatılsın, sebep olanlardan hesap sorulsun ki benzer trajediler yaşanmasın. Her iki kardeşimizide Allah Affetsin ailelerine sabırlar versin. Müşterek dualarda unutulmamak dileklerimle Hayırlı Cumalar...